Deprecated: Function set_magic_quotes_runtime() is deprecated in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_system.php on line 22

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 1415

  Salı, 14. Mayıs 2024 16:46   User Online: 8 

Üye bilginiz

Üye merkeziniz

Özel Messajiniz

Ziyaretçi defteriniz

Üye lerimiz

Forumda çikiş

Forumlar

Genel

Kültür

Atatürk

Türkiye

Bilgilendirme

Spor

Site ve Radyo

Arsiv II Genel

Arsiv Kultur

Resim
Kedi -1Dostluk 3Manzara -Cok YorulmusKaranfil -1KaranfilKaranfil -2EllerSevimli 10Bayrak2Cicek -5Sevimli 18Bebek -11Tabiat 1Beyaz kardelenBayragimiz.Fantazi Resim 9Firat nehiriTabiat 3Sevimli 19

Portal Menüsü
Bilgiller
Bilgi ekle
Ekart
Pano
Haberler
Takvim
Resimler
Şiir
Fikra
Bizi tavsiye et
Site Anket
Site kural Impressum
Download tavsiyeler
 Link Tavsiyeler
Bize ulaşım

Serbest Genel - Allgemein - Rätsel Sisteme girmen gerek


Aşağı git
« Ön  Diğer »
küçükten büyüğe do;ğru sırala büyükten küçüğe doğru sırala      print
Konuyu açan: Konu: Neden Böyle Olduk?
Junior Member
Junior Member

ayse07
Cevaplar: 63
kayıt olmuş: 1/10/2010
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 7/4/2011 Saat 11:39  
Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta babamın bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi,hep evdeydi.
Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki
En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik.
Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık.
Annelerimiz bu durumu bildiklerinden,
kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik.
Ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.
Kısacacı evine girip gelen (ki sadece çişi gelen giderdi evine) elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.
Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu.
Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.
Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık. Polisler gelmezdi
kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,
onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi,
en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.
Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
Azar işitip, acillere taşınmazdık.
Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik.
Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.
Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki.
Komşumu tanımıyorum ama evinin camında temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.
Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.
Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş
hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
Evlerimiz var içinde yaşayan yok.
Parklarımız var içinde oynayan çocuk yok.
Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar…
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..
Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
Ben kapılarında ” vale ” lerin, ” bady ” lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.
Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.
Benim değildir bu kültür.
Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.
Nedir bunlar?
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.
Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
İyi de neden böyle olduk ?
Biz mi istemiştik?

Yoksa hak mı ettik?

ya sizce ?




Alinti


____________________
Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster
Junior Member
Junior Member

Berraksu
Cevaplar: 40
kayıt olmuş: 5/1/2011
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 8/4/2011 Saat 16:39  
:alkis: :cay:

Tebrik ederim seni Ayse, cok güzel bi konuya deginmissin.


Bir tane de benden gelsin...


AH ESKi GÜNLER AHHHHHHH :((


Çember çevrilir, Su çeşmelerden içilir, Topaç döndürülür, Misket oynanır, Ağaçlara tırmanılırdı

Bebekler bezden, Silahlar tahtadan, Arabalar telden, Resimler kömür karasından yapılırdı.

Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin isimleri konulur

Saatli maarif okunurdu.

Komşuda pişen Bize de pişer, Bizde pişen komşuya düşerdi.

Eve misafir getirmek için akşam namazına camiye gidilir, Namazdan sonra görülen yabancı misafir nezaketle eve buyur edilir, ağırlanırdı.

Geceler ayaz, sokaklar karanlık, Yıldızlar parlak olurdu. Çimenlerin üstüne sırtüstü yatıp,masmavi gökyüzüne bakıp dalaar giderdik.

El feneriyle aydınlanır yollarımız, gaz lambasıyla ışırdı odalarımız.

Turşu, salça, bulgur, Yufka, mantı evde yapılır, Sular toprak küplerde soğutulurdu.

Erik ağacının çiçeği pencere camımıza yaslanır, kavak ağaçlarına yuva yapardı serçeler, Kazal yaprakları bahçemize düşerdi.

Kardan adam yapılır, Evlerde meşe odunuyla soba yakılır, Kış gecelerinde uzun masallar anlatılırdı heyecanla.

Merdivenler tahtadan, gıcırtıyla çıkılır, Yine tahta balkona asılırdı biber patlıcan kuruları.

Evler badanalı, Sokaklar lambasız, Mahallelerde tiz düdüklü bekçiler dolaşırdı.

Ajans radyodan dinlenir, Çizgili romanlar okunur, Defterlere kenar süsü yapılırdı rengârenk.

Belki haberimiz yoktu şimdiki gibi küçülen dünyadan, Ama bizim dünyamız çok büyüktü.

İmece usulüyle sürülürdü tarlalar, imece usulüyle biçilirdi ekinler, Sarı öküzün çektiği gemle sürülür harmanlar, çocuklar ona binerek sevinirlerdi lunapark olmasa da..

Özenle yazılır mektuplar, içine yürekle beraber, kurutulmuş gül yaprakları konurdu mis gibi koksun diye.

Yemeğe besmeleyle başlanır, soğan ekmek te olsa sonunda Elhamdü lillah denirdi.

Daha temiz ve berrak akardı çeşmeler gürül gürül. Daha güzel öterdi kuşlar cıvıl cıvıl.

Küçükler büyüklerin yanında ayaklarını uzatmaz, yüksek sesle konuşmazlardı.

Çayın içine tatlansın diye pekmez ilave edilir, yoğurda şeker katılıp yenirdi.

Ayran, ninemizin yaptığı mis kokan yoğurt yayılarak yapılır, Yağlı dürüm yemek için sırada beklenirdi.

Gecenin karanlığını uzaktan uluyan köpek sesleri bozardı bazen,

Karlı kış aylarında çakallar şehir sokaklarına iner, uluma seslerini duyunca korkudan yorganın altına sokardık başımızı.

Hayat Arkası yarın gibiydi, Kesintisizdi..

Her gün yaşanacak bir şey vardı, Herkes kendi düşünü kurar, Kendi hayatını oynardı.

Bayramlarda bize alınan lastik ayakkabıyı yastığımızın kenarına koyarak sevinçle uyur, çok güzel rüyalar görürdük.

Belki yokluk vardı, kıtlık vardı ama huzur vardı, tevekkül vardı, büyüğe saygı, küçüğe sevgi vardı.

Şimdi öyle mi?:

Hayat tek başına yalnız kendisi için yaşanır oldu.

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek fakiri görmezden geldik.

Şimdi Herkes Yoğun, Herkes Yorgun ve tek başına kendi dünyasında.

ALLAH için denince yok, gösteriş riya için çok. Her şey var, hiçbir şey yok, şükür yok, tevekkül yok, kanaat yok.

Şimdi siz söyleyin geçmiş geri mi gelse..

Bu kadar kirlenen dünyada ben geçmişte yaşamak istiyorum Arkadaş.



O günleri dolu dolu yaşamış o günlere birebir tanıklık etmiş biri olarak o günler güzeldi .
Her dönemin kendine ait bir güzelliği vardır elbette,ancak o dönemin en güzel yanı insanların birbirlerine duyduğu saf temiz,katıksız ,karşılıksız ve çıkarsız sevgilerinın olmasıydı.Sevginin olduğu yerde güzellik vardı, dostluk, komşuluk arkadaşlık,kardeşlik insanlık vardı, en önemlisi saygı vardı....


Sevgi ve Saygilarimla.....
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 1
« Ön  Diğer »        print
Yukarı git


mxBoard, © 2006 by pragmaMx.org, based on eBoard, XMB and XForum

Giriş

Kullanıcı Adı:

Şifre:

Sprache
Arabirim Dilini Seçin:

Almanca Fransızca Türkçe İngilizce
Son 5 Bilgi
Happy Birthday


Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok!
Etkinlik Takvimi
Mayıs 2024
  1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31  

Fuarlar
Toplantilar
Konserler
Festivaller
Kültür Sanat
Anma Günleri
Dogum günü
Dini Bayramlar
Özel Günler
Resmi Bayramlar
üye Puani
  1. Rojin: 10 976 Puanlar
  2. asliyok: 4 432 Puanlar
  3. HarmanYeli: 4 396 Puanlar
  4. KizilZora: 2 048 Puanlar
  5. life23: 1 675 Puanlar
  6. gokkiz: 1 657 Puanlar
  7. BirNefes: 1 048 Puanlar
  8. Erasmus: 984 Puanlar
  9. -Pozan-: 785 Puanlar
  10. Siyahinci: 623 Puanlar
Son Şiirler
SAKLI SEVDAM
(7866 okuma)
Hatırlarmısın .!
(10913 okuma)
Mektup......
(11747 okuma)
ANADOLU GARIBI
(11783 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(11571 okuma)
YAŞAMAYA DAİR
(11795 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(11854 okuma)
TOP Download
  1. AntiVir Personal - Free Antivirus
       [Hits: 935 x]
Link ler
  1. VOLKAN KONAK
  2. Yusuf Hayaloglu
  3. Full dizi izle

Bu sitedeki tüm logo ve markalar sahiplerinin malıdır. Diğer detayları Künye bölümünde bulabilirsiniz .

Haberlerimizi RSS kullanarak yayınlayabilirsiniz.

Bu site pragmaMx 0.1.11 tabanlıdır.

Yorumlar yazarların sorumluluğu altındadır,
geri kalan her şey © 2004 - 2024 by Dostsesi - Stimme der Freundschaft