Varlığını bilmek değil, düşünmek bile bir mucize gibiydi. Bildiğim bütün
duyguların dışında bir duyguydu bu. Dile getirildiği anda bozulacak bir
büyü gibi, tüller içinde bir rüya gibi… Elimi uzatsam tutup seni
çekebilecekmişim, sana dokunabilecekmişim, sesini, kokunu duyabilecekmişim
gibi, “gerçek gibi” bir rüyaydı…
Var olduğunu düşündüğüm zaman içimde güneşler doğuyordu. Sıcacık oluyordu
içim. Binlerce kelebekle doluyordu bir anda kalbim. Binlerce kelebek kanat
çırpıyordu. Gözlerimde görüyordum varlığını. Gözlerimde gülüyordun.
Var olduğunu bilmek değil, düşünmek bile, yaşamı bambaşka bir hale
getiriyordu. Kışın ortasında bir gökkuşağı oluyordu yaşam. Kışın ortasında
bir çiçek bahçesi. İnanmak istediğim ama inanamadığım bir rüyaydın.
Hiçbir zaman gerçek olmadın.
Olsaydın, seninle o kadar güzel olacaktı ki yaşam. Olsaydın bildiğim ne
varsa öğretecektim sana. Olsaydın, bilmediğim ne varsa öğrenecektim senden.
Olsaydın sana şiirler yazacaktım. Olsaydın seninle küçücük bir dünya
kuracaktım. Olsaydın sana MaSaL lar yazacaktım… Olsaydın varlığın tek
gerçeğimiz olacaktı.