Deprecated: Function set_magic_quotes_runtime() is deprecated in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_system.php on line 22

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 1415

  Çarşamba, 07. Mayıs 2025 00:57   User Online: 93 

Üye bilginiz

Üye merkeziniz

Özel Messajiniz

Ziyaretçi defteriniz

Üye lerimiz

Forumda çikiş

Forumlar

Genel

Kültür

Atatürk

Türkiye

Bilgilendirme

Spor

Site ve Radyo

Arsiv II Genel

Arsiv Kultur

Resim
Bebek -1Fantazi Resim 7Fantazi Resim 8Cicek -2KamelyaManzara -16Fantazi Resim 4Karanfil -1GelincikFantazi Resim 2Sevimli 14LalelerTabiat 1Cicek -4Sevimli 20Kus -1Fantazi Resim 5Bebek BayrakDostluk 5Manzara -10

Portal Menüsü
Bilgiller
Bilgi ekle
Ekart
Pano
Haberler
Takvim
Resimler
Şiir
Fikra
Bizi tavsiye et
Site Anket
Site kural Impressum
Download tavsiyeler
 Link Tavsiyeler
Bize ulaşım

Dostsesi.Com Kültür Forum Sisteme girmen gerek


Aşağı git
« Ön  Diğer »
küçükten büyüğe do;ğru sırala büyükten küçüğe doğru sırala      print
Konuyu açan: Konu: Halil Cibran Hayati
Member
Member


Cevaplar: 180
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
posticons/heart.gif Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:00  

Halil CİBRAN
Yabancı, Yazar ve Şair

Hayatı ;
Büyük bir şair, filozof ve sanatçı olan Cibran; 1883 yılında Lübnan'da doğdu.Şiirleri yirmiden fazla dile çevrilmiş olan Cibran'ın şöhreti ve etkisi Yakın Doğu'nun çok ötesine yayıldı. Batı Avrupa ve ABD gençliği arasında, (altmışlı ve yetmişli yıllarda) en yaygın okunan ve tartışılan yazarlardan biridir. Hayatının son yirmi yılında ABD'de geçirdi. Halil Cibran, 'Ermiş'' adlı eseriyle; 1974 yılından itibaren, ülkemizde de tanınmaya başladı ve ilgi gördü. Yaşadığı günlerde kitapları; tehlikeli, ihtilalci ve gençliği zehirleyici bulunarak meydanlarda yakıldı. Kendisi de, Maonit Katolik Kilisesi'nce afaroz edildi. Cibran, inançlarından ödün vermedi. Ermiş'in Bahçesi, Cibran'ın ölümünden sonra yayımlandı. 1931 yılında öldü.


alintidir.

:k: :t: :k: :t: :k:


[tarihinde düzeltildi 12/11/2008 Saat 21:43 Yazar Rojin]



____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster
Member
Member


Cevaplar: 180
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
posticons/heart.gif Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:23  
degerli dostlar halil cibrani sadece sair ve yazar olarak siniflandiramadigim icin bu kategori altinda tanitmaya calisdim filozof sair yazar ve caginin aydini olarak göruyorum. :t: :k:


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 1
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 15:38  
Eline yüreğine sağlık dost güzel paylaşımın için...

Büyük bir şair, filozof ve sanatçı olan Cibran'da, yüreğin ve aklın en derin yansımalarının ifadesini bulmuşumdur.
Cevap 2
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 12/11/2008 Saat 16:31  
asliyok tarafından yazıldı.

Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:01

Tüm Eserleri;
Ermişin Bahçesi
Ermiş
Bütün Şiirler ve Şiirsel Yazılar
Kalbin Sırları
Asi Ruhlar
Bir Damla Yaş ve Bir Gülümseyiş
Deli
Dünya Tanrıları
Fırtınalar
Gezgin
Haberci
İnsanoğlu İsa
Kendimle Konuşmalar
Kırık Kanatlar
Kum ve Köpük

alintidir.




____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz


asliyok
Member



Cevaplar: 258
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:04




Arkadaşlık

Ve bir genç, şöyle dedi: 'Bize arkadaşlıktan bahset.'

Ve o cevap verdi:

'Arkadaşınız, cevap bulan gereksinimlerinizdir.
O, sevgiyle ektiğiniz ve şükranla biçtiğiniz tarlanızdır.

O sizin sofranız ve ocak başınızdır.
Çünkü ona açlığınızla gelir ve onda huzuru ararsınız.

Arkadaşınız sizinle içinden geldiği gibi konuşuğunda,
ne 'hayır' demek zor gelir, ne de 'evet' demekten çekinirsiniz.

Ve o sessiz kaldığında, kalbiniz onun kalbini dinlemek için sessizleşir.
Çünkü arkadaşlıkta, kelimeler susunca, tüm düşünceler, tüm arzular
ve beklentiler, gürültüsüz bir sevinç içinde doğar ve paylaşılırlar.

Arkadaşınızdan ayrıldığınızda ise yas tutmazsınız;
Çünkü onun en sevdiğiniz yanı, yokluğunda
daha bir berraklık kazanır, tıpkı bir dağın,
dağcıya, ovadan daha net görünmesi gibi...

Ve arkadaşlığınızda, ruhsal derinlik
kazanmaktan başka bir amaç gütmeyin.

Çünkü, salt kendi gizemini açığa vurmak peşinde
olan sevgi, sevgi değil, savrulmuş bir ağdır
ve sadece yararsız olan yakalanır.

Ve arkadaşınıza, kendinizi olduğunuz gibi sunun.
Eğer dalgalarınızın cezrini bilecekse,
meddini de bilmesine izin verin.

Çünkü salt zaman öldürmek için bir arkadaş
aramanızın anlamı olabilir mı?
Onu, zamanı yaşatmak için arayın.

Çünkü o gereksiniminizi karşılamak içindir,
boşluğunuzu doldurmak için değil.

Ve arkadaşlığın hoşluğunda,
kahkahalar, paylaşılan hazlar olsun.
Çünkü küçük şeylerin şebneminde,
yürek sabahını bulur ve tazelenir.'

Halil Cibran





____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Cevap 1

asliyok
Member



Cevaplar: 258
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:05

ask


Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım.
Aşktan haberdar olduğumda sözler cılız bir hıçkırığa dönüşü, yüreğimdeki şarkı derin bir sessizliğe gömüldü.
Ey bana gizlerinin ve mucizelerinin varlığına inandığım Aşk 'ı soran sizler,
Aşk peçesiyle beni kuşattığından beri ben size aşkın gidişini ve değerini sormaya geliyorum.
Sorularımı kim yanıtlayabilir? Sorularım kendi içimdeki için; kendi kendime cevaplamak istiyorum.
İçinizden kim içimdeki benliği bana ve ruhumu ruhuma açıklayabilir?
Aşk adına söyleyin, yüreğimde yanan, gücümü tüketen ve isteklerimi yok eden bu ateş nedir?
Ruhumu kavrayan bu yumuşak ve kaba gizli eller nedir; yüreğimi kaplayan bu acı sevinç ve tatlı keder şarabı nedir?
Baktığım bu görünmeyen, merak ettiğim açıklanamayan, hissettiğim hissedilemeyen şey nedir? Hıçkırıklarımda kahkahanın yankısından daha güzel, sevinçten daha mutluluk verici bir keder var.
Neden kendimi beni öldüren ve sonra şafak sökene kadar tekrar dirilten, hücremi ışığa boğan bu bilinmeyen güce veriyorum?
Uyanıklık hayaletleri kurumuş gözkapaklarımın üstünde titreşiyor ve taşan yatağımın etrafında düş gölgeleri uçuşuyor.
Aşk diye seslendiğimiz şey nedir? Söyleyin bana, bütün anlayışlara sızan ve çağlarda gizli olan o sır nedir?
Başlangıçta olan ve herşeyle sonuçlanan bu anlayış nedir?
Yaşam 'dan ve Ölüm 'den, Yaşam 'dan daha acayip, Ölüm 'den daha derin bir düş oluşuran bu uyanıklık nedir?
Söyleyin bana dostlar, içinizde Yaşam 'ın parmakları ruhuna dokunduğunda Yaşam uykusundan uyanmayan biri var mı?
Yüreğinin sevdiğinin çağrısıyla babasından ve annesinden vazgeçmeyecek kimse var mı?
İçinizden kim ruhunun seçtiği kişiyi bulmak için uzak denizlere açılmaz, çölleri aşmaz, dağların doruğuna tırmanmaz?
Hangi gencin yüreği tatlı nefesli, güzel sesi ve büyülü dokunuşlu elleriyle ruhunu kendinden geçiren kızın peşinden dünyanın sonuna gitmez?
Hangi varlık dualarını bir yakarış ve bağış olarak dinleyen bir Tanrı 'nın önünde yüreğini tütsü diye yakmaz?
Dün kapısından geçenlere Aşk'ın sırları ve değeri sorulan tapınağın girişinde durmuşum. Ve önümden çok zayıflamış, yüzü hüzünlü yaşlı bir adam iç çekerek geçti ve şöyle dedi:
'Aşk bize ilk insandan beri bağışlanmış bir güçsüzlüktür.'
Yiğit bir genç karşılık verdi:
'Aşk bugünümüzü geçmişe ve geleceğe bağlar.'
Ardından kederli yüzlü bir kadın hıçkırarak şöyle dedi:
'Aşk cehennem mağaralarında sürünen kara engereklerin ölümcül zehiridir.
Zehir çiy gibi taze görünür, susuz ruhlar aceleyle içer onu; ama bir kere zehirlenince hastalanır ve yavaş yavaş ölürler.'
Sonra gül yanaklı bir kız gülümseyerek dedi ki:
'Aşk Şafak 'ın kızları tarafından sunulan ve güçlü ruhlara güç katıp onları yıldızlara çıkaran bir şaraptır.'
Ardından çatık kaşlı, kara giysili, sakallı bir adam geldi:
'Aşk gençlikte başlayıp biten kör cahilliktir.'
Bir başkası gülümseyerek açıkladı:
'Aşk insanın tanrıları mümkün olduğunca fazla görmesini sağlayan kutsal bir bilgidir.'
Sonra yolunu asasıyla bulan kör bir adam konuşu:
'Aşk ruhlardan varlığın sırlarını gizleyen kör edici bir sistir;
yürek tepeler arasında sadece titreşen arzu hayaletlerini görür ve sessiz vadilerin çığlıklarının yankılarını duyar.'
Çalgısını çalan genç bir adam şarkı söyledi:
'Aşk ruhun çekirdeğindeki yangından saçılan ve dünyayı aydınlatan bir ışıktır.
Yaşam 'ı bir uyanışla diğeri arasındaki güzel bir düş olarak görmemizi sağlar.'
Ve paçavraya dönmüş ayaklarının üzerinde sürüklenen güçsüz düşmüş çok yaşlı bir adam titrek bir sesle şunları söyledi:
'Aşk mezarın sessizliğinde bedenin dinlenmesi, Sonsuzluk 'un derinliklerinde ruhun huzura ermesidir.'
Ve onun ardından gelen beş yaşındaki bir çocuk gülerek dedi ki:
'Aşk annemle babamdır, onlardan başka kimse bilmez aşkı.'
Ve böylece Aşk'ı tarif eden herkes kendi umutlarını ve korkularını bıraktı önüme sır olarak.
O anda tapınağın içinden gelen bir ses duydum:
'Yaşam iki yarıya ayrılmışır: biri donar, biri yanar; yanan yarı, Aşk 'tır.'
Bunun üzerine tapınağa girdim, sevinçle diz çökerek dua ettim:
'Tanrım, beni yanan alevin besleyicisi yap...
Tanrım beni kutsal ateşine at...'



halil cibran


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Cevap 2

asliyok
Member



Cevaplar: 258
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:09

ERMİŞ

Kendi gününün şafağında, seçilmiş ve sevilen insan Al Mustafa,
tam oniki yıl boyunca Orphales şehrinde, gemisinin geri dönüp
kendisini doğduğu adaya götürmesini bekledi.

Ve onikinci yılda, hasat ayı olan Ielool'un yedinci gününde,
şehir duvarlarından uzak bir tepeye tırmandı, denize doğru baktı
ve gemisinin sisle beraber gelişini seyretti.

O anda kalbinin kapıları açıldı ve sevinci denize doğru uzandı.
Ve gözlerini kapadı, ruhunun sessizliğinde dua etti.

Tepeden inerken bir hüzün hissetti ve kalbinde şöyle düşündü:

"Nasıl huzur içinde ve üzülmeden gidebilirim?
Hayır, ruhum yara almadan bu şehri terketmeliyim..

Duvarlar arasında acı dolu geçen uzun günler,
yalnızlık içinde uzun geceler; kim acıdan ve
yalnızlıktan pişmanlık duymadan buradan kopabilir?

Bu caddelere ruhumdan o kadar çok parça saçtım ki,
özlemimin o kadar çok çocuğu bu tepelerde çıplak dolaşı ki,
sıkıntı ve ıstırap çekmeden onlardan kendimi ayıramam..

Bugün üstümden çıkardığım bir giysi değil,
kendi ellerimle yırttığım derim, kabuğum..

Geride bıraktığım bir düşünce değil,
açlık ve susuzlukla tatlandırılmış bir gönül...

Yine de daha fazla oyalanamam...

Herşeyi kendine çeken deniz beni de çağırıyor;
yola çıkmalıyım...

Çünkü kalmak, saatler geceyle yanarken,
donmak, kristalleşmek ve bir kalıba dökülmek demek...

Buradaki herşeyi memnuniyetle yanıma alırdım, ama nasıl?

Bir ses, dili ve ona kanat olan dudakları taşıyamaz.
Boşluğu yalnız başına aramalı...

Ve kartal, tek başına,
yuvasını taşımadan Güneş'e uçmalı..."

Tepenin yamacına erişiğinde tekrar denize döndü
ve baş tarafında kendi yöresinden gemicileri barındıran
gemisinin limana yanaşığını gördü.

Ruhundan kopan sözlerle onlara seslendi:

"Kadim annemin oğulları, med-cezir süvarileri...
Ne kadar sık benim rüyalarıma yelken açtınız.
Şimdi benim uyanışıma geldiniz,
ki bu benim en derin rüyam olmalı...

Gitmeye hazırım ve şevkimin yelkenleri rüzgarı bekliyor.

Bu durgun havadan sadece bir nefes daha alacağım,
sadece bir bakış daha geriye, sevgi dolu...

Ve sonra aranızda yerimi alacağım,
gemiciler arasında bir deniz yolcusu olarak ben...

Ve sen, engin deniz, uyuyan anne,
nehrin, ırmağın özgürlüğü...

Bu nehir sadece bir kıvrım daha yapacak,
bu arazide bir kere daha çağıldayacak...
Ve ben sana geleceğim,
sınırsız okyanusa sınırsız bir damla..."

Yürürken, uzaktaki tarlalardan, bağlardan,
erkeklerin ve kadınların
şehir kapılarına doğru koşuşuklarını gördü.
Birbirlerine geminin gelişinden bahsettiklerini
ve kendi adını çağırdıklarını duydu.

Şöyle düşündü:

"Ayrılık günü, aynı zamanda toplanma günü mü olacak?
Benim akşamımın aslında şafağım olduğu söylenecek mi?

Sabanını tarlanın ortasında bırakana,
üzüm cenderesinin çarkını durdurana
ben ne verebilirim?

Kalbim meyveyle yüklü bir ağaca dönüşse de
derleyip onlara sunabilsem..

İşiyakım bir pınar gibi aksa da kaplarını doldurabilsem...

Bir yücenin elinin dokunmasını bekliyen bir harp mı,
yoksa nefesinin içimden geçeceği bir flüt müyüm?

Sessizliğin arayıcısı olan ben, sessizlik içinde
başkalarına güvenle dağıtabileceğim
nasıl bir hazine buldum?

Eğer bugün hasat günüyse,hangi tarlalara
ve hangi anımsanmayan mevsimlerde
tohumları ekmiş olabilirim?

Ve eğer fenerimi yükselteceğim saat gelmişse,
içinde yanan benim alevim olmayacak...

Kendimi bomboş ve karanlık hissederek
fenerimi kaldıracağım...

Ve gecenin bekçisi fenerimin içine yağı koyacak;
onu yakacak da..."

Bunlar kelimelere dökülenlerdi.
Fakat kalbindeki pek çok şey, söylenmemiş olarak kaldı.
Çünkü en derin gizemini açıklayamazdı...

Ve şehre döndüğünde, herkes onu karşılamaya geldi.
Adeta tek bir ses olarak ağlıyorlardı.

Ve şehrin yaşlıları ileri çıkıp şöyle dediler:

"Henüz gitme; bizi bırakma.

Bizim alacakaranlığımıza öğle ışığı oldun;
ve gençliğin, hayallerimize hayaller getirdi.

Sen aramızda bir yabancı, bir misafir değilsin.
Çok sevdiğimiz oğlumuzsun...

Gözlerimiz, senin yüzününü görememenin açlığını
ve acısını yaşamasın."

Ve rahiplerle rahibeler konuşmaya başladılar:

"Denizin dalgalarının bizi ayırmasına,
aramızda geçirdiğin yılların bir anı olmasına izin verme.

Aramızda bir hayalet gibi yürüdün ve gölgen,
yüzümüze düşen bir ışık oldu.

Seni çok sevdik; ama sevgimiz
sözlere dökülmedi ve örtülü kaldı.

Ama şimdi sana yüksek sesle haykırılıyor;
sevgimiz önüne seriliyor.

Hep yaşandığı gibi, ne yazık ki sevgi kendi derinliğini,
ayrılma anına kadar anlıyamıyor..."

Diğerleri de ona yalvardılar; ama o hiç cevap vermedi.
Sadece başını önüne eğdi ve ona yakın duranlar,
göğsüne düşen göz yaşlarını gördüler.

Sonra, kalabalıkla birlikte
tapınağın önündeki meydana doğru yürüdüler.

Ve mabetten Almitra adında bir kahin kadın çıktı.

Ve o, kadına sonsuz bir şefkatle baktı;
çünkü daha şehirdeki ilk gününde onu bulan
ve inanan bu kadın olmuşu.

Ve kadın onu selamlıyarak konuşmaya başladı:

"Tanrının sevgili kulu,
son noktayı keşfedebilmek için
uzun zamandır uzakları gözlüyor, gemini bekliyorsun.

Ve şimdi gemin burada, sen de gitmelisin.

Anılarındaki ülke ve büyük dileklerinin mekanı için
duyduğun hasret çok derin.
Ve ne sevgimiz seni bağlıyabilir,
ne de sana olan ihtiyacımız seni tutabilir.

Ancak bizden ayrılmadan önce bizimle konuşmanı
ve bize gerçeği anlatmanı istiyoruz.

Ve biz onu çocuklarımıza,
onlar da kendi çocuklarına aktaracaklar
ve o hiç bir zaman yok olmayacak...

Yalnızlığında bizim günlerimizi gözlemledin ve
uyanıklığında, bizim uykumuzun hıçkırıklarını
ve kahkahalarını dinledin.

Şimdi bizi bize aç ve doğumla ölüm arasında
yer alanlardan sana aşikar olanları bize de anlat."

Ve o cevap verdi:

"Orphales halkı,
tam şu anda ruhlarınızda devinmede olandan öte,
size neden bahsedebilirim?"

.................................................

halil cibran


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Cevap 3

asliyok
Member



Cevaplar: 258
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:12

BERABERLİK

Sonra Almitra tekrar konuşu: "Peki ya beraberlik?"

Ve o cevap verdi:

"Siz beraber doğdunuz ve hep öyle kalacaksınız.
Ölümün beyaz kanatları, sizin günlerinizi
dağıttığında da beraber olacaksınız.

Siz Tanrı'nın sessiz belleğinde bile beraber olacaksınız.

Fakat birlikteliğinizde belli boşluklar bırakın.

Ve izin verin, cennetlerin rüzgarları aranızda dans edebilsin...

Birbirinizi sevin; ama sevgi bir bağ olmasın,
Daha ziyade, ruhlarınızın sahilleri arasında
hareket eden bir deniz gibi olsun.

Birbirlerinizin bardaklarını doldurun;
ancak aynı bardaktan içmeyin...
Ekmeklerinizi paylaşın; ama
birbirinizinkini yemeyin...

Beraberce şarkı söyleyin, dans edin, coşun;
fakat birbirinizin yalnızlığına izin verin;
Tıpkı bir lavtanın tellerinin ayrı ayrı olup,
yine de aynı müzikle titreşmeyi bilmeleri gibi...

Birbirinize kalbinizi verin; ama diğerinin saklaması için değil;
Çünkü yalnızca Hayat'ın eli, sizin kalplerinizi kavrıyabilir...

Ve yanyana ayakta durun; ama çok yakın değil,
Çünkü bir mabedin ayakları arasında mesafe olmalıdır;
Ve meşe ağacıyla, selvi ağacı,
birbirinin gölgesi altında büyüyemez."

halil cibran


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Cevap 4

asliyok
Member



Cevaplar: 258
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:16

Sonra yine El Mitra söz aldı: Ya Evlilik için ne dersin, erenler?

Ve yanıtladı El Mustafa:

Yeryüzüne birlikte geldiniz ve sonsuza dek birlikte yaşayacaksınız.
Ölümün ak kanatları günlerinizi bölene dek birlikte olacaksınız.
Tanrı'nın suskun anıları katına erişiğinizde bile birlikte olacaksınız.
Ama bırakın da bunca beraberliğin arasında biraz boşluklar olsun,
Ve Tanrısal alemin rüzgarları esip dolanabilsin aranızda.

Birbirinizi sevin, ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın.
Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun Sevgi.
Birbirinizin kadehini onunla doldurun ama aynı kadehe eğilip içmeyin.
Ekmeğinizi bölüşün, ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın,
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte, ama ikinizin de birer Yalnız olduğunu unutmayın,
Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı, ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır.

Yüreklerinizi birbirine bağlayın ama biri ötekinin saklayıcısı olmasın.
Çünkü ancak Hayat'ın elidir yüreklerinizi saklayacak olan.
Hep yanyana olun, ama birbirinize fazla sokulmayın;
Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da birbirşbdeb ayrıdır,
Çünkü bir servi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez.

Ermiş / Halil Cibran


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Cevap 5

asliyok
Member



Cevaplar: 258
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:16

Sonra yavrusunu göğsüne bastırmış bir kadın söz aldı ve; "Bize Çocuklardan söz et", dedi.

Ve El Mustafa yanıtladı:

Sizin diye bildiğiniz evlatlar gerçekte sizin değildirler.
Onlar kendilerini özleyen Hayat'ın oğulları ve kızlarıdırlar.
Sizler aracılığıyla dünyaya gelmişlerdir ama sizden değildirler.
Sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler.

Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla.
Çünkü onların kendi düşünceleri vardır.
Onların bedenlerini barındırabilirsiniz ama canlarını asla.
Çünkü onların canları, geleceğin sarayında oturur ve sizler düşlerinizde bile orayı ziyaret edemezsiniz.
Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz ama onları kendinize benzetmeye çalışmayın hiç.
Çünkü Hayat ne geriye gider ne de geçmişle ilgilenir.

Sizler, evlatların birer canlı ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız.
Yayı geren, sonsuza açılan yolda kendine bir hedef edinmişir ve oklarını en uzağa erişirebilmek için Kendi gücüyle sizleri Gerer.
Yayı gerenin elinde seve seve bükülün,
Çünkü oku atan O güç, uzaklaşan okları sevdiği kadar elindeki sağlam yayı da sever.

Ermiş / Halil Cibran


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Cevap 6

asliyok
Member



Cevaplar: 258
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:17

vermek



Sonra bir zengin söz aldı; "Bize Vermek'ten söz et" dedi.

Ve El Mustafa yanıtladı:

Elinizdeki mallardan verdiğinizde çok az verirsiniz,
Ancak canınızdan verdiğinizde gerçekten vermiş olursunuz.
Oysa canınız gibi sakladığınız mallarınız gelecekte muhtaç olurum korkusuyla bekçiliğini yaptığınız nesnelerden başka nedir ki?
Yarının ne getireceği belli mi?
Kutsal kente doğru yol alan Hacıların peşine düşmüş aşırı temkinli bir köpek,kızgın kumların altına bir kemik gömse, ne çıkar?

Olur da bir şeylere muhtaç duruma düşerim korkusu, gerçekte muhtaç durumda oluşun ta kendisi değil midir?
Su kaynaklarınız doluyken, susuz kalırsam diye korkulara kapılmak en giderilmeyecek susuzluk değil de nedir?


Kimileri, pek çok mal mülk sahibi oldukları halde ancak pek azını kıyıp da verebilirler. üstelik bunları da salt gösteriş olsun diye verirler. Oysa bu içten pazarlıklı veriş, verdiklerinde bereket komaz.

Kimileri de ellerinde pek az olmasına karşın çıkarır olanı biteni verirler.
Bu gibiler hayata bağlanmış, ona inanç duyan kimselerdir ve onların ambarları hiç boş kalmaz.

Kimileri sevecenlikle verir ve edindikleri tüm armağan da bu olur.

Kimileri de verirken ıstırap çeker, çünkü onların yıkandıkları kutsanmış sulara (*) ıstırap karışmışır.

Kimileri verirken ne ıstırap çeker, ne bundan kendine bir mutluluk payı çıkarmak peşinde koşar, ne de vermenin erdemli bir davranış olduğunu düşünür.
Bunlar da, o uzak vadilerde açan küçük menekşeler, kokularını yeryüzüne nasıl sunuyorlarsa, öyle verenlerdir.
Tanrı, işe bu gibi kimselerin elleri aracılığıyla konuşur ve onların gözlerinin ardından yeryüzüne bakarak gülümser.


İstendiği zaman vermek iyidir, ancak ihtiyaç içinde olanın durumunu kavrayıp o istemeden vermek daha iyidir;
Eli açık bir kimse için, verebileceği bir şeyleri alacak eli bulmak, vermekten çok daha yüce bir mutluluktur.
Hem, kişinin sonsuza dek elinde tutabileceği bir nesne var mı ki?
Bugün elde olanlar, bir gün gelecek, mutlaka başka ellere verilecektir.
Öyleyse şimdiden verebilmek varken, vermek mevsiminin varislere kalmasını beklemek niye?


"Vermek isterim ama verdiklerim yerini bulmalı, değmeli." der durursunuz.
Oysa meyve bahçenizdeki ağaçlar ve çayırlara saldığınız davarlar böyle söylemiyorlar.
Onlar yaşamak için veriyorlar, çünkü vermezlerse ölür, yiterler.

Günleri ve geceleri yaşamaya değer görülmüş bir kimse vereceklerinizi alabilmeye de değer durumdadır elbette.
Hayatın okyanusundan içebilmeye değer görülmüş bir kimse, sizlerin küçük derelerinizden de içebilecek değerdedir.

Almanın cesaret ve güvencesinde, hatta bağışlayıcılığında yatan çölden daha büyük kuraklık olabilir mi?

Hem sen kimsin ki insanlar senin önüne çıkıp da, değer olup olmadıklarını görebilesin diye göğüslerini açsınlar ve soydukları gururlarını senin ayakların altına sersinler?
Sen ilkin kendinin bir Verici-El olabilmeye değer olup olmadığını anlamaya bak.
Çünkü gerçekte can'a bir şeyler veren Hayat`tır... Sense kendini gerçek verici sanıyorsun. Oysa, bir tanıktan öte bir şey değilsin.


Ve ey siz alıcılar - ki hepiniz öylesiniz - kendinizi hiç bir zaman minnet yükü altına sokmayın.
Sokmayın ki, ne kendinize ne de vericiye bir boyundurluk takılmasın.
Verilenler hem size hem vericiye kanat olsun, birlikte yükselin.
Çünkü aklınızı minnetin ağır yüküyle doldurursanız, özgür bağırlı yeryüzünü ana, Tanrı`yı da baba olarak kabullenmiş olan vericinin elaçıklığından kuşku duymuş olursunuz.

(*) Vaftiz işlemi

Ermiş / Halil Cibran


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Cevap 7

asliyok
Member



Cevaplar: 258
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:18

kendini bilmek


Sonra bir adam söz aldı ve "Bize Kendini Bilmek'ten söz et" dedi.

Ve El Mustafa yanıtladı:

Yürekleriniz kendi sessizlikleri içinde gecenin ve gündüzün gizlerini bilirler.
Ama kulaklarınız, yüreğinizin bildiklerini duyabilmeye can atar.

Düşünce olarak aklınızdan geçenleri sözcüklerle bilmek istersiniz.
Düşlerinizin çıplak bedenine parmaklarınızla dokunmak istersiniz.

Ve bunu yapabilmeniz iyidir.
Çünkü ruhunuzun gizli pınarı taşıp, denize doğru çağlamayı,
Ve sonsuz derinliklerinizin hazineleri gözlerinizin önüne serilebilmeyi gereksinmektedir.

Ama bırakın da sizlerin bilinmeyen hazinelerinizi ölçecek bir terazi olmasın.
Ve bilginizin derinliklerini değnek ve bilinen aygıtlarla ölçmeye kalkmayın;
Çünkü benliğiniz ölçüsüz ve sınırsız bir denizdir.

Daima "Gerçeği buldum" değil, "Bir gerçeği buldum" deyin.
Sakın "Ruhun yolunu buldum" demeyin. Onun yerine "Yolumun üstünde salınan ruha rastladım" deyin.
Çünkü ruh, tüm yollarda gezinir.
Ruh ne bir hat üzerinde yürür, ne de bir kamış gibi yetişir.
Ruh, sayısız yaprağıyla bir lotus çiçeği gibi, kendi kendine açar.

Ermiş / Halil Cibran



____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Cevap 8

asliyok
Member



Cevaplar: 258
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:19

yasam ustune

Bir yalnızlık okyanusundaki bir adadır Yaşam, kayaları umuttur Ada'nın, ağaçları düş; çiçekleri ıssızlıktır, dereleri özlem.

Ey dost, senin yaşamın diğer adalardan ve topraklardan ayrılmış bir adadır.
Limanlarindan kaç gemi yelken açarsa açsın baska iklimlere, kaç gemi varırsa
varsın limanlarina, sen yine, yalnızlığın ıstırabıyla inleyen ve mutluluğu
özleyen ıssız bir ada olarak bir başına kalacaksın. En yakın dostuna bile
meçhulsün, onların ilgi dolu sevgisinden ve anlayışından çok uzaklardasın.

Ey kardeşim, seni, altın kümeciklerinin üstüne oturmuş, zenginliğine
sevinerek - hazinelerinle gurur duyarak, topladığıin her avuç dolusu altınınn,
diğer insanların tutku ve düşüncelerini seninkilere bağımlı kılan göze
görünmez bir halka olduğuna inanip, güvenlik duyduğunu görmüşümdür.

Aklımda seni, düşmanlarının kalelerini yerle bir etmek tasarılarıyla
ordularına kumanda eden bir fatih gibi görmüşümdür. Ama sana bir kez daha
baktığımda, senin yerinde, altın kasalarının ardında çırpınan bir yalnız
yürekten ve kapatıldığı altın kafeste boşalmış su kabının karşısında
kalakalmış susamış bir kustan başka bir şey göremedim.

Ey kardeşim, seni, çevrende kral diye kabullenmiş, sana başardığın büyük
işlerin övgüsü olan şarkıları söyleyen, senin akıl gücünü öven ve sanki bir
yarı-tanrının huzurundaymışlar gibi, hatta gökkubbenin coşkusunu bile
bastıran coşkunluk belirtileriyle sana bakınan insanların arasında
görkemliliğin tahtına kurulmuş olarak görmüşümdür.

Ve sahip olduğun bunca nesneye bakarken, yüzünde, sanki onların ruhu
senmişsin gibi mutluluk, güçlülük ve zafer belirtilerinin oynaşığını
görmüşümdür.

Ama sana bir kez daha baktigimda seni, tahtının yanıbaşında durup, sanki
görünmez hayaletlerden içinde sıcaklık ve dostluktan başka hiçbir şey
bulunmasa da kabulün olan bir sığınak dilercesine elini her yana uzatan,
kendi yalnızlığyla baş başa kalmış bir insan olarak bulmuşumdur.

Ey kardeşim, seni, güzel bir kadının karşısında kendinden geçmis, çıkarıp
yüreğini onun güzelliğinin mihrabına koyarken görmüşümdür. O kadının sana
içtenlikle ve şefkatle baktığınıi görünce de kendi kendime, 'Yaşasın, bu
adamın yalnızlığını silen ve yüreğini bir başka yürekle birleşiren Sevgi'
demişimdir.

Buna karşin, sana bir kez daha baktığımda, senin sevgi dolu yüreğinin
içinde, sırlarını bir kadina açıklayabilmek için boşuna hıçkıran yapayalnız
bir yüreğin daha durduğunu; ve sevgiyle dolu ruhunun ardında, sevgilinin
gözlerinden yaş olup akabilmek için boşuna çırpınan bir bulut gibi dolanan
yalnız bir ruhun daha bulunduğunu gördüm.

Ey kardeşim, yaşamın, diğer insanların konakladıkları yerlerden ayrık, ıssız
bir konaklama yeridir. Hiç bir komşunun, içine gözatamayacağı bir yuvadır.
Karanlığa gömülecek olsa, komşunun kandili onu aydınlatamaz. Erzağı tükense,
komşunun ambarları onu dolduramaz. Bir çölde olsa, baskalarının elleriyle
bellenip, çiçeklendirilmiş bahçelere sokamazsın onu. Bir dağıin doruğu olsa,
başkalarının ayak izleriyle çiğnenmiş olan bir vadiye indiremezsin onu.

Ey kardeşim, senin ruhunun yaşantısı, ıssızlıkla çepeçevre sarılmışır ve
eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasa, ne sen SEN, ne de ben BEN
olabilirdik. Eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasaydı, senin ağzından
çıkan sözcüklerin benim ağzımdan çıktıklarına inanır; ya da senin yüzüne
baktığımda aynadan kendi yüzümü seyrediyorum sanırdım.

(Halil Cibran/Sözler)


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Cevap 9

asliyok
Member



Cevaplar: 258
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 10:21

Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda,
kumla köpüğün arasında.
Yükselen deniz ayak izlerimi silecek,
rüzgar köpüğü önüne katacak,
ama denizle kıyı daima kalacak.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Anımsamak bir tür buluşmadır.
Unutmak ise bir tür özgürlük.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Yüreğimdeki mühür
kalbim kırılmadan çözülebilir mi?


--------------------------------------------------------------------------- -----

Sevgililer birbirlerinden çok
aralarındakini kucaklarlar.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Arkadaşlık her zaman için
tatlı bir sorumluluktur,
asla bir fırsat değil.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Ancak büyük bir acı veya büyük bir sevinç
senin gerçeğini açığa çıkarabilir.
İşe böyle bir anda
ya güneş altında çıplak danset,
ya da çarmıhını taşı.


--------------------------------------------------------------------------- -----

İnsanlık, sonsuzluğun dışından
sonsuzluğa akan bir ışık nehridir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Şafağa ancak
gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Gariptir ki,
kimi zevklerin tutkusudur,
acılarımızın bir kısmını oluşuran.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Kişinin hayal gücüyle,
düşlerinin gerçeklesmesi arasındaki mesafe,
yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Cennet orada,
şu kapının ardında,
hemen yandaki odada;
ama ben anahtarı kaybettim.
Belki de sadece koyduğum yeri unuttum.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Kuş tüyünde uyuyanların düşlerinin,
toprak üzerinde uyuyanlarınkinden
daha güzel olmadığı gerçeğinde,
yaşamın adaletine olan inancımı
yitirmem mümkün mü?


--------------------------------------------------------------------------- -----

Bana kulak ver ki,
sana ses verebileyim.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Karşindakinin gerçeği
sana açıkladıklarında değil,
açıklayamadıklarındadır.
Bu yüzden onu anlamak istiyorsan,
söylediklerine değil,
söylemediklerine kulak ver.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Söylediklerimin yarısı beş para etmez;
ama ola ki diğer yarısı sana ulaşabilir
diye konuşuyorum.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp,
sessiz erdemlerimi eleşirmeye
başladığında doğdu.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Bir gerçek her zaman bilinmek,
ama ara sıra söylenmek içindir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

İçimizdeki gerçek olan sessiz,
edinilmiş olan ise gevezedir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

İçimdeki yaşamın sesi,
senin içindeki yaşamın
kulağına ulaşamaz.
Yine de kendimizi yalnız
hissetmemek için konuşalım.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Sözcüklerin dalgası
hep üstümüzde olsa da,
derinliklerimiz daima dinginliğini korur.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Yaşam kalbini okuyacak
bir şarkıcı bulamazsa,
aklını konusacak
bir filozof yaratır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Zihnimiz bir süngerdir,
yüreğimizse bir nehir.
Çoğumuzun akmak yerine,
sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip!


--------------------------------------------------------------------------- -----

Eger kış,
"Baharı yüreğimde saklıyorum"
deseydi, ona kim inanırdı?


--------------------------------------------------------------------------- -----

Her tohum bir özlemdir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir.
Arkasındaki gerçeği görürsün,
ama cam seni gerçekten ayırır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Haydi seninle saklambaç oynayalım.
Yüreğime saklanırsan eğer,
seni bulmak zor olmaz.
Ancak kendi kabuğunun
ardına gizlenirsen,
seni bulmaya çalışmak
bir işe yaramaz.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Neşeli yüreklerle birlikte
neşeli şarkılar söyleyen
kederli bir kalp ne kadar yücedir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim,
durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Hayır, boşuna yaşamadık biz!
Kemiklerimizden kuleler yapmadılar mı?


--------------------------------------------------------------------------- -----

Özel ve ayrımcı olmayalım.
Unutmayalım ki, şairin aklı da,
akrebin kuyruğu da gururla
aynı yeryüzünden yükselir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Evim der ki, "Beni bırakma,
çünkü burada senin geçmişin yaşıyor."
Yolum der ki, " Gel ve beni izle,
çünkü ben senin geleceğinim."
Ve ben hem eve, hem de yola derim ki,
"Benim ne geçmişim,
ne de geleceğim var.
Eger kalırsam,
kalışımda bir ayrılış vardır;
gidersem,
ayrılışımda bir kalış.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Yalnızca sevgi ve ölüm
her şeyi değişirebilir."


--------------------------------------------------------------------------- -----

Daha dün, yaşam küresi içinde
uyumsuzca titreşen bir kırıntı
olduğumu düşünürdüm.
Şimdi biliyorum ki,
ben kürenin ta kendisiyim,
ve uyumlu kırıntılar halinde
tüm yaşam içimde devinmekte.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Adlandıramadığın nimetleri özlediğinde,
ve nedenini bilmeden kederlendiğinde,
işe o zaman büyüyen her şeyle
beraber büyüyecek, ve
üst benliğine uzanacaksın.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Ağaçlar yeryüzünün
gökkubbeye yazdığı şiirlerdir.
Ama biz onları devirir ve
boşluğumuzu kaydedebilmek için
kağıda dönüşürürüz.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Güzelliğin şarkısını söylersen eğer,
çölün ortasında tek başına olsan bile
bir dinleyicin olacaktır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Esin daima şarkı söyler;
asla açıklamaya çalışmaz.


--------------------------------------------------------------------------- -----

En büyük sarkıcı,
sessizliğimizin şarkısını söyleyendir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Eğer ağzın yemekle doluysa
nasıl şarkı söyleyebilirsin?
Ve eğer elin altınla yüklüyse,
şükretmek için nasıl kaldırabilirsin?


--------------------------------------------------------------------------- -----

Sözler zamansızdır.
Onları zamansızlıklarını bilerek
söylemeli ya da yazmalısın.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir.
O, kanayan bir yaradan
veya gülümseyen bir ağızdan
yükselen bir şarkıdır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Güneşe arkanı dönersen,
ancak kendi gölgeni görürsün.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Dünlerimizin borçlarını ödemek için
yarınlarımızdan ödünç alırız çoğunlukla.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Yüreğin bir volkansa eğer,
avuçlarında çiçekler açmasını
nasıl umabilirsin?


--------------------------------------------------------------------------- -----

Bana "seni anlamıyorum" demen,
haketmediğim bir övgü,
haketmediğin bir yergidir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Yanlışlarımızı doğrularımızdan
daha büyük bir coşkuyla
savunmamız ne gariptir!


--------------------------------------------------------------------------- -----

Kaplumbağalar yollar hakkında
tavşanlardan çok daha fazla şey anlatabilirler.


--------------------------------------------------------------------------- -----

İnanç, düşünce karavanıyla ulaşılması
imkansız bir vahadır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Kendimi senin bildiklerinle doldurmuş olsaydım,
bilmediklerini hangi odama yerleşirirdim?


--------------------------------------------------------------------------- -----

Suskunluğu gevezeden,
hoşgörüyü hoşgörüsüzden
ve kibarlığı kaba olandan öğrendim.
Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime
karşı oldukça nankörüm.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Bilmen gerekenlerin sonuna ulaşığında,
duyumsaman gerekenlerin başında olacaksın.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Her insan iki insandır;
biri karanlıkta uyanık,
diğeri ise aydınlıkta uykudadır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Ben hem alev,
hem de kuru çalıyım
ve benim bir yanım
diğer yanımı yok etmekte.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Anlayışlı olan beni anlayışlı,
aptal olan ise aptal bulur.
Bence ikisi de haklıdır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Bir anlaşmazlık, iki zihin
arasındaki en kestirme yol olabilir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Utangaç bir başarısızlık,
gururlu bir başarıdan daha yücedir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Hüzün iki bahçe arasındaki
bir duvardır ancak.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Sevincin ya da
kederin büyüdüğünde,
dünya küçülür.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Sevinç ve kederlerimizi
onları deneyimlemeden
çok daha önce seçeriz.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Dostum, sen ve ben
yaşama yabanci kalacağız;
ve birimiz diğerine
ve her birimiz kendine,
ta ki senin konuşup
benim dinleyeceğim güne dek
senin sesini kendi sesim sayarak,
ve senin önünde dikileceğim ana dek,
bir aynanın önünde durduğumu düşünerek.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Cömertlik, bana senden daha çok gereksindiğimi değil,
benden daha çok gereksindiğini vermendedir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Eğer insanlara boş elimi uzatır
ve bir şey alamazsam çok üzücü;
ama asıl ümitsiz durum, dolu elimi uzatıp
kabul edecek kimseyi bulamamamdır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Sadece bir aptal ve bir dahi
insanların koyduğu kuralları çiğner,
ki onlar Tanrı' nın kalbine en yakın olanlardır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Düzenbazlık bazen başarılı olur,
ama her zaman kendini öldürür.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Şeytan sen doğduğun gün öldü.
Artık bir melekle karşılaşmak için
cehennem azabı çekmek zorunda değilsin.


--------------------------------------------------------------------------- -----

En özgür ruh bile
fiziksel gereksinimlerden kaçamaz.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Diğer yanımla hiç bir zaman
tam bir uyum içinde olamadım.
Görünen o ki maddenin özü
aramızda uzanmakta.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Diğer yanın daima senin için üzülür.
Ama o zaten acıyla beslendiği için bir sorun yok.


--------------------------------------------------------------------------- -----

İyi ve kötü hakkında söylenen her şey doğruysa,
benim yaşamım uzun bir suçtan ibaret olmalı.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Gözlerindeki kini dudaklarındaki gülümsemeyle
örtmeye çalişan biri ne kadar da aptaldır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Yalnız benden aşağı olan
beni kıskanabilir veya nefret eder.
Ne kıskanıldım, ne de nefret edildim;
çünkü kimseden üstün değilim.
Yalnız benden üstün olan
beni övebilir, ya da hor görür.
Ne övüldüm, ne de hor görüldüm;
çünkü kimseden aşağı değilim.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Yaşam bana altın sunarken
sana gümüş verdiğimde
kendimi cömert sayıyorsam
ne kadar cimri olmalıyım.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Eğer sırrını rüzgara açarsan,
sırrını ağaçlara söyledi diye
rüzgarı suçlayamazsın.


--------------------------------------------------------------------------- -----

İnsanın kürsüsü
suskun yüreğindedir;
geveze aklında değil.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Gerçeğe kulak veren
gerçeği dile getirenden
daha az değerli değildir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Gerçekte biz kendi kendimizle konuşuruz;
ama ara sıra diğerleri de bizi işitebilsin
diye sesimizi yükseltiriz.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Sonsuzluğu özlüyorum,
çünkü orada yazılmamış şiirlerim
ve boyanmamış resimlerimle buluşacağım.


--------------------------------------------------------------------------- -----

En acınacak kişi, düşlerini
altın ve gümüşe dönüşürmüş olandır.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Ölüm de, tıpkı yaşam gibi, yaşlıya
yeni doğandan daha yakın değildir.


--------------------------------------------------------------------------- -----

Evet, bir Nirvana var;
o, koyunlarını yeşil
bir otlağa yaymanda,
çocuğunu uyutmanda ve
şiirinin son dizesini yazmandadır.


--------------------------------------------------------------------------- -----



____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Cevap 10

Samyelim
Ziyaretçi

Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 14:01

Seni kutluyorum Aslıyok! Halil Cibran'ı dostsesinde tekrar okumak çok güzel!
Cevap 11

Bence68
Site kurucusu



Cevaplar: 356
kayıt olmuş: 23/11/2007
Durum: Çevrimiçi
Cinsiyet:
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 15:45

HAZ

Şehri yılda bir ziyaret eden bir münzevi
şöyle dedi: "Bize hazdan bahset."

O, konuşmaya başladı:

"Haz bir özgürlük şarkısıdır,
Ama özgürlük değil...

Haz, arzuların tomurcuğudur,
Ama meyvesi değil...

Yükselişi çağıran bir derinliktir,
Ama ne derin, ne de yüksek olandır...

Kafestekinin kanatlanışıdır,
Mekanla sınırlanmış değildir...

Haz, aslında bir özgürlük şarkısıdır...

Bu şarkıyı tüm kalbinizle söyleyin,
Ama şarkıda kalbinizi yitirmeden...

Gençliğin büyük bölümü hazzı arar,
sanki haz herşey gibi; ama yargılanır
ve azarlanırlar.

Ben onları ne yargılar, ne azarlarım. Bırakın arasınlar...
Çünkü onlar arayışlarındayalnızca hazzı bulmayacaklar.
Hazzın yedi kızkardeşi vardır ve en küçükleri
bile hazdan daha muhteşemdir.

Bitki kökleri için toprağı kazarken hazine bulan
adamın hikayesini duymadınız mı?

Aranızda daha olgun olan bazıları geçmişe yaşadıkları hazları,
sarhoşken işlenen yanlışlar misali, pişmanlıkla hatırlar.
Fakat pişmanlık aklın bulutlandırılmasıdır, uslandırılması değil.

Onlar hazlarını minnetle anmalıdırlar,
bir yazın sonundaki hasat gibi.

Yine de onları unutmak rahatlatıyorsa,
bırakın rahat kalsınlar.

Arayanlar kadar genç, hatırlayanlar kadar yaşlı
olmayanlar ise, ruhun gereklerini ihmal etmek veya
kabahat işlemek korkusuyla hazdan sakınırlar.

Fakat onları da yönlendiren hazdır;
bitki kökleri için toprağı titreyen ellerle
kazsalar bile onlar da hazineyi bulurlar.

Söyleyin bana, onlar kim ki ruhu gücendirsinler?
Bülbül gecenin sessizliğini veya ateş böceği
yıldızları gücendirebilir mi?

Ve sizin ateşiniz veya dumanınız rüzgara yük olur mu?

Nasıl olur da ruhu, bir çomakla karışırabileceğiniz
sakin bir havuz gibi algılayabilirsiniz?

Çoğunlukla, hazzı reddettiğinizde asıl yaptığınız,
varlığınızın gizli yerlerinde arzuyu depolamak olacaktır.

Bugün ihmal edilenin yarını beklemediğini kim bilebilir?

Ve bedeniniz, ruhunuzun müzik aletidir.
Ve güzel müzik veya anlaşılmaz
sesler çıkarmak size kalmışır.

Şimdi kalbinize sorun:
'Bizim için iyi olan hazla zararlı hazzı nasıl ayırabiliriz?'

Kırlara, bahçelere çıkın; öğreneceksiniz ki çiçeklerden
bal toplamak arının hazzıdır; balını sunmak ise çiçeğin...

Çünkü arıya göre çiçek yaşamın kaynağıdır.
Ve çiçek için arı sevginin ulağıdır.

Ve ikisi için ise, hazzın verilmesi ve alınması
bir gereksinim ve bir vecddir...

Hazlarınızda arılar ve çiçekler gibi olun..."



Ermiş'den


____________________
İnsan sevincin ürünüdür. Kötülüklerin, karamsarlıkların ürünü olamazki...
Cevap 12

Bence68
Site kurucusu



Cevaplar: 356
kayıt olmuş: 23/11/2007
Durum: Çevrimiçi
Cinsiyet:
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 15:48

İYİLİK ve KÖTüLüK


Ve şehrin yaşlılarından biri,
"Bize iyilik ve kötülükten bahset." dedi.

Ve o cevap verdi:

"Yalnızca içinizdeki iyilikten bahsedebilirim, kötülükten değil.
Çünkü kötülük, kendi açlık ve susuzluğu içinde
azap çeken iyilikten başka ne olabilir ki?

Gerçekten de iyilik, acıktığında en karanlık mağaralarda bile
yiyecek arar ve susadığında kirli, durgun sulardan bile içer.

Siz, kendinizle bir olduğunuzda iyisiniz; bununla birlikte,
kendinizle bir olmadığınızda, kötü değilsiniz.

Çünkü parçalanmış bir aile eşkiyaların ini değildir;
sadece parçalanmış bir ailedir.

Ve dümensiz bir gemi, tehlikeli adalar
Cevap 3
« Ön  Diğer »        print
Yukarı git


mxBoard, © 2006 by pragmaMx.org, based on eBoard, XMB and XForum

Giriş

Kullanıcı Adı:

Şifre:

Sprache
Arabirim Dilini Seçin:

Almanca Fransızca Türkçe İngilizce
Son 5 Bilgi
Happy Birthday


Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok!
Etkinlik Takvimi
Mayıs 2025
  1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31  

Fuarlar
Toplantilar
Konserler
Festivaller
Kültür Sanat
Anma Günleri
Dogum günü
Dini Bayramlar
Özel Günler
Resmi Bayramlar
üye Puani
  1. Rojin: 10 976 Puanlar
  2. asliyok: 4 432 Puanlar
  3. HarmanYeli: 4 396 Puanlar
  4. KizilZora: 2 048 Puanlar
  5. life23: 1 675 Puanlar
  6. gokkiz: 1 657 Puanlar
  7. BirNefes: 1 048 Puanlar
  8. Erasmus: 984 Puanlar
  9. -Pozan-: 785 Puanlar
  10. Siyahinci: 623 Puanlar
Son Şiirler
SAKLI SEVDAM
(8316 okuma)
Hatırlarmısın .!
(11430 okuma)
Mektup......
(12257 okuma)
ANADOLU GARIBI
(12236 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(11960 okuma)
YAŞAMAYA DAİR
(12220 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(12404 okuma)
TOP Download
  1. AntiVir Personal - Free Antivirus
       [Hits: 1 020 x]
Link ler
  1. VOLKAN KONAK
  2. Yusuf Hayaloglu
  3. Full dizi izle

Bu sitedeki tüm logo ve markalar sahiplerinin malıdır. Diğer detayları Künye bölümünde bulabilirsiniz .

Haberlerimizi RSS kullanarak yayınlayabilirsiniz.

Bu site pragmaMx 0.1.11 tabanlıdır.

Yorumlar yazarların sorumluluğu altındadır,
geri kalan her şey © 2004 - 2025 by Dostsesi - Stimme der Freundschaft