|
Senior Member  Beiträge: 884 Registriert: 26/5/2008 Status: OfflineGeschlecht: 
|
 |
erstellt am: 23/1/2009 um 14:29 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
Hamza Şenses (Kel Hamza) (1904-1939)
Urfa’da son yüzyılda, ilk akla ses sanatçılarından biri Hamza
Şenses’tir. Genç yaşında saçı döküldüğü için “Kel Hamza”
lakabıyla tanınır, plaklarda ise “Urfalı Hamza Şenses” olarak
geçmektedir.
Hamza Şenses , 1904 yıllında Urfa’da, Büyükyol’da bulunan Vali
Fuat Caddesi, Hilal Sokak’ta 21 nolu evde doğmuştur. Lakapları
“Hacı Hamolar”dır. Anne tarafından
Tanburacıoğulları’ndandır. Kürkçülük yapan babasının ismi Mustafa,
annesinin ismi ise Zeliha’dır. Ailenin iki çocuğundan biridir.
Kardeşinin ismi ise İbrahim Halil’dir. Kürkçülük yapmakta olan
kardeşi 1968 yılında vefat etmiştir. “Hanım” isminde dayısı
kızı ile evlenmiştir. Eşi Hanım, 1978 yılında vefat etmiştir. Hayriye,
Zeliha ve Türkan isminde üç kızları olmuştur. kızları Türkan küçük yaşta
vefat etmiştir.
Ses sanatkârı ve bestekâr olan Hamza Şenses, 1939 yılında Urfa’da
Nacar Pazarı üstünde bulunan Çardaklı Kahve’den düşerek vefat
etmiştir. Mezarı Bedi-üz zaman Mezarlığı’nda Hızmalı Köprü’nün
karşısındadır.
[Editiert am 23/1/2009 um 15:46 von Rojin]
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Senior Member  Beiträge: 884 Registriert: 26/5/2008 Status: OfflineGeschlecht: 
|
 |
erstellt am: 23/1/2009 um 14:30 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
MüZİK HAYATI
Hamza Şenses, herhangi bir okula gitmemiş, ama meraklı
olduğu için okuma yazmayı kendi kendine
öğrenmişir. Genç yaşından itibaren
şiirler yazmış ve besteler yapmışır.
Hamza Şenses’in esas mesleği keçecilik’tir.
Keçecilik yaparken sesi güzel olduğu için kendi kendine
türkü hoyrat söylermiş. Hoyrat okuduğu bir
sırada, ustası ve arkadaşları “Hamza, sesin
güzel, niye plağa okumuyorsun?” demişler. O
zamanın Urfa’sında keyf için müzik
yapılıyor, para karşılığı
çalmak-söylemek, ayıp sayıldığından,
Hamza düşünüp taşınıyor, gidip
dayılarına durumu anlatıyor. Onlardan müsaade
alıyor. Dayıları da “yetimsin, ihtiyacın
vardır, sesin de güzel, sen bilirsin” deyince,
çeşitli yerlerde okumaya başlıyor. Halk tarafından
sevilip takdir edilmeye başlanınca plak yapmaya gidiyor.
Plağı çıkınca artık ünü Urfa
sınırlarını aşıyor ve Urfa
dışından da gazinolarda çalışmak üzere
teklifler almaya başlıyor. Böylece vefat ettiği tarihe
kadar gerek Urfa’da, gerekse birçok vilayette çeşitli
müzik meclislerine, konserlere katılıyor ve gazinolarda ses
sanatkarı olarak çalışıyor.
Bağlama, tambur ve cümbüş çalmasını
bilen Hamza Şenses, Urfa’nın ünlü ses
sanatkarı Mukım Tahir'le aynı dönemlerde
yaşamışır. Şanlıurfa'da Çardaklı
Kahve ve Aynzeliha Gazinosu’nda programlar yapmışır.
Bir müddet de Diyarbakır, Gaziantep, Adana ve İstanbul
sahnelerinde çalışmışır.
Hamza Şenses, Urfa sıra geceleri, dağ yatıları,
asbap gecelerindeki müzik meclislerine katılmış, devrin
müzik ustalarıyla meşk etmişir. 11 Nisan
Urfa’nın düşman işgalinden kurtuluşu
nedeniyle düzenlenen gecelere katılıp radyo programları
yapmışır. Urfa Halkevi müzik grubu ile yıllarca
sahneye çıkmış, sayısız konserler
vermişir.
Hamza Şenses’in altı plak kaydı bulunmaktadır.
Adam ağladan oldum, Aşkın ne derin yareler açtı
ciğerimde, Diyarbakır bu mudur, Kışlalar doldu
bugün , Nere gidim kardaş nerem var, Ne hoş olur mahpushane
havası,Urfa dağlarında gezdiğim çağlar gibi
türkü ve uzun havalar kaynak kişi olarak Hamza
Şenses’ten derlenerek TRT repertuarına
alınmışır.
Hamza Şenses’in sesi çok güzel olup
güçlü ve yanıktır. Bilhassa hoyrat ve gazelleri
çok güzel okumuş ve dinleyenleri etkilemişir. Sesi o
kadar çok yüksekmiş ki, gece Urfa Kalesi’nde
okuduğunda, 6-7 kilometre mesafedeki Karaköprü’de sesi
duyulurmuş. Plaklara okuduğu uzun havaları, kendine has
tavırla okumuşur. Günümüzde birçok
sanatçı bu uzun havaları, Hamza Şenses’in
okuduğu şekilde okumaktadır.
Hamza Şenses; titiz bir insandır, temiz giyinmeyi sever,
devamlı başında fötr şapka, takım elbise
giyer, kravat takar. Urfa’nın 1930-40’lı
yıllarına göre çok modern giyinen biridir.
Çok kibar ve duygusal biri olan Hamza Şenses,
çocuklarına çok düşkündür. Onlarla
sohbet etmeyi, şakalaşmayı, onlara hediye almayı sever.
Annesi ile kıra giden kızı Türkan’ın,
kayadan düşerek beyin kanaması geçirmesi, yıllarca
hasta yatması ve neticede ölümü, Hamza
Şenses’e bu nedenle çok tesir etmişir. Çok
sevdiği kızının ölümü üzerine
”Aşkın ne derin yareler açtı ciğerimde/Bir
makbere döndü koca dünya nezerimde” sözleriyle
başlayan uzun havayı bestelemişir.
Az sayıda plak yapmış olmasına rağmen sesi ile
yurt çapında tanınmış, devrinin en ünlü
okuyucularından biridir.
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Senior Member  Beiträge: 884 Registriert: 26/5/2008 Status: OfflineGeschlecht: 
|
 |
erstellt am: 23/1/2009 um 14:31 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
ÇARDAKLI KAHVE’DEN DüŞüP
ÖLMESİ
Hamza Şenses,1940’lı yıllarda Urfa’nın
içkili ve müzikli yeri olan ve Herrane Kedosu’nun
işlettiği Çardaklı Kahve’de haftanın
birkaç günü program yapmaktadır. Programı
olmadığı bir gece Hamza’nın evde canı
sıkılır. Çalışığı
Çardaklı Kahve’ye gitmek üzere giyinir. Kızı
Zeliha’yı yanına çağırır
“Kızım ben gidiyorum bir diyeceğin var mı”
diye sorar. Boynunu göstererek “Beni buradan öp, beni
kokla, baba kokusu buradan gelir” diyerek, kendisi de
kızını öper ve evden ayrılır.
Çalışığı yere gelip uygun bir masaya oturur.
Yiyeceğini içeceğini söyler. Bu sırada başka
masada oturanlar “Hamza biliyoruz izinlisin ama sen olmadan olmuyor.
Çık bizim için birkaç eser oku” derler. Hamza da
“Madem ısrar ediyorsunuz, çıkıp sizin için
bir tane okuyayım” der. Sahneye çıkıp bir
türkü okur. Sahneden inerken orada bulunanlardan biri kendisini
ısrarla masaya davet eder. O, teşekkür ederek kendi
masasına yönelir. Çağrılan masaya gitmediği
için o masadakiler kendi arasında tartışmaya
başlar. O masada oturanlardan biri “Bu Hamza da kendini çok
beğenmiş, tenezzül edip masamıza gelmedi” der,
öbürü de “Hamza benim arkadaşım,
arkadaşıma laf söyleyemezsin” diye cevap verir.
Tartışma kavgaya dönüşür. Hamza onların
yanına gelip, “Ayıptır, arkadaşsınız,
niye kavga ediyorsunuz, yiyin için güzel güzel evinize
gidin” der. Mevsim kış ve her taraf karlıdır.
Masada oturanlardan biri: “Zaten kavga senin yüzünden
çıktı, yürü git”” deyip
Hamza’yı iter. Çardaklı Kahve’nin de etrafı
ince tel örgü ile kaplıdır. Alkol de almış
olan Hamza, itelemenin tesiri ile ince tel örgünün
üzerine düşer, tel örgü yıkılır,
Hamza, birinci katta bulunan Çardaklı Kahve’den, Nacar
Pazarı’nın içine düşer. Düşerken
kafası nacarların önünde bulunan kütüğe
çarpar. Kahvede bulunanlar Hamza’nın aşağıya
düşüğünü görünce kaçarlar.
Gece devriyesinde gezmekte olan bekçiler, onu boylu boyunca
uzanmış görürler, sarhoş sanıp,
kaldırıp eve getirirler. Annesine ”Bu çok sarhoş,
bunu yatırın” derler. Annesi, oğlunun
başını yastığa koyarken eline kan gelir.
“Oğlumun kafası kırılmış, ne oldu,
nerden düşü?” diye sorduğunda, Zaptiyeler
“Herrane Kedosu’nun kahvesinden
düşmüş” derler. Aradan iki üç saat
geçtikten sonra Hamza ayılmaz, bunun üzerine hastaneye
götürürler. Hamza kafası üzerine
düşüğü için beyin kanaması
geçirmişir. Onu hemen ameliyata alırlar, fakat
kafasındaki darbe ağır olduğu için kurtulamaz ve
vefat eder.
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Senior Member  Beiträge: 884 Registriert: 26/5/2008 Status: OfflineGeschlecht: 
|
 |
erstellt am: 23/1/2009 um 14:31 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
TüRKü VE UZUN HAVALARININ HİKaYESİ
Hamza Şenses hayatı boyunca ayrılık, yokluk, evlat
acısı gibi birçok sıkıntılar
çekmişir. Bu nedenle eserlerinin hemen hepsinin birer
hüzünlü hikayesi vardır. “Kışlalar
doldu bugün” ve “Diyarbakır bu mudur”
eserlerini ayrılık üzerine, “Urfa dağlarında
gezdiğim çağlar” uzun havasını ise vurulup
öldürülen dayısı Ali’nin üstüne,
“Aşkın ne derin yareler açtı” uzun
havasını çocuk yaşa ölen çok sevdiği
kızı Türkan için, “Adanalı esmer olur yan
bakar” türküsünü de Adanalı bir
arkadaşının üstüne bestelemişir.
“Kışlalar doldu bugün” uzun havasının
hikayesi
Hamza Şenses’in kardeşi İbrahim,
Diyarbakır’da askerdir. Eskiden askerlik süresi
şimdiki gibi olmayıp 3-4 yıl sürer, savaş
dönemlerinde daha fazla sürdüğü de olurdu.
İşe, Hamza, uzun zamandan beri askerliğini yapmakta olan
kardeşi İbrahim’i özlemişir. Onu görmek
için Diyarbakır’a gider ve kardeşinin askerlik
yaptığı tabur’un nizamiyesine varır.. Nizamiyede
olan yetkililer “Kardeşiniz görevde,
görüşmeye çağıramayız” derler.
Uzak yoldan geldiğini, birkaç dakika bile olsa kardeşini
görmek istediğini söylese de orada bulunanlar
”yasaktır” deyip kabul etmezler. Bunun üzerine tabur
komutanıyla görüşmek istediğini söyler, zor
bela tabur komutanıyla görüşürülür.
Tabur komutanı babacan tavırlı birisidir. Onu iyi
karşılar. Bunun üzerine Hamza Şenses, kendini
tanıtır. Uzun yoldan geldiğini, kardeşini görmek
istediğini söyler. Tabur komutanı da müziğe
meraklıdır ve Hamza Şenses’in ismini önceden
duymuşur. Bu nedenle kendisine çay, kahve ikram edip
ağırlar. Kardeşi İbrahim’i odasına
çağırtıp görüşürür.
Görüşme biterken Tabur komutanı Hamza
Şenses’e, “Buraya kadar gelmişken bir gece
yapalım” der. O da kabul edince, taburdakilere güzel bir
gece yapılır. Hamza Şenses, kardeşi
İbrahim’den ayrılmanın üzüntüsü
ile o gecede;
Kışlalar doldu bugün
Doldu boşaldı bugün
Gel kardaş görüşelim
Ayrılık oldu bugün
Naçar eliden vah vah yar yar
Geceler yarim oldu
Ağlamak karım oldu
Her dertten yıkılmazdım
Sebebim zalim oldu
Garib eliden vah vah yar yar
bestesini yapar ve orada bulunanlara okur. Çok sevilen bu eserini daha
sonra plağa okuyarak ölümsüzleşirir.
“Diyarbakır bu mudur” türküsünün
hikayesi
Urfalı Hamza Şenses’in ayrılık üzerine
yaktığı en güzel türkülerinden biridir. Hamza
Şenses, Urfa’nın meşhur ses sanatkarlarından
biridir. Taş plak yapınca ünü bütün yurt
çapına yayılır. Bunun üzerine esas mesleği
olan keçeciliği bırakarak, artık ses
sanatçılığı ile geçimini temin etmeye
başlar. Urfa’da, Aynzeliha Gazinosu, Çardaklı Kahve
gibi müzikli yerlerde çalışır. Zaman zaman da
Gaziantep’e, Adana’ya gidip oradaki gazinolarda
çalışır. Sık sık gittiği yerlerden biri
de Diyarbakır’dır. Diyarbakırlılar Hamza
Şenses’i çok sever. Diyarbakırlı meşhur ses
sanatkarı Celal Güzelses de Hamza’nın en yakın
arkadaşlarından biridir.
Hamza Şenses, davet üzerine birkaç gün
çalışmak üzere Diyarbakır’a gider. Fakat
ısrarlı talepler üzerine programını birkaç
kez uzatır ve böylece uzunca bir süre
Diyarbakır’da kalır.
Birkaç günlüğüne gidip, bir aydan fazla kalan
Hamza’dan bir haber alamayan ailesi meraklanır.
Babasını çok seven kızı, babasına, hem
özlemini hem de endişesini dile getiren bir mektup yazarak
gönderir. Mektubunun sonuna da şu dörtlüğü
yazar “Diyarbekir bu mudur, testi dolu su mudur, gittin ki tez
gelesin, tez geldiğin bu mudur”. Hamza Şenses,
kızının mektubunu ve sonundaki mısraları okuyunca,
içine ayrılık ateşi düşer, eşine ve
çocuklarına özlemini mısralara dökerek adeta
kızına cevap verir. “Diyarbakır dört
köşe, içinde billur şişe, Allah sabırlar
versin, yarından ayrılmışa” Gurbette
ayrılık hasreti ile kızının yazdığı
ve kendisinin kızına karşılık
yazdığı mısraları beste haline getirip daha sonra
plağa okur. O günden bu güne bu türkü sevilerek
söylenmektedir.
Diyarbekir bu mudur elleri kınalı
Desti dolu su mudur gözleri sürmeli
Gittin ki tez gelesin elleri kınalı
Tez geldiğin bu mudur elleri kınalı
Diyarbekir dört köşe elleri kınalı
İçinde billur şişe gözleri sürmeli
Allah sabırlar versin elleri kınalı
Yarinden ayrılmışa gözleri sürmeli
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
|
« vorheriges nächstes » |
|
print |
|
Happy Birthday |
Heute haben keine Benutzer Geburtstag! |
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Punkte
- asliyok: 4 432 Punkte
- HarmanYeli: 4 396 Punkte
- KizilZora: 2 048 Punkte
- life23: 1 675 Punkte
- gokkiz: 1 657 Punkte
- BirNefes: 1 048 Punkte
- Erasmus: 984 Punkte
- -Pozan-: 785 Punkte
- Siyahinci: 623 Punkte
|
|