Küçük bir çocuğun küçük heyecanının sonu
---------------------------------------------------------------------------
-----
Küçük kız tam 1 aydır bugünü bekliyordu. Nasılda heyecanlıydı. Bugün
dünyada en çok sevdiği varlığın yani annesinin doğum günüydü. Tam 1 aydır
bugünün biran önce gelmesini sabırsızlıkla bekliyor ve annesine
hazırlayacağı sürprizin hayaliyle yaşıyordu. Ve tam 1 aydır eline geçen
bütün parayı biriktiriyordu.
Sabah kalkar kalkmaz kumbarasına koştu heyecanla. Tekrar saydı parasını.
Tam 5 lirası olmuştu. Bu parayla yapacaklarını düşündü bir süre. Önce
kocaman bir pasta alıcaktı ve sonrada annesini en sevdiği kokusunu...
Sonra kumbarasını tekrar eski yerine koydu ve yatağına döndü tekrar. Çünkü
birazdan annesi onu uyandırmak için gelicekti. Sürprizi bozulsun
istemezdi..Gözlerini tavana dikip öylece düşündü bir süre. Ne çok
sevinecekti annesi. İçi içine sığmıyordu bir türlü. İlkkez kendi başına
bişeler yapmanın haklı gururunu yaşıyordu içinde. Zaman çabuk geçsin
istiyordu.
"Offffffff hadi anne gel artık" diye geçirirken içinden annesi girdi içeri.
"Küçük prensesim bugün kendini nasıl hissediyor bakalım?" diye sordu
yanağına bir öpücük kondururken.
"Çok iyi hissediyorum anneciğim" dedi küçük kız gülümseyerek.
"Peki bugün neler yapmayı plânlıyorsun?" diye sordu tekrar annesi
giyinmesine yardım ederken.
"Ayşe'lere gidicem anneciğim. Oyun oynayacağız. Bildiğin şeyler işte"
diyerek heycanını gizlemeye çalıştı küçük kız.
"Peki öyle olsun bakalım" dedi anne odadan çıkarken.
Kahvaltısını yaptıktan sonra oyuncağını alma bahanesiyle tekrar odasına
gitti küçük kız. Kumbarasını boşalttı cebine. Kendinden emin bir şekilde
evden çıktı.
Oturduları yerde sadece bir tane pastahane vardı. Küçük kız sevinç içinde
pastahaneye giderken planlarını tekrar gözden geçiriyordu. Ve sonunda
pastahaneye vardı. Bir sürü parası vardı ve en büyük pastayı almak
istiyordu.
Kadın küçük kızı pek ciddiye almaz bir tavırda;
"Buyur küçük bişey mi istedin?"dedi. Küçük kız;
"Aaa evet! Ben şu en büyük olan pastayı istiyorum. Ne kadar o?" diye sordu.
"Çok para"dedi kadın küçümser bir tavırla.
"Benim de çok param var." dedi küçük kız kendinden emin bir şekilde. "Kaç
para o?" diye tekrar sordu. Kadın;
"30 lira" dedi.
Cebindeki paraları çıkardı küçük kız. Kadın önce kıza sonra paralara baktı.
"Kaç para var orada?" diye sordu.
"Taaammmm 5 lira" dedi kız sanki gerçekten çok parası varmışcasına.
"Dalga mı geçiyorsun küçük" dedi kadın tekrar küçümseyerek. " o parayla
değil o en büyük pastayı almak şu en küçüğünü bile alamazsın. Git başımdan
seninle uğraşamam" dedi ve yaptığı işe geri döndü.
Küçük kızın omuzları çöktü, pırıl pırıl parlayan gözlerine koca bir sis
bulutu indi ve yüzünde tek parlayan şey gözlerinden süzülen 2 damla gözyaşı
oldu. O kapıdan çıkarken paranın hayatta ne demek olduğunu ve hayatın küçük
bir kızın duygularını hiçe sayacak kadar acımasız olduğunu öğrendi.
Ve kendi kendine söz verdi bir daha asla anne ve babasını suçlamayacaktı
kendi doğum gününü kutlamadıkları için.......
(alıntı)
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...