|
Junior Member  Cevaplar: 92 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
 |
Yazılış Tarihi: 17/2/2008 Saat 07:43 |
|
|
Coğrafi Konum
Bilecik Marmara Bölgesinin güneydoğusunda Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve
Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerindedir. 39° ve 40° 31’ kuzey
enlemleri ile 29° 43’ ve 30° 41’ doğu boylamları arasında
bulunmaktadır. Doğudan Bolu ve Eskişehir güneyden Kütahya, batıdan Bursa,
kuzeyden Sakarya illeri ile çevrilidir.
Bilecik 4321 km²’lik alanı ile Türkiye’nin küçük illerinden
biridir. Alan sıralaması bakımın-dan 65. sırada yer almaktadır. Merkez
ilçenin yüzölçümü 844 km²’dir.
Yeryüzü Şekilleri
Bilecik ili toprakları tepelik alanlar, dik ve derin vadilerle yarılmış
aşınım düzlükleridir. Kuzey Anadolu kenar dağları, yani, Karadeniz
dağlarının başlangıç merkezi, İç Anadolu platolarının başlangıç yeri,
Marmara Bölgesinin ise kıyı ve akarsu çanak tabak ovalarının sona erdiği
alanlarının tamamı ilin sınırları içerisindedir.
Kuzey Anadolu dağlarının denizden içeriye doğru ikinci serisi olan Köroğlu
Dağları ilin topraklarında başladığından arazinin batıdan doğuya doğru
birden yükselmesine neden olur. Bu yükselti güneye doğru inildikçe dalgalı
bir görünüm alır. Bozüyük Ovası ve Sakarya ırmağı ile kuzey-güney yönünde
iki bölüme ayırır. Dağlar bu ırmağın her iki yakasında devam eder.
Bilecik ilinin deniz seviyesinden yüksekliği 500 metredir. Güneydoğuya
Karasu vadisine gidildikçe yükseklik azalmaktadır. Nitekim bu vadide kurulu
İstasyon Mahallesinin denizden yüksekliği 200 metreye kadar iner.
Dağlar il topraklarının % 32’sine yakın bir bölümünü kaplar. Bu
yükseltiler daha çok tepe görünümündedir. İlin en yüksek noktası Bozüyük
ilçesinin batı ve güneybatısında yer alan yükseltiler üzerindeki Kala
Dağı’dır (1906 m).
Diğer önemli yükseltiler Yirce Dağı (1790 ), Metristepe (1300 m), Göldağı
(1284 m), Kızılcaviran (1250 m), Osmaniye (1210 m), Ahi Dağı (1100 m),
Dokuz Öküz Tepesi (1150 m), Ballıkaya (1050 m), Kızıltepe (990 m), Avdan
Dağları (926 m), Paşa Dağları (922 m), Kurudağ (805 m)’dır.
Genellikle Sakarya Irmağı boyunca uzanan çok geniş olmayan düzlükler
şeklinde ovalar il topraklarının % 7’lik bir bölümünü kaplar. Ovalar
akarsuların dar ve derin vadilerden akarken parçaladıkları arazilerden
taşıdıkları verimli alüvyonları son bölgelerinde biriktirmelerinden oluşan
ovalarıdır.
Bozüyük, Gölpazarı, Osmaneli ve Pazaryeri Ovaları başlıca düzlük
alanlardır. İlde yayla tanımı içerisine sokulabilecek düzlükler çok azdır.
Bu tür yeryüzü şekilleri il topraklarının yalnızca % 0,5’ini
oluşturmaktadır. İl topraklarının büyük bir bölümü (% 59,9) aşınım
düzlükleri durumundadır. Tepelik alanlarda tümsekleşip tipik
“V” biçimli vadilerle parçalanan bu düzlükler, il topraklarının
engebeli bir görünüm almasına neden olmuştur.
İl topraklarındaki vadiler genellikle dik ve derin yarıklar biçimindedir.
Bunların en önemlisi Sakarya Vadisidir. Göksu Vadisi, Göynük Vadisi ve
Karasu Vadisi de önemli vadilerdir.
Akarsular
Sakarya Irmağı
Sakarya nehri Bilecik ilinin başlıca akarsuyudur. Bu ırmağa dökülen çay ve
dereler ilin öteki su kaynaklarıdır.
Sakarya, İnhisar ilçesi yakınlarında Bilecik topraklarına girer;
kuzey-güney yönünde akarak ili doğu ve batı olmak üzere iki parçaya böler.
Vezirhan’ın kuzeyinde Karasu Deresi, Osmaneli ilçesi yakınlarında da
Göksu Çayını alarak kuzeye yönelir.
Taşıdığı su miktarı bakımından Türkiye’nin önemli akarsuları arasında
yer alır. Irmağın toplam uzunluğu 824 km’dir. Yaklaşık onda birlik
kısmı (80 km) Bilecik sınırları içinde akar. Ortalama debisi 100 m³/sn,
ortalama derinliği 1,5 metre, en fazla derinliği ise 5 metre kadardır.
Karasu
Bozüyük’ten doğar. Bilecik merkez ilçe sınırları içine Karasu
Boğazından girer. Bu noktadan 500 metre sonra Vezirhan’da Sakarya
Irmağına kavuşur. Debisi düzensizdir. 0,9 m³/sn ile 72,6 m³/sn arasında
değişmektedir. Ortalama debi 3,6 m³/sn’dir.
Göynük Çayı, Göksu Deresi, Sarısu Deresi ve Hamsu Deresi diğer küçük
akarsulardır.
Jeolojik Yapı
Bitki Örtüsü
Yağış yönünden yeterli miktara sahip olan Bilecik ili, yüzölçümünün
%47’sinin ormanlık alan olması nedeniyle de orman zenginliği
bakımından Türkiye’nin şanslı yörelerinden biridir. İlin orman
zenginliği av hayvanları bakımından da zenginleşmesini sağlamıştır. Bin
metreye kadar yükseklerde orman örtüsü genellikle meşe, otsu bitkiler ve
makilerden oluşmaktadır. 1500 metre sınırına kadar da karaçam, kayın,
kızılçam, kestane türündeki yüksek boylu ağaçlar sıralanır. 1500 metreden
daha yükseklerde ise köknar cinsinden ağaçlar vardır.
İklim
Bilecik ilinin geçit bölgesinde bulunması, su kaynakları ve farklılık
gösteren topografyasına paralel olarak 3 farklı iklim tipi görülür. Genel
olarak Merkez, Gölpazarı, Osmaneli ve Söğüt İlçelerinde Marmara Bölgesi;
Bozüyük, Pazaryeri ve Yenipazar ilçelerinde ise İç Anadolu Bölgesi
iklimleri geçerlidir. Ayrıca Gölpazarı, Osmaneli ve Söğüt ilçelerinin
Sakarya Irmağı kıyı şeridinde mikro-klima iklim bölgeleri görülmektedir.
Bilecik İlinde yıllık yağış toplamı 450 kg/m² dolayındadır. Yağış en çok
ocak ve mayıs aylarında düşmektedir. Bulutluluk durumu açısından 92 gün
açık, 96 gün kapalı ve 177 gün bulutlu geçmektedir.
Diğer klimatik veriler şöyledir:
Yıllık sıcaklık ortalaması: 12,3 °C Karlı gün sayısı : 25
En soğuk ay: Ocak (2,5 °C) Donlu gün sayısı : 55
En sıcak ay: Temmuz (21,7 °C) Sisli gün sayısı : 14
Yıllık ortalama nispi nem: % 66 Kırağılı gün sayısı: 25
İl merkezini kapsayan klimatolojik veriler, ilçelerde farklılık
göstermektedir.
İl düzeyinde tespit edilen en yüksek sıcaklık 1945 Ağustosunda 40.6 ºC, en
düşük sıcaklık ise 1950 Ocak ayında -16 ºC olarak bulunmuştur.
Bilecik’te batı ve kuzeybatı rüzgârları etkindir. Ortalama rüzgâr
hızı 3,4 m/sn’dir. Yıl içinde rüzgârlar 135 gün kuvvetli rüzgâr ve 17
gün de fırtına şeklinde esmektedir.
İLÇELER: Bilecik ilinin ilçeleri; Bozüyük, Gölpazarı, İnhisar, Osmaneli,
Pazaryeri, Söğüt ve Yenipazar’dır.
Bozüyük: Bozüyük Frigler döneminde oluşmuş bir yerleşim merkezidir.
1908’den sonra Ertuğrul Livası’na bağlanarak Kaza merkezi
yapılmıştır. Bozüyük Bilecik’in il olması ile birlikte 1924 yılında
ilçe statüsüne kavuşturulmuştur.
Gölpazarı: Bizanslılar döneminde Harmanlaya Tekfurluğu’na bağlı olan
Gölpazarı, Osman Gazi tarafından alınmıştır. Gölpazarı kurulusundan
itibaren sıra ile Resulsel, Dönen ve Akçaova (Akçaoba) adlarıyla anılmış,
son olarak Gölpazarı adını almıştır.
İnhisar: İnhisar önceleri Söğüt’e bağlı bir bucak iken mütevazı
nüfusuna rağmen coğrafi konumu dikkate alınarak 1991 yılında ilçe
yapılmıştır.
Osmaneli: Osmaneli çok eski bir yerleşim yeridir; Trakyalılar, Romalılar ve
Bizans'a ait kalıntılar bunu göstermektedir.
Pazaryeri: Pazaryeri'nde ilk yerleşim 1273 yılında olmuştur. Pazaryeri'nde
hediyelik ve turistik toprak ev eşyası ve ağaç eşya yapımcılığı da
sürdürülmektedir.
Söğüt: Söğüt, Ertuğrul Gazi tarafından bir kuşatma ve mücadele sonucunda
1232 yılında Bizanslılardan alınmıştır. Ertuğrul Gazi Türbesinin de içinde
bulunduğu ilçe önemli bir turizm merkezidir.
Yenipazar: Eski adı Kırka olan Yenipazar, Cumhuriyetten önce Bolu’nun
Göynük ilçesine bağlıydı. 1926’da bucak olarak Gölpazarı’na
bağlanmış, 1988’de de ilçe olmuştur.
alintidir
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Junior Member  Cevaplar: 92 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
 |
Yazılış Tarihi: 17/2/2008 Saat 07:46 |
|
|
Tarih Öncesinde Bilecik
Bilecik’te ilk yerleşim MÖ 3000’den öncelere rastlamaktadır.
Anadolu’da Tunç Çağına geçiş sürecinde önemli bir yeri olan
Bilecik’ten MÖ 3000’lerde tunç yapımı için kalay çıkarıldığı
bilinmektedir.
İlin bilinen en eski isimleri Agrilion ve Agrillum’dur. Daha sonraki
dönemlerde Bilecik Bizans İmparatorluğu sınırları içine giren bir yerleşim
yeri olmuştur. Doğu Roma (Bizans) döneminde şehir Belekoma ismiyle
anılıyordu. Bilecik o zaman, şimdiki Bilecik’in doğusunda, Hamsu ve
Tabakhane derelerinin oluşturduğu vadiler arasındaki bir kaya çıkıntısı
üzerine inşa edilen kale çevresinde kurulmuştu.
Antik Çağda Bilecik
Antik Çağ’ da Bilecik’le ilgili özel bilgi bulunmamaktadır. Bu
nedenle kentin bu çağdaki hayatı, tarih kaynaklarında Bilecik’i de
içine alan Bitinya (Bithynia) bölgesinin genel tarihi içinde
gösterilmektedir.
Bitinya bölgesinin bilinen tarihi MÖ 1950’lerde burada yaşayan Trakya
kavimlerinden Thynler’le başlar.
Bölge Thynler’den sonra kronolojik sıra ile :
MÖ 1550-1400 Mısırlılar, 1400-1200 Hititler, 1200-676 Frigler, 676-595
Kimmerler, 595-546 Lidyalılar, 546-334 Persler, 334-326 Makedonyalılar,
326-297 Özgürlük dönemi, 297-74 Bitinya Krallığı, 74-395 Roma
İmparatorluğu, 395-1299 Bizans (673-678 ve 714-718 döneminde bölge Emevi ve
Abbasi hakimiyeti) dönemlerini yaşamıştır.
Bizans Döneminde Bilecik
Roma İmparatorluğu MS 395 yılında ikiye ayrılınca, Bitinya Bölgesi ve
Bilecik Doğu Roma (Bizans) imparatorluğu sınırları içinde kaldı. Bizans
döneminde Belekoma Kalesi Bilecik’te inşa edilmiştir. Bizans
döneminde Bilecik bir Tekfurluk idi. Abbasi Halifesi Harun Reşid döneminde
(797 yılında), Bitinya bölgesinin diğer şehirleri gibi Bilecik ve Söğüt
civarı da fethedilerek Abbasi idaresine sokulmuştur. Çevresi kale ile
korunan Belekoma kenti tarih içinde Bizanslılar-Emeviler ve
Bizanslılar-Abbasiler arasında birkaç kez el değiştirmiştir.
Selçuklular Döneminde Bilecik
Selçukluların bir boyu olan Kayıların bir bölümü (400 çadırlık bir oba)
Ertuğrul Bey yönetiminde batıya doğru yer değiştirerek Söğüt ilçesi ve
çevresine gelmişlerdir.
Osmanlı vaka-i namelerinde Kayıların Söğüt ve çevresine yerleşme tarihi
olarak 1230’lu yıllar gösterilmektedir. 1231 yılında İznik İmparatoru
Selçuklu sınırına tecavüz edince Selçuklu Sultanı I. Aleaddin Keykubat
Bizanslılara karşı bir sefer düzenlemiş, Ertuğrul Bey de bu sefere bir
akıncı olarak katılmıştı. Selçuklu ve Bizans orduları arasında Sultanönü
mevkiinde meydana gelen savaşın sonucunda Bizans ordusu yenilmiş, Karacadağ
ve Söğüt dolayları Büyük Selçuklu Devleti’nin eline geçmişti. I.
Aleaddin Keykubat Belekoma (Bilecik) Tekfurunu vergiye bağladı. Savaşta
büyük yararlıklar gösteren Ertuğrul Bey’e Söğüt’ü mülk,
Domaniç’i de yaylak olarak verdi.
Yine Osmanlı kaynaklarına göre Ertuğrul Bey 1281 yılında ölmüştür. Türbesi
Söğüt ilçemizde bulunmakta ve her yıl Söğüt’te düzenlenen Ertuğrul
Gazi Şenlikleri ile anılmaktadır.
Ertuğrul Bey, Kayı Türklerinin değerli önderidir. Kayı boyu ise Osmanlı
Devletinin nüvesi, kurucusudur. Böylece Söğüt ve dolaylarında kök salan 400
çadırlık uçbeyliğinden bir Devlet doğmuştur.
Osmanlılar Döneminde Bilecik
Ertuğrul Gazi’nin ölümünden sonra Kayıların başına Osman Bey geçti.
Osman Bey ve silah arkadaşları Bizans’a karşı savaşıyor ve bu
savaşlarda sürekli başarı kazanıyorlardı. Kayıların bu başarılarında Şeyh
Edebali’nin büyük rolü olmuştu.
Şeyh Edebali Ahi idi. Ahilik; tarım dahil bütün zanaat dallarında halkı,
çalışanları teşvik eden, herkesi kardeş bilen, çalışanlara her türlü yardım
elini uzatan örnek bir örgüt anlayışı idi ve Fakih Şeyh Edebali Kayı
Ahilerinin önderi idi. Şeyh Edebali o sıralar Eskişehir ili sınırları
içindeki İtburnu Köyünde oturuyordu. Daha sonra medresesini Söğüt ve son
olarak da Bilecik’e taşımıştır.
Osman Bey 1286 yılında İnegöl yakınındaki Hisarcık kalesini Bizanslılardan
zaptetti. 1287 yılında İnegöl Tekfuru’nu Domaniç yakınındaki
İkizce’de (Erice) yenilgiye uğrattı.
Osman Bey ve silah arkadaşlarının Bizans Tekfurları ile olan savaşlarını
izleyen Selçuklu Sultanı III. Alaeddin Keykubat büyük bir ordu ile
Karacahisar önlerine geldi. Osman Bey’in kuvvetleriyle birleşerek
Bizans elindeki bu kaleyi kuşattı. Kuşatma sürerken Selçuklu Sultanı geri
döndü. Osman Bey’e bir sancak, tuğ alem ve gümüş takımlı bir at
göndererek Söğüt ve Eskişehir’i de içine alan bu sancağı Osman
Bey’e verdi. Karacahisar’daki Rum kilisesini camiye çeviren
Osman Bey ilk kez kendi adına hutbe okuttu(1289). Bu olaylar Osmanlı
Devleti’nin kuruluşunun ilk işaretleri olarak
nitelendirilmektedir.
O sıralarda Bilecik henüz Türkler tarafından fethedilmemişti. Bizanslılara
ait bir kentti. Bilecik (Belekoma) ve Yarhisar tekfurları vergiye
bağlanmıştı. Osman Bey 1299 yılı yaz başında Belekoma kalesini ve peşinden
Yarhisar kalesini fethetti.
Bilecik, Yıldırım Bayezid dönemine kadar Osmanlı yönetiminde kalmış, ancak,
1402 yılında Ankara meydan savaşında Bayezid’in Timur’a
yenilmesi sonucunda 2 ay kadar Timur’un hakimiyetine geçmiş ve Çelebi
Sultan Mehmet tarafından geri alınmıştır.
Bu tarihten sonra, Osmanlı yönetimi sırasında Bilecik giderek gelişmiş,
ancak, şehrin kurulu bulunduğu alanın iskân için uygun olmaması daha hızlı
gelişmesini engellemiştir. Bununla birlikte Bilecik Bursa ve
İznik’ten Eskişehir’e ve Anadolu içlerine giden yol üzerinde
önemli bir konaklama ve dinlenme yeri olarak önemini korumuştur.
Bilecik Trakya ve Marmara bölgelerini İç, Güney ve Güneydoğu Anadolu
bölgeleriyle Ön Asya’ya bağlayan İstanbul-Bağdat demiryolu kenarında
kurulmuştur. Roma ve Bizanslılar zamanında kent merkezinin küçük bir yer
olduğu sanılmaktadır. Türklerin eline geçtikten sonra önem kazanmıştır.
Osman Gazi’nin fethettiği ilk önemli kale olması ve Şeyh Edebali
Türbesi’nin burada bulunması, şehre olan ilgiyi artırmıştır.
Önceleri kale çevresinde yerleşik kent daha sonra Şeyh Edebali Türbesi,
Orhan Gazi camii ve yakınındaki medreseye doğru büyümeye başlamıştır. Şehir
Türk hakimiyetine geçtikten sonra, önceleri Türkler ve Rumlar ayrı
mahallelerde oturmuşlardır. Örneğin, Türkler daha çok Osman Gazi, Orhan
Gazi ve Aşağı Camiler çevresine yerleşmiş, Rumlar ise bugünkü Bilecik
merkezinin bulunduğu bölgede yoğunlaşmışlardı. Zamanla toplumlar arası
sosyal ve ekonomik ilişkiler kurulmuş, iki toplumun ayrı mahallelerde
oturması eğilimi ortadan kalkmış, devlet yapıları Yukarı Mahalleye
yapılmaya başlanmış ve kent bugünkü yerleşim yerine doğru gelişmiştir.
Kurtuluş Savaşında Bilecik
İstiklal Savaşında T.B.M.M. hükümet ile İstanbul’da bulunan hükümet
arasında ortaya çıkan ihtilafı gidermek amacı ile İstanbul’daki
Tevfik Paşa hükümeti adına Dahiliye Nazırı Ahmet İzzet Paşa, Ankara
Hükümeti ile bir görüşme yapmak istedi. Görüşmenin Bilecik İstasyon
binasında yapılması kararlaştırıldı.
Heyetler 5 Aralık 1920 günü Bilecik İstasyon binasında bir araya geldiler.
İstanbul Heyeti Ahmet İzzet Paşa, Salih Paşa, elçilerden Cevat Bey, Ziraat
Nazırı Kazım Bey, Hukuk Danışmanı Münir Bey ve Hoca Fatih Efendi’den
oluşmuştu. Ankara heyetine ise Mustafa Kemal Paşa başkanlık etmişti.
Heyette İsmet Bey (İnönü) de bulunuyordu. Bilecik Mülakatından olumlu ve
somut bir sonuç elde edilememiştir.
Yunan Ordusu 6 Ocak 1921 günü Bursa ve Uşak dolaylarından taarruza geçti. 8
Ocak 1921 akşamı Bilecik-Karaköy-Muratdere hattına kadar geldi. Böylece
Bilecik işgal edilmiş oldu (Bilecik’in Yunanlılar tarafından ilk
işgali).
I. İnönü Savaşı
I. İnönü Savaşı tümüyle Bilecik toprakları üzerinde geçmiştir. Akpınar,
Oklubalı mevzilerinde göğüs göğüse kanlı çarpışmalar oldu. Üst üste
yenilgiyi alan Yunan ordusu geri çekilmeye başladı. Öyle ki, 11 Ocak 1921
günü taarruzu ilk başlattıkları Zevvare Tepe, Tepeköy, Oluklu, Rızapaşa,
Poyra, Beşkardeş Dağları, Zemzemiye ve Bursa’nın doğu mevzilerine
kadar çekilmişlerdi. Bilecik’in ilk işgali 8-11 Ocak 1921 tarihleri
arasında sadece 4 gün sürmüştür.
II. İnönü Savaşı
II. İnönü Savaşı, 23 Mart 1921’de Yunan ordusunun yeniden Bursa-Uşak
kesimlerinden taarruzu üzerine başlamış ve Bilecik ili toprakları üzerinde
geçmiştir.
Albay İsmet Bey yönetimindeki Türk kuvvetleri, Yunan birliklerini
Bilecik-Pazaryeri ve İnegöl hattında karşılamış ve 26 Mart’ta ise
Söğüt-Gündüzbey yolu, Yazıahlat-Karaköy demiryolu ve Bozüyük’ün
batısı-Karasu çizgisinin oluşturduğu asıl mevzilerinde savaşmıştır.
İntikam Tepe, Zevvare Tepe ve Nazımbey Tepelerinde kanlı çarpışmalar oldu.
Yunanlılar 1 Nisan 1921 akşamı 1. ve 61. tümenlerimizin yaptığı
saldırılarla buralardan atıldılar. II. İnönü Savaşı şanlı Türk Ordusunun
kesin zaferiyle sonuçlandı.
II. İnönü Savaşları sırasında Bilecik iki kez daha Yunanlılar tarafından
işgal edildi (ikinci ve üçüncü işgal). Geri çekilirken 12 Temmuz’da
Karaköy ve Yeniköy’ü işgal eden Yunan birlikleri 13 Temmuz
1921’ de Bilecik’e girdiler (ikinci işgal). Fakat, Türk
Kuvvetlerinin karşı saldırıları sonucu şehri birkaç gün içinde
boşalttılarsa da 22 Temmuz 1921’de yeniden Bilecik’e girdiler
(üçüncü işgal). En uzun işgal de bu olmuştur. Ancak 30 Ağustos
1922’deki Başkomutanlık Meydan Muharebesiyle istilacı Yunan ordusuna
karşı son ve kapsamlı zaferi kazanan Türk ordusu, 4 Eylül 1922’de
Söğüt ve Bozüyük, 5 Eylül de Pazaryeri ve 6 Eylül l922’de ise
Bilecik’i Yunan işgalinden kurtarmıştır.
Yunanlılar bu ilçeler ve il merkezini boşaltırken bir çok yerde yangınlar
çıkararak buraları harabeye çevirdiler. Örneğin, Bilecik’te ancak
Yukarı Mahalledeki birkaç evle, Tabakhane Mahallesi yangın ve tahripten
kurtarılabilmiştir. Yangınlar sırasında 1956 ev, 331 dükkân, 18 han,
hükümet konağı, tüm ipek fabrikaları, okul, cami ve türbeler yanarak
kullanılamaz duruma gelmiştir.
Cumhuriyet Döneminde Bilecik
Böylece Bilecik Kurtuluş Savaşından çok büyük yaralar alarak çıkmış,
savaşın getirdiği sosyal ve ekonomik çöküntü nedeniyle Cumhuriyet dönemine
çok güçsüz başlamıştır.
Bilecik Halkı Kurtuluş Savaşına tüm varlığı ile katılmış, gerek milis
kuvvetleri ve gerekse düzenli ordularımıza onbinlerce evladını vermiştir.
Bilecik, Kurtuluş Savaşından yanmış-yıkılmış, tam bir enkaz halinde
çıkmıştır. 1920’lerde 12.000 olduğu tahmin edilen şehir nüfusu,
savaştan sonra 4.000’e inmiştir.
Savaştan önce Bilecik bölgenin en önemli ipek endüstrisi merkeziydi.
Şehirde çok sayıda ipekçilik tesisi ve ipek kadife üreten fabrika
bulunuyordu. Ancak, Yunanlıların çıkardığı intikam yangınlarında bu fabrika
ve tesislerin tümü yandı. Bu arada diğer fabrika ve işyerlerinin de yanmış
olması il ekonomisini çökertmiştir.
alintidir
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
|
0,028 saniye - 19 queries
|
Happy Birthday |
Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok! |
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Puanlar
- asliyok: 4 432 Puanlar
- HarmanYeli: 4 396 Puanlar
- KizilZora: 2 048 Puanlar
- life23: 1 675 Puanlar
- gokkiz: 1 657 Puanlar
- BirNefes: 1 048 Puanlar
- Erasmus: 984 Puanlar
- -Pozan-: 785 Puanlar
- Siyahinci: 623 Puanlar
|
|