Üç kıtada tarih boyunca geniş sahalara yayılan Türkler, gittikleri yerlerde
bir çok kültür merkezleri meydana getirmişler, temas ettikleri çevrelere
göre çeşitli yazılar, çeşitli alfabeler kullanmışlardır. Nitekim Türklerin
Göktürk, Soğd, Uygur, Mani, Brahmi, Arap, Süryani, Ermeni, Rum, Lâtin,
İslav vs alfabelerini kullanmış olduklarını görüyoruz. Fakat az veya çok
kullanılan bu alfabelerin içinde dört tanesi geniş ölçüde kullanılarak
Türklerin umumî millî alfabeleri hâline gelmiştir. Bunlar Göktürk, Uygur,
Arap ve Lâtin alfabeleridir.
Göktürk veya Orhun yazısı Türk yazı dilinin ilk asırlarında kullanılmış,
sonra onun yerini umumî yazı olarak Uygur yazısı almıştır.
İslamiyet’ten önce en geniş ölçüde kullanılan, fakat
İslâmiyet’ten sonra da uzun zaman yazılan Uygur yazısı ise,
İslamiyet’le birlikte, yerini Arap asıllı Türk yazısına bırakmağa
başlamıştır. Uzun müddet yan yana kullanılan bu iki yazıdan sonuncusu da
üçüncü umumî millî yazı olarak Türk ülkelerinde bin sene kullanıldıktan
sonra 1928'de yerini dördüncü ve son millî alfabe olan Lâtin asıllı Türk
yazısına bırakmıştır.
Orhun yazısının Türk yazı dilinin başlangıcında en az bir kaç asır
kullanıldığı anlaşılmaktadır. İlk olarak Orhun âbidelerinden bir iki asır
öncesine ait Yenisey kitabelerinde görülen, sonra en mütekâmil şekillerini
Orhun âbidelerinde bulan bu yazının milâdın ilk asırlarına kadar çıkmış
olacağı tahmin edilebilir. Hattâ son zamanlarda Türkistan Türk ilim
merkezlerinden, bu yazı ile yazılmış milâttan çok öncesine ait Türkçe bazı
kaya yazılarının bulunduğuna dair, henüz kesinleşmemiş iddia ve haberler
gelmiştir. Şimdilik 5. asırla 9. asır arasında Yenisey kitabelerinde, Orhun
âbidelerinde ve diğer kitabelerde, ve kağıt üzerinde, kitap hâlinde Orhun
yazısının kullanıldığı bir vakıadır.
Bu ilk millî alfabenin, bu ilk umumî Türk yazısının menşe bakımından da
millî olduğu hakkında kuvvetli görüşler mevcuttur. Sonraki diğer üç millî
alfabeden Uygur alfabesi Soğd, ikincisi Arap, üçüncüsü Lâtin asıllıdır.
Orhun alfabesinin menşei meselesi ise ilim âleminde münakaşa konusudur
Bunun da Aramı, Soğd, Pehlevi vs gibi yabancı asıllı olduğunu kabul
edenlerin, fakat ispat edemi-yenlerin yanında Türk asıllı olduğunu öne
sürenler de vardır.
Orhon elifbasının Türk icadı olduğunu ileri sürenler bu yazının
damgalardan, şekillerden çıktığını kabul etmekte ve bazı harf şekillerinin
Türk menşeini gösterdiğini tesbit etmektedirler. Gerçekten de
“ok” okunan “” harfinin ok'a; “y”
okunan “D” harfinin yay'a; “s” okunan
“l” harfinin süngü'ye; “b” okunan “”
harfinin eb>ev'e; “t” okunan “” harfinin tağ
> dağ'a benzediği ilk bakışta görülmektedir. Bunları daha da
artırabilmek mümkündür.
Orhun harflerinin bir önceki devrinin işaretleri olan Yenisey yazı
işaretlerinde 150'den fazla şekil vardır. Bu işaretlerin Orhunda 38 harflik
bir alfabe hâline geldişi görülür.
Orhun yazısına ilim âleminde karakter benzerlisi dolayısıyla, eski
İskandinav, Germen gizli yazısına nisbet edilerek, Türk run yazısı, runik
Türk yazısı adı da verilmiştir. Orhun harflerinin karakteri işaretlerin
esas itibariyle keskin düz çizgilerden meydana gelmiş olması ve birbiri ile
bitişmemesidir.
Orhun yazısında harfler bitişmez. Yazı sağdan sola veya yukarıdan aşağıya
doğru yazılır. Kelimeler, umumiyetle aralarına üst üste iki nokta konarak
birbirinden ayrılır.
Orhun alfabesinde 38 harf vardır. Bu 38 harfin 4 tanesi vokal işaretidir.
Geriye kalan 34 işaret konsanant harfleridir. Türkçede tabiî bu kadar
konsonant mevcut değildir. Bir çok konsonantın bu alfabede birden fazla
harfi mevcuttur. Bir kısım konsonantın, yanındaki vokalin kalın ve ince
olmasına göre iki ayrı işareti vardır. Ayrıca bazı çift ses, çift konsonant
işaretleri de mevcuttur. Böylece bu alfabede kalabalık bir konsonant
işareti ile karşılaşılır. Buna mukabil Türkçenin 8 - 9 vokali karşılığında
a ve e için bir harf (); ı ve i için bir harf (); o ve u için bir harf ();
ö ve ü için bir harf () olmak üzere 4 harfi vardır.
Orhun yazısında vokallerin çok defa yazılmadığı görülür. Yazılmayan
vokaller kelime içinde ve kelime başında olup, sondaki vokaller esas
itibariyle hep yazılır. Kelime başında ve ilk hecedeki a ve e'nin
yazılmaması bilhassa dikkati çeker.
Orhun yazısının konsonant imlâsı esas itibariyle sağlamdır. Harf
kalabalığına rağmen mühim bir karışıklık görülmez. Ancak kalın ve ince
konsonantın, az da olsa bazı yerlerde birbirinin yerine kullanıldığı da
görülür. Ayrıca s harfi bir çok defa ş için de kullanılmış ve öte yandan
birbirine benzediği için bir iki kelimede de s (l) yerine ş () ve kalın s
() yazılmıştır.
Orhun âbideleri ile devrin diğer kitabeleri arasında harflerin şekilleri
bakımından bazı farklar görülür. Bu yüzden bir kısım harflerin birden fazla
şekli ile karşılaşırız. Bu kitaba alınan üç âbidenin ilk ikisi ile Tonyukuk
arasında da böyle bir kaç şekil farkı vardır ve aşağıdaki cetvelde görülen
ikinci şekiller umumiyetle Tonyukuk'a aittir. Tonyukuk'ta ayrıca, aşağıdaki
listede bulunmayan, dört köşe bir işaret daha vardır. Bu s, ş için
kullanılan bir işarettir. Bir de “baş” kelimesi için kullanılan
uç uca bitişmiş iki üçgen şeklinde bir işaret vardır:
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...