Şiir, her duygulu insanın, duygularını özlü ve güzel sözlerle dışa
yansıtmak için başvurduğu bir söz ve yazım sanatı... ilk ve kaçınılmaz
ögesi ise, bir duygunun sözlere dökülmüş biçimiyle okunduğu veya duyulduğu
anda, okuyana veya dinleyene yansıyabilmesi... yâni bilmece gibi
olmaması...
Aktarılmak istenen duyguyu anlatan sözcükler, ne derece yeni ve değişik
deyimler yaratıyorsa; bu deyimlerin yapısında ne denli doğal müzikal ahenk
varsa; en basit, en abartısız ve vurgusuz biçimde normal konuşurmuş gibi
duyurulduğunda dahî dinleyenin içindeki, yüzüne, gözlerine, sesine yansıyan
telleri nekadar güçlü titretebiliyorsa; o derece gerçek şiirdir.
Duygular, herşeyden soyutlanmış olarak, sâdece ´sevgi´, ´nefret´, ´keder´,
´kıskançlık´, ´sevinç´, ´mutluluk´, ´mutsuzluk´ v.b. sözcüklerle en kısa
yoldan deyimlenebilir... ama, bu şiir olmaya yetmez. Bunları olaylar veya
biçimler hâlinde somutlaştırmadan şiirin anlatımına ulaşılamaz. Örneğin,
"onu seviyorum !" demekle gerçek bir duyguyu doğrudan söylemiş oluyorsak ta
bu, şiir olmaya yetmiyor. Aynı sevgi, "her ayrı kaldığım an, onun
bakışlarını, gülüşünü, kokusunu, teninin sıcaklığını özlüyorum..." gibi bir
deyimle somutlaştırılıp biçimlendirilerek şiir yoluna sokulabilir.
Hele, biçimlendirilerek somutlaştırılan duygu, yukardakinden daha değişik
bir tarzda, örneğin, "ben senin yanında bile hasretim sana !”
şeklinde söylenebiliyorsa... ya da başka örneklerde olduğu gibi, örneğin
sevgilinin ayağını öpmek, "nârin ayağına öpücükten pabuç giydirmek..."
olabiliyorsa... bir güzelin peşinden gözlerini ayıramamak, "eteği gibi
gönlüm de peşinden sürüklenip gidiyor..." şekline dönüşebiliyorsa...
göldeki akşam güzelliğine doyamamak, "göllerde o dem bir kamış olmak..."
dileği hâline gelebiliyorsa... ya da, batmakta olan güneşin camlardaki
yansıması, "karşı yamaçlarda birkaç camı tutuşturabiliyor" ise... işte o
zaman şiire ulaşılmış olur.
Şiir duyguların özsözüdür...
Peki !. gerçek şiiri her yakalayan şair midir ?
Duygusal anlamıyla evet! Profesyonel anlamıyla hayır!
Profesyonelleşmeden de yapılabilen –her türlü spor ve sanat dalı
gibi– pek çok şey, profesyonelleştiği zaman, çok popüler hâle
gelmesine karşın, paranın gölgesinde kalarak saflığını ve özünü
kaybediyor...
Ben profesyonel bir şair değilim... duygusal anlamıyla şair olup olmadığım
hususundaki yargıyı da, burada sunduğum şiirlerimi okuyanlara bırakıyorum.
Bu, belki de gerçekte şiir olmayan dizeler topluluğunun her birimini içime
doğdukları şekilde kaleme aldım. Bâzısının ana dizeleri aruz biçiminde
doğdu... bâzısı hece biçiminde... bâzısı tamâmen kalıpsız biçimde.
Hiçbirini kalıbından çekip çıkartmağa ya da bir kalıbın içine sokmağa
zorlamadım. Sâdece, doğuşlarındaki müzikal ahengi bozmamaya dikkat ettim.
Onları tesâdüfen de olsa duyan veya okuyanlara, duygularımı
yansıtabiliyorsam ne mutlu bana !...
Salih Halûk Umar - Mayıs / 2001
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...