Member   Cevaplar: 174 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 13/4/2008 Saat 06:43 |
|
|
Ne İdik Ne Olduk !
Faziletliydik: Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namusuna
yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği meslek edinmez, kimseyi
de küçümsemezdik.
Dürüsttük: Bir zamanlar, Londra Ticaret Odası'nın en görünür yerinde şu
mealde bir tavsiye levhası asılıydı: 'Türklerle alışveriş et, yanılmazsın.'
İtibarlıydık: Bir zamanlar, Hollanda Ticaret Odası'nın toplantılarında
oylar eşit çıkınca, Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır,
onun dediği olurdu.
Temizdik: Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri teşkilatını
Avrupa'ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için
atalarımızı şöyle eleştiriyor: 'Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler.
Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur
ve zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür.'
Çevreciydik: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları
sulatır, göçmen kuşların yorgunluk atması için, saçak altlarına kuş
sarayları yapardık. Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez.
Harama el sürmezdik: Fransız müellif Motray, 1700'lerdeki halimizi şöyle
anlatıyor: 'Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır.
Ne zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkâncılar, arkamdan adam
koşturmuşlar, hatta birkaç kere Beyoğlu'ndaki ikametgâhıma kadar
gelmişlerdir.'
Medeni idik: İngiliz sefiri Sir James Porter ise, 1740'ların Türkiye'si
için şunları söylüyor: 'Gerek İstanbul'da, gerekse imparatorluğun diğer
şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüde imkân
bırakmayacak şekilde ispat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır.'
Dosdoğruyduk: Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü
veriyor: 'Haksızlık, murabahacılık [aşırı kâr koyma, tefecilik],
inhisarcılık [tekelcilik] ve hırsızlık gibi suçlar, Türkler arasında
meçhuldür... Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan, çok defa Türklerin
doğruluklarına hayran kalır.'
Hırsızlık nedir bilmezdik: Fransız müellif Dr. Brayer, 1830'ların
İstanbul'unu getiriyor önümüze: 'Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı
ve dükkânların çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık bırakıldığı
İstanbul'da her sene azami beş-altı hırsızlık vakası görülür.'
Ubicini, Dr. Brayer'i şöyle doğruluyor: 'Bu muazzam payitahtta dükkâncılar,
namaz saatlerinde dükkânlarını açık bırakıp camiye gittikleri ve geceleri
evlerin kapısı basit bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık
vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu'nda ise
hırsızlık ve cinayet vakaları olmadan gün geçmez.'
Naziktik: Edmondo de Amicis isimli İtalyan gezgini, yine 1880'lerin
'biz'ini anlatıyor bize: 'İstanbul Türk halkı Avrupa'nın en nazik ve en
kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi, nadirattan
işitilir. O kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini
gezebilir, bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını
görürsünüz.'
Cihana örnektik: Türkiye Seyahatnâmesi'yle meşhur Du Loir'un 1650'lerdeki
hükmü şöyle: 'Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk siyasetiyle medeni
hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir.'
Şefkatimiz yalnızca insana yönelik değildi, hayvanları, hatta bitkileri
bile kapsıyordu.
Hayata karşı saygılıydık: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim,
bize 1880'lerdeki halimizi anlatsın: 'Türklerdeki iyilik duygusu,
hayvanları dahi kucaklamıştır. Birçok köyde eşekler haftada iki gün izinli
sayılır... Türklerle Rumların karışık olarak yaşadığı köylerde ise, bir
evin hangi tarafa ait olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Eğer evin
bacasında leylekler yuva yapmışsa, bilin ki o ev bir Türk evidir.' (Küçük
Asya, c. 9)
Hayırseverdik: Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim: 'Yazın İstanbul'dan
Sofya'ya giderken dağlardan anayol üzerine inmiş köylülerin, yolculara,
bedava ayran dağıttıklarına şahit oldum.'
Aynı müellif, ceddimizin hayırseverlikte fazla ileri gittikleri
kanaatindedir. Şöyle diyor: 'Fakat şunu da ifade etmeliyim ki, bu dindarâne
hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. İyiliklerini yalnız insan
cinsine hasretmekle kalmayıp, hayvanlara ve hatta bitkilere bile teşmil
ederler.'
Bu tespiti, İslâm ve Türk düşmanı Avukat Guer misallendiriyor: 'Türk
şefkati, hayvanlara bile şamildir' dedikten sonra şu örneği zikrediyor:
'Hayvanları beslemek için vakıflar ve ücretli adamları vardır. Bu adamlar,
sokak başlarında sahipsiz köpeklere ve kedilere et dağıtırlar...
Sokaktaki ağaçların kuraklıktan kurumasını önlemek için bir fakire para
verip sulatacak kadar kaçık Müslümanlara bile rastlamak mümkündür...'
'Kaçık'lığın kaynağını da veriyor adam:
'Birçokları da sırf azad etmek için kuşbazlardan kuş satın alırlar.
Bunu yapan bir Türk'e, bir gün, yaptığı işin neye yaradığını sordum.
Küçümseyerek baktı ve şu cevabı verdi:
'Allah'ın rızasını tahsile [kazanmaya] yarar.''
Ne dersiniz?
Galiba, geçmişimizden uzaklaşmak, bize çok pahalıya patladı.
İşte sorulmaya değer ve cevaplanması elzem olan soru:
'Bizde, o zaman var olup da bugün olmayan nedir?
Nasıl kaybettik?
Nasıl buluruz?'
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Member   Cevaplar: 107 kayıt olmuş: 9/10/2007 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 15/4/2008 Saat 23:32 |
|
|
Sayin Rojin guzel bir tema tsk. Alıntı: | 'Bizde, o zaman var olup da bugün olmayan nedir?
Nasıl kaybettik?
Nasıl buluruz?' |
Zate yazinizda vurgulamisiniz.
Bende nacize ne söle bir söz yazim .
Ne idik Ne Olduk.
Kayiplarimiz paylasimi yanlis yerde yanlis zamanda yaptik fikrimce.Kayiplar
asil düsamani unutuk bir birimizi dümsan görür olduk,Deyim yerinde ise
körün istedigi bir gözdü iki göze kismet oldu diyelim.
Nasil buluruz iste buna inanin sahsen ben bile artik inanmyiorum bula
bilecegimize.cok daha zor günler gecircegiz gibi gelyior bana ne yaziki
artik gercekleri görelim.Ne oldum Delisi olmakatan Ne olcagimiza bakalim
derim. ____________________
|
|
Member   Cevaplar: 174 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 16/4/2008 Saat 01:31 |
|
|
Hic birsey icin gec kalmis sayilmaz diyorum ,Zararin neresinden dönülürse
kardir.
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Junior Member  Cevaplar: 92 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
 |
Yazılış Tarihi: 16/4/2008 Saat 10:58 |
|
|
merhaba !!!!
co guzel paylasimlar
simdi sunu dusunelim. bizde bu hasletler halen mevcut mu:???
bende ewet.
bende varsa bir cok dostum ve arkadasimda mutlak vardir.
o zaman
bu hasletleri tasiyanlarla toplumsal karakterlerimizdeki yukaaridaki
prensiplerle belirlemis durumdayiz.
yukaridaki hasletlere sahip olmayanlar zaten bizim yani bizz yapan
toplumumuzun disindadir.
bu toplumsal karakter prensiplerine daha titizlikle sahip oldugumuzda,
devamini getirerek toplumsal karakterimizi ortaya koymus olacagiz.
biz noktasi toplumun özudur.
bu hasletlere sahip olmayanlar bizden bişzim toplumumuzdan degildir.
:thumbdown:
eger bu hasletler ben ve biz dedigim esimde dostumda varsa toplumumda var
demekdir.
umudum bizleriz  ____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Member   Cevaplar: 174 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 27/4/2008 Saat 22:09 |
|
|
Ne yaziki Asli azinlik.Umudlar bitmeden diyorum
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Member   Cevaplar: 107 kayıt olmuş: 9/10/2007 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 28/4/2008 Saat 18:02 |
|
|
Rojine katiyliorum azinliktayiz ne yaziki Gönül isterdi cogunluk olalim ama
umudmuzuda yitirmeyelim  ____________________
|
|
Newbie  Cevaplar: 1 kayıt olmuş: 12/12/2007 Durum: Çevrimdışı
|
 |
Yazılış Tarihi: 29/4/2008 Saat 12:48 |
|
|
bir elin nesi vardir iki elin Sesi vardir 
:zalkis: ____________________ Bir Kitap Bastan Yazilabilir Ama Hayat Asla
|
|
Member   Cevaplar: 174 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 13/9/2008 Saat 21:18 |
|
|
Son zamanlarda gercekten ne olduk biz böyle deildik denilcek kadar olduk
ne yaziki...
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Junior Member  Cevaplar: 16 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 18/9/2008 Saat 02:08 |
|
|
"Hırsızlık nedir bilmezdik: Fransız müellif Dr. Brayer, 1830'ların
İstanbul'unu getiriyor önümüze: 'Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı
ve dükkânların çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık bırakıldığı
İstanbul'da her sene azami beş-altı hırsızlık vakası görülür.'
Ubicini, Dr. Brayer'i şöyle doğruluyor: 'Bu muazzam payitahtta dükkâncılar,
namaz saatlerinde dükkânlarını açık bırakıp camiye gittikleri ve geceleri
evlerin kapısı basit bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık
vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu'nda ise
hırsızlık ve cinayet vakaları olmadan gün geçmez"
oldukca buyuk bir evrim gecirmisligimizin en etkileyen bolumu bu oldu beni,
emeginize saglik paylasim yitirdigimiz degerler olcusunceydi,
guzelliklerle...............
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Junior Member   Cevaplar: 21 kayıt olmuş: 22/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 22/9/2008 Saat 14:10 |
|
|
Neler oluyor Bizllere
|
|
Member   Cevaplar: 174 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 23/2/2010 Saat 16:40 |
|
|
Bir bilsek olan biteni...............
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|