Konu: Pir Sultan Abdal / Hayati

Forum: Pir Sultan Abdal

Konuyu açan: HarmanYeli


HarmanYeli - 9/11/2008 Saat 22:07

Bence68
Site kurucusu




Pir Sultan’in asıl adı Haydar’dır. Sivas ili, Yıldızeli ilçesi, Çırçır Nahiyesi Banaz Köyünde doğmuştur. Bir Bektaşi ocağının Piriydi. Sosyal ve inanç isyanının başını çekmiştir. Bu olay, Kanuni Sultan Süleyman ( 1520-1566) ve Şah Tahmasap (1524-1576) zamanında olmuştur. Şah Tahmasap, Şah İsmail’in oğluydu ve adı Pir Sultan’ın şiirlerinde geçmektedir.

Pir Sultan’ın müritleri arasında Hafik ilçesi, Sofular Köyünden gelen Hızır isimli bir derviş vardı. Hızır, Pir Sultan’ın iznini alarak İstanbul’a gitmiş ve şansı açılmış, Paşa ve Beylerbeyi olmuş.

Efsaneye göre, Pir Sultan, Hızır’a: “Gidip okuyacaksın. Paşa, hatta vezir olacaksın. Fakat beni asmağa geleceksin!” diye söylemiş. Pir Sultan Osmanlının zulmüne karşı ayaklandığında, Paşa olan Hızır, isyanı bastırmak görevine tayin olmuş. Pir Sultan Hızır tarafından tutuklanıp Sivas Toprak Kalesine konmuş ve idama mahkum edilmiştir.

Tekrar efsaneye göre, Hızır Paşa, Pir Sultan’ın hayatını kurtarmak için O’ndan “Şah” kelimesini kullanmadan üç nefes istemiştir. Pir Sultan sazını alıp Şah’ı öven üç nefes söyledi. Fakat bu övgü İran Şahını değil, Şah-ı Merdanı, yani Ali’yi anlatıyordu. Pir Sultan asıldı ve Hızır Paşanın adı lanetle anıldı.

Tarihte, Hızır ismini taşıyan birkaç devlet adamı oldu. Ama büyük bir olasılıkla Pir Sultan’ı asan Hızır Paşa, 1551/2 ve 1567 yılları arasında Paşalık yapmış veya 1560-1567 yılları arasında Beylerbeyi ve Bağdat Valisi olan Hızır Paşa olabilir. Bahsedilen olaylar Pir Sultan’ın isyanı, yakalanması ve idamı süresinde, Hızır Paşanın Bağdat yolunda iken Sivas’tan geçtiği zaman olabilir.

Ali’yi öven ve Pir Sultan’ın idamına yol açan nefesler her zaman söylenegelmiştir. İlk önce Pir Sultan şu nefesi söylemiştir.

“ Hızır Paşa bizi berdar etmeden Açılın kapılar Şah’a gidelim Siyaset günleri gelip yetmeden Açılın kapılar Şah’a gidelim”


Sonra, mahkeme tutanaklarını yazan katibe seslenip :

"Kul olayım kalem tutan eline Katip ahvalimi Şah’a böyle yaz

Allahı seversen katip böyle yaz :

Dünü gün ol Şah’a eylerim niyaz Umarım yıkılsın şu kanlı Sivas Katip ahvalimi Şah’a böyle yaz…”

Pir Sultan üçüncü bir deyişle sözlerini bitirmiş :

“ Karşıda görünen ne güzel yayla Nir dem süremedim giderim böyle Ela gözlü pirim sen himmet eyle Ben de bu yayladan Şah’a gideriz

Pir Sultan Abdal’ım dünya durulm Gitti giden ömür geri dönülmez Gözlerim de Şah yolundan ayrılmaz Ben de bu yayladan Şah’a giderim …”

Pir Sultan Abdal efsaneleştirilmiş, ayaklanması ve idam edilişi toplumsal koşularla göre güncelleştirilmektedir.

Halk kahramanı oldu ve isyanı halk haklarını savunmak için ve baskıya karşı mücadeleler hareketi olarak görülüyor.

Şiirleri halk tarafından çok sevilir ve sözleri koşullara göre değiştirilir. Aşağıdaki deyiş herhangi bir olayı protesto eden gençlerin toplanma marşı gibi kullanılıyor.

“Gelin canlar bir olalım Münkire kılıç çalalım Hüseynin kanın alalım Tevekkeltü taallah…

Açalım kızıl sancağı Geçsin yezidlerin çağı Elimizde aşk bıçağı Tevekkeltü taallah….

Pir Sultan’ım geldim cuşa Münkirlerin akla şaşa Takdir olan gelir başa Tevekkeltü taallah …. “

Hüseyin’in kanını almak ve düşmanlarını kırmak, yani Yezid ve Mervan’a karşı bir direniş çağrısıdır. Sözlerindeki gizli mana, baskı altında kalan halkın intikamını alan bir kahraman gibi anlaşılmaktadır.

Edebiyat bakımında Pir Sultan Abdal’ın şiirleri eşsizdir. Manzaraların tasviri ve doğa güzelliğini O’nun gibi kimse ifade edemez. Dili ve yazış tarzı yeganedir ve kimse ile mukayese edilemez.

Aynı zamanda şiirlerinin derinliği eşsizdir. Mistik düşüncelerini ifade etmek için şair, doğa dünyasından gelen sembolik imgeleri kullanıyor.


“ Uyur idik uyardılar Diriye saydılar bizi Koyun olduk ses anladık Sürüye saydılar bizi

Halımızı hal eyledik Yolumuzu yol eyledik Her çiçekten bal eyledik Arıya saydılar bizi

Aşk defterine yazıldık Pir divanına yazıldık Üzüm olduk şerbet ezildik Doluya saydılar bizi

Pir Sultan’ım Haydar şunda Çok keramet var insanda O cihanda bu cihanda Ali’ye saydılar bizi. “

Kerbela trajedisi Alevi-Bektaşilerin hatırasında devamlı olarak canlı yaşıyor. Ayn-i Cem’de anılır. Bu sembol aynı zamanda geniş halk kitleleri nezdinde anlılığını korumaktadır. Hüseyin’in dramı olaylara göre güncelleştirilmektedir.

Kerbela her zaman haksızlığın ve Alevilere karşı yapılan baskıların sembolü oldu. Hüseyin haksızlıkla öldürülen bir şehidin / şehitliğin sembolüdür.


Fakat aynı zamanla kahramanların ve şehitlerin kuvveti köreliyor. Tapınmaları yeniden canlandırmak gerekiyor.

Örneğin : İnsanlardan uzak kalan Gök-Tanrı’nın yerine Şah-ı Merdan, yani Ali geldi. Aleviler en çok Ali’ye dua ederler. Fakat ibadetlerinde en önemli yer Hüseyin’indir. En büyük heyecan Hüseyin’in maktelinden geliyor, çünkü Hüseyin ıstırap çeken insanlığın sembolüdür.

Asrımızın son çeyreğinde genç aleviler cahilliğin uyuşukluğundan uyanıp okumaya başladılar. Düşünsel sınıfın etkisi altında ve Avrupa ülkelerine göç eden işçilerin etkisinde sınıf çatışmalarından ve Marksist fikirlerden etkilendiler. Kerbela şehitleri o zaman yeni bir anlama kazandı. Onlar sosyal baskının bir sembolü haline geldiler.

Bilindiği gibi Alevilerin çeşitli akımları izleyen birkaç, hatta bir çok dernekleri var. Bunlar :

• Kemalist idealini koruyan ve eski Bektaşilerin

manevi çocukları olan “Hacı Bektaş Dernekleri”,

• Devlete yakın olan ve Aleviliği Sünniliğe bağlamak

isteyen “Cem Dernekleri”

• Eski zaman Kızılbaşların yoluna sadık kalan, Pir Sultan’a hayran olan

“Pir Sultan Dernekleri”



Pir Sultan’a sevgi her zaman Hazret-i Hüseyin’e olan saygıyı beraberinde taşımaktadır. Her ikisi de haksızlığa uğrayan insanlığın simgeleri oldular.

Yakın geçmişte 2 Temmuz 1993 tarihindeki kanlı Sivas Madımak Katliamı bu görüşü daha da arttırdı ve şiddetlendirdi.

Hazret-i Hüseyin’in ve Pir Sultan Abdal’ın şehadet- leri iç içe girdi.

Anadolu halkı için Pir Sultan Abdal, Kerbela şehit-lerinden daha yakın bir kahramandır.

O güncelleştirilen ve canlandırılan bir Hüseyin oldu.


[tarihinde düzeltildi 9/11/2008 Saat 22:08 Yazar HarmanYeli]

Bu konunun yazarı : Dostsesi - Stimme der Freundschaft
http://www.dostsesi.com/forum

Bu sayfanın URL'u:
http://www.dostsesi.com/forum/modules.php?name=eBoards&file=viewthread&fid=303&tid=654