Bence68
Site kurucusu
Muharrem Ertaş (Mahalli Sanatçı ve Kaynak Kişi)
Muharrem Ertaş, 1913 yılında Yağmurlubüyükoba Köyü'ndedoğdu. Annesi Ayşe
Hanım, babası zurnacı Kara Ahmet'tir. Anadolu'nun bir çok yerinde
profesyonel müzisyen olarak karşımıza çıkan Abdal Aşiretlerinin Orta
Anadolu'daki en büyük koluna bağlı olan Muharrem Ertaş'ın ataları Ala
Kilise'lidir. Abdalların göçer bir aşiret olmalarından ötürü daha sonraları
Kırşehir havalisine yerleşmişlerdir.
Ertaş'ın ilk ustaları dayısı Bulduk Usta ve Yusuf Ustadır. Küçük yaşlardan
itibaren eline aldığı sazı ile köy köy dolaşır Muharrem Ertaş. Bazen
sünnetçilerle, "düğün çalmaya" gider; bazen köy odasındaki muhabbetlere
katılır sazıyla ve sesiyle...Her ne kadar "bozlak ustası" diye ün yaptıysa
da, Orta Anadolu'nun yöresel melodilerini de repertuarında bulundurur.
Özellikle çalıp söylediği halaylar şaheser niteliğindedir.
"Ustaların Ustası" Muharrem Ertaş, Bozlak geleneğinin en güçlü
temsilcilerindendir. Ses genişliği, rengi ve tınısının yanısıra, gırtlak
nağmeleri, çarpma, titretme ve trilleri, kendine has ses kullanma
teknikleri ve bütün bunların yanısıra iyi bir Bozlak icrası için olmazsa
olmaz şartlardan biri olan "yiğitçe edası" ile Muharrem Ertaş, gelmiş
geçmiş en büyük Bozlak okuyucusu olarak kabul edilir. Onun için Bozlak,
gökkubbeye salınan bir çığlıktır adeta. Repertuarında oyun ve halay
türküleri başta olmak üzere Karacaoğlan'dan, Kerem'den, Aşık Garip'den, Pir
Sultan Abdal'dan ve Aşık Sait'ten pekçok türkü okuduğu her eseri, o anki
ruh halinin bir gereği olarak, her seferinde yeniden yorumlar.
71 yılda biriktirdiklerini oğlu Neşet Ertaş'a aktaran Muharrem Ertaş,
yedi-sekiz yaşlarında iken dayısı Bulduk Usta'dan bağlama dersleri almaya
başlamış: "Çalıp söyleme merakım küçük yaşlarda başladı. Bulduk dayımın çok
güzel sesi vardı. Bir köyde türkü söyledi mi diğer köyde dinlenirdi. Hatta
seferberlikte asker kaçaklarını yakalamak için subaylar dayımı yanlarına
alır köy köy dolaşırlarmış. Dayıma türkü söylettirip kendileri de pusuya
yatarlar ve dayımın sesine dağlardan inen kaçakları yakalarlarmış. Derken,
Bulduk Usta beni çok severdi, merakımı görünce beni yanına aldı. Her
gittiği yere götürdü. Düğünlerde, bayramlarda, eğlencelerde yanından
ayırmayarak ustalarından öğrendiğini bana da öğretirdi. Yedi yıl boyunca
onunla çalıştıktan sonra artık tek başıma çalıp söylemeye başladım."
Bu dünyada 71 yıl yoksul, kendi halinde ve sessizce yaşayan Muharrem Ertaş,
1984 yılının 3 Aralık günü yine sessiz bir şekilde vefat etti. Son sözleri,
gerisini tamamlayamadığı; "Sazımın emaneti..." oldu.
Bugün oğlu Neşet Ertaş, babasının bütün duygularının kendisine intikal
ettiğini ve çaldığı havalardaki etkilerin büyük bir kısmının babasına ait
olduğunu söylüyor. Ne mutlu...
Sevgiyle
____________________
İnsan sevincin ürünüdür. Kötülüklerin, karamsarlıkların ürünü olamazki...
____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.