Deprecated: Function set_magic_quotes_runtime() is deprecated in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_system.php on line 22

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 1415

  Çarşamba, 07. Mayıs 2025 18:52   User Online: 42 

Üye bilginiz

Üye merkeziniz

Özel Messajiniz

Ziyaretçi defteriniz

Üye lerimiz

Forumda çikiş

Forumlar

Genel

Kültür

Atatürk

Türkiye

Bilgilendirme

Spor

Site ve Radyo

Arsiv II Genel

Arsiv Kultur

Resim
Cicek -5SevimliDostluk Resimi 4TutukluAmberTabiat 5Manzara -6Kedi -2AglayanSevimli 14Tabiat 8GaillardiaDostluk 8Firat nehiriKrizantemDeniz BayrakFantazi Resim 9BeyazgulUykusu kacmisDostluk Resimi 6

Portal Menüsü
Bilgiller
Bilgi ekle
Ekart
Pano
Haberler
Takvim
Resimler
Şiir
Fikra
Bizi tavsiye et
Site Anket
Site kural Impressum
Download tavsiyeler
 Link Tavsiyeler
Bize ulaşım

Dostsesi.Com Kültür Forum Sisteme girmen gerek


Aşağı git
« Ön  Diğer »
küçükten büyüğe do;ğru sırala büyükten küçüğe doğru sırala      print
Konuyu açan: Konu: Olümü Bekleyen...
Senior Member
Senior Member


Cevaplar: 884
kayıt olmuş: 26/5/2008
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 23/2/2009 Saat 14:49  
ölümü bekleyen...

"onaltı yaşında bir çocuğun gözleri..."


...




Ellerimde dinmez bir sızının kırışık çırpınışı...Tenimde, gözlerimde, yüreğimde; vurduğum, astığım, yaktığım bir hüzün. Hiç eksiltemedim hüznümün yüzümdeki akışını.

Ağlamıyorum. Kanıyorum yalnız benliğimin içinde. İçimde eritemediğim, yok edemediğim benliğimin acısı... Yalnızlığa kaçışlarda, sığındığım karanlıkta ve suskuda, hatta gecede, şiirde, dağ düşünde bile kurtulamadığım, her kaçışta biraz daha içine düştüğüm ölüm sancısı; tenimde, gözlerimde, yüreğimde...

Küçücük bir insanın sancısı bu. Yılgın, yorgun savaşçılar gibi meydanın en orta yerinde; öylesine yalnız, öylesine ıssız, öylesine silik... Yeni, yepyeni bir kristal gibi, ince, şık ve güzel. Sanki yüzyıllardan beri...Yüzyılların eseri bir kristal. Öylesine eski, öylesine unutulmuş... Ve o kristal gibi elden kayacak, kırılıp dağılacak bir insan ve o insanın küçücük sancısı...

Hayır, korkmuyorum! Azalıyorum solan güzün yüzünde. Yüzümde, yaşamdan çaldığım, değil, ödünç aldığım hüzün tortusu. Ölümcül sızıları süzerek günün kızıllığını taşıyan gözlerimden, yavaş yavaş hayatın içine süzülmeli.... Şimdi bu ödüncü geri vermeli. Günün kızıllığına koşmalı eey!...Gün olmalı, ölüme inat.

***

Yaşamı, ömür boyu akşam karanlığında, bir perde aralığından izlemek... Ve eksikliğini gizlemek yüzünde, genç bir kızın sarılışını duyamamanın.
Oysa yaşam ne güzeldi...

Kırlangıç sürülerinin peşine takılıp gitmek, güvercin türkülerine eşlik etmek ve her türküde sevdalının gözündeymişçesine yitip gitmek...
Oysa yaşam ne güzeldir...

Bahar olmalı, bir gül koparmalı dalından, gül mavi olmalı. Kuşlar kızmalı gülü kopardım diye. Gülümsemeli, “gülüm” demeli, gülü gülyüzlüne verirken. İnce bir gül açmalı gülünün dudağında. Kaybolmalı sonra, uzak diyarlara gitmeli yalnız başına. Irmaklarla bir olup denizlere karışmalı. Akmalı alabildiğine, okyanuslara... Sonra kuşlara yoldaşlık edip koşmalı gökyüzünde. Şu ülke senin, bu deniz benim, dolaşmalı mavinin sonsuz güzelliğinde.
Uzak bir Asya ülkesinde çocuklarla misket oynamalı. Yahut Afrika’da aç kalmalı, herkes gibi. Balık tutup, buzlara şiir yazmalı, Sibirya’nın da kuzeyinde. Küba’da okyanusla dansetmeli. Ve en güzel halayları çekip, en güzel türküleri söylemeli, Anadolu’da, bir köy düğününde!...
Oysa yaşam ne güzeldir...

Dağ ve doğa karanlığa gebe. Birazdan sen de çekip gideceksin, günün en kızıl, en güzel ışığı. Sen de gideceksin başka diyarların güzelliğini tatmaya. Ne güzeldir evreni gezmek, hem de bir günde!

Sen şimdi geldiğin yerlerin kokusunu da getirmişsindir. Sonra türküsünü, yalnızlığını, hüznünü... Mavisini, yeşilini, leylak rengini... Sonra o yerlerin güzel çocuklarını, çocukların açlığını, çıplaklığını; genç kızların simsiyah gözlerindeki ışıltıyı; anaların çığlıklarını; balıkçıları, köylüleri de getirmişsindir. Bana da anlatsana geldiğin yerleri, haydi ışık, beni de ışıtsana! Suskunluktan, yalnızlıktan, hüzünden, geceden, umarsız türkülerden, eksik, kırık dökük şiirlerden, ölümden başka bir şey anlatsana!... Susma, ne olur susma! Birazdan çekip gideceksin; yine yalnız, ıssız, zifiri bir geceyi devireceksin üzerime. Hiç olmazsa, azıcık olsun, umudundan bıraksana...!

***

Gidiyorsun. Yavaş yavaş belki, ama, en hızlı, en çabuk bugün... Çekildiğin, terk ettiğin dağlarda, bıraktığın her gölgelikte hüzün birikiyor. Ve her çiçek sen giderken biraz daha sararıyor. Bugün, ağaçlar bile kaçıyor köklerini koparıp; kayalar, evler bile... Sen gittikçe kuşlar ölüyor, sular kararıyor...
Eey günün en güzel, en kızıl ışığı!...

Gidiyorsun. Sağır bir yalnızlık, derin bir mavi, ince bir düş, sızı, türkü ve şiir... Belki de yalnızca benim oldukları için, senin gitmene üzülüyorlar. Neden onları da alıp götürmüyorsun?

Gidiyorsun. Dağları bir bir atlayarak ve gökyüzünden, ölüme tutsak bir adama inat, yeni güzelliklere akarak... Ne olurdu birazcık, birazcık daha kalsaydın be ışık. Birazcık daha ışıtsaydın bedenimi, hüznümü ve hüznümün bir türlü eskitemediği yorgun yüzümü.

“Ölümdür tek başına yaşanan/aşk iki kişiliktir” diyordu şair. Oysa ben hep tek taraflı yaşadım aşkı; yaşamı yaşadığım gibi. Hakkınca yaşayamadığım ömrüm, hep ‘hiçbir’ paylaşımın, güzelliğin sancısı oldu. Ve ben şimdi ölümü iki kişilik yaşıyorum; yüz kişilik, bin kişilik...

Gidiyorsun. Ömrümden bir gün daha, her gün daha koparıyorsun, belki istemeden. Ben azalıyorum çoğalan sancılarımın ortasında eey!

Gidiyorsun, bitiyor, ömrüm yitiyor. Geceye tutsak bir hüzün, gecede tutsak bir yaşam ve geceden artan; azalan, azalan, azalan bir adam...
Ben, yitiyorum!...
Gitme...
Gitmee...
Gitmeee...


...
...
Cemal Salman



____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster
« Ön  Diğer »        print
Yukarı git


mxBoard, © 2006 by pragmaMx.org, based on eBoard, XMB and XForum

Giriş

Kullanıcı Adı:

Şifre:

Sprache
Arabirim Dilini Seçin:

Almanca Fransızca Türkçe İngilizce
Son 5 Bilgi
Happy Birthday


Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok!
Etkinlik Takvimi
Mayıs 2025
  1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31  

Fuarlar
Toplantilar
Konserler
Festivaller
Kültür Sanat
Anma Günleri
Dogum günü
Dini Bayramlar
Özel Günler
Resmi Bayramlar
üye Puani
  1. Rojin: 10 976 Puanlar
  2. asliyok: 4 432 Puanlar
  3. HarmanYeli: 4 396 Puanlar
  4. KizilZora: 2 048 Puanlar
  5. life23: 1 675 Puanlar
  6. gokkiz: 1 657 Puanlar
  7. BirNefes: 1 048 Puanlar
  8. Erasmus: 984 Puanlar
  9. -Pozan-: 785 Puanlar
  10. Siyahinci: 623 Puanlar
Son Şiirler
SAKLI SEVDAM
(8317 okuma)
Hatırlarmısın .!
(11432 okuma)
Mektup......
(12257 okuma)
ANADOLU GARIBI
(12237 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(11961 okuma)
YAŞAMAYA DAİR
(12221 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(12408 okuma)
TOP Download
  1. AntiVir Personal - Free Antivirus
       [Hits: 1 020 x]
Link ler
  1. VOLKAN KONAK
  2. Yusuf Hayaloglu
  3. Full dizi izle

Bu sitedeki tüm logo ve markalar sahiplerinin malıdır. Diğer detayları Künye bölümünde bulabilirsiniz .

Haberlerimizi RSS kullanarak yayınlayabilirsiniz.

Bu site pragmaMx 0.1.11 tabanlıdır.

Yorumlar yazarların sorumluluğu altındadır,
geri kalan her şey © 2004 - 2025 by Dostsesi - Stimme der Freundschaft