|
Ziyaretçi 
|
 |
Yazılış Tarihi: 7/3/2008 Saat 05:24 |
|
|
Dünya Kadınının ortak sorunu; Şiddet, taciz,
ayrımcılık
Dünya Kadınlar gününün "resmi olarak" 29.
yılını kutluyoruz...
Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda
verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart
1857 yılında Amerika’nın New York kentinde
başladı. Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında
çalışan 40.000 işçinin insanlık
dışı çalışma koşullarına ve
düşük ücrete karşı
başlattığı grev, polisin saldırısıyla
kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan
yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi.
İşçilerin cenaze tÖrenine 100 bini aşkın
kişi katıldı.
1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan
2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında,
Almanya Sosyal Demokrat Parti Önderlerinden Clara Zetkin, bu
yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi
anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi
Kadınlar Günü olarak kutlanmasını Önerdi.
Kadın hakları hareketini, Özellikle oy hakkını
onurlandırmayı amaçlayan Kadınlar Günü
Önerisi oy birliği ile kabul edildi.
1975 yılında Dünya Kadınlar
Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler
örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın
tüm kadınlar için Dünya Kadınlar Günü
olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Kadınlara
eşit hakların verilmesinin Dünya
barışını güçlendireceği kabul edildi.
Aradan yıllar geçti...
Peki ne değişti?
Kadın yine baskı altında, yine iş hayatında yerini
istediği gibi alabilmiş değil, sÖzlü ve fiziksel
şiddet gÖrmekte, hala siyasette kendini tam anlamıyla temsil
edememekte...
1557 kadın ve 993 erkekle yapılan 'Türkiye’de
Kadınların Siyaset, üst YÖnetim ve İş
Yaşamına Katılımı' başlıklı
araştırma, yüzde 92.27’lik bir oranla
'çalışmak isteyen her kadının
çalışabilmesi gerektiğini' ortaya koyuyor.
KADININ ÇALIŞMA
ENGELİ; ERKEK EGEMEN TOPLUM
Kadınların yüzde 18.2’si çalışmama
nedeni olarak 'ailedeki erkeklerin izin vermemesi'ni gerekçe
gÖsterdi. Katılımcıların yüzde 65.1’i
kadınlara siyasette fırsat tanınmadığını
belirtirken, bu oran kadınlar arasında yüzde 74 olarak
saptandı.
'Çalışan bir kadının namusunu
koruyamayacağı' Önermesine
katılımcıların sadece yüzde 7.6’sı
katılırken, 'kendi çevresinde, çalışan
kadınlara kÖtü gÖzle
bakıldığını' sÖyleyenlerin oranı
yüzde 20.3, 'eşini çalıştıran erkeklerin
ayıplandığını' belirtenlerin oranı ise
yüzde 21.6 oldu. Katılımcıların yüzde
92.2’si 'çalışan kadının kendisine
saygısının artacağını', yüzde
87.2’si 'aileden zengin de olsa çalışmanın
kadını daha iyi vatandaş yapacağını',
yüzde 92.2’si 'çalışmak isteyen her
kadının çalışabilmesi gerektiğini'
düşünüyor.
ücretli bir işte çalışmayan kadınların
yüzde 23.6’sı, çalışmama nedenleri
arasında 'küçük çocuklarına bakmak zorunda
olmalarını' gÖsterirken, bunu yüzde 18.2 ile 'ailedeki
erkeklerin izin vermemesi', yüzde 18.1 ile de 'iş bulamamak'
takip ediyor. Katılımcıların yüzde
93.6’sı 'çalışan evli kadınların
eşlerinin de ev işleri ve çocuk bakımını
paylaşmaları gerektiğine' inanırken, bu oran
kadınlarda yüzde 97.7. 'Ev hanımlarının
eşlerinden maaş almaları gerektiği' fikrine
kadınların yüzde 21.4’ü, erkeklerin ise
yüzde 9.8’i katılırken, devletin kreş ve
çocuk yuvaları açmasını destekleyenlerin
oranı yüzde 95.6 oldu.
Katılımcıların yüzde 97.1’i 'eşlerinin
kÖtü muamele ettiği kadınlar ve çocukları
için sığınma evleri açılmasını'
destekledi. 'İşyerinde cinsel taciz' konusunun da ele
alındığı araştırmada,
katılımcıların yüzde 14’ü 'bu tür
bir davranışa muhatap olmuş kadın
tanıdıkları olduğunu' belirtirken, işyerinde
cinsel tacizin kadınların işlerinde ilerlemelerini
engelleyen bir unsur olarak gÖrüldüğü kaydedildi.
KADINA YöNELİK
ŞİDDET DüNYANIN HER üLKESİNDE VAR
Uluslararası Af örgütü, kadına yÖnelik
şiddetin yaşamın her alanında dehşet verici oranda
arttığını açıkladı.
Araştırmalar, cinsiyet ayrımcılığı ve
şiddetin tüm dünyada hızla
sürdüğünü gÖsteriyor.
Türkiye’deyse kadınların büyük bir
kısmı şiddetle, daha evliliklerinin ilk yıllarında
tanışıyor.
Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve
İnceleme Derneği’nin dünyada ve Türkiye’de
çeşitli araştırmalara dayanarak
açıkladığı verilere gÖre,
kadınların en büyük sorunu dayak. Türkiye’de
evliliklerin ilk 3 yılında üniversiteli kadınların
yüzde 73’ü, gecekondu ve kırsal kesimde yaşayan
kadınların ise yüzde 90’ı şiddete maruz
kalıyor.
Erkeklerin yüzde 45’i kadının kendisine itaat etmemesi
durumunda dÖvme ve tecavüzü hak gÖrüyor.
Erkeklerin yüzde 23’ü eşine tecavüz ediyor.
Ekonomik yaşamda da kadınların sorunları
açısından geçen yıllara gÖre gÖzle
gÖrülür bir iyileşme yok. Çalışabilir
kadınlardan ancak üçte biri istahdam edilebiliyor. Toplam 5
milyon sigortalının yüzde 12’sini yani 600 binini
kadınlar oluşturuyor.
Diğer ülkelerin durumu da Türkiye’den pek farklı
değil. Uluslararası Af örgütü’nün
hazırladığı raporda, dünyada her üç
kadından birine tekabül eden bir milyara yakın
kadının dÖvüldüğü, seks yapmaya
zorlandığı veya taciz ve şiddetin bir başka
şeklini yaşamak zorunda bırakıldığı
belirtilen raporda, bu şiddeti yaratanların da genellikle
kadının yakınındaki erkekler ya da aile bireyleri
olduğu kaydedildi.
POLİSİN GöZü
öNüNDE 52 BIÇAK DARBESİ
Adana'da nikahsız eşi Aydın Kara tarafından 52 kez
bıçaklanırken polisin izlemekle yetindiği
Ayşegül Porsuk o kÖtü günlerin izini
Ömrü boyunca yüzünde, vücudunda ve ruhunda
hissedecek...
2 çocuk annesi Ayşegül Porsuk'un, hastane odasında
kendine geldiğinde il sÖzü; ‘‘ölümden
dÖndüm. Ama en çok da yüzümde yara izi
kalmasından korkuyorum’’ olmuştu..
AİLESİ TARAFINDAN
TAŞLANARAK öLDüRüLEN KADIN
Şemse Allak, gayri meşru ilişki sonucu hamile
kaldığı gerekçesiyle ailesi tarafından
taşlanarak ağır yaralanmış ve kısa bir
süre sonra yaşamını yitirmişti.
Şemse'nin yaşadığı, Mardin'in Yalımlı
beldesi sakinleri ise Allak'ın Ölmesinin iyi olduğunu
belirtmişlerdi...
Çünkü eğer Şemse Ölmeseydi, onu hamile
bıraktığı Öne sürülen ve Allak'ın
yakınlarınca Öldürülen kişinin
akrabalarının, Allak'ın kardeşini Öldürmek
zorunda kalacaklarını, bÖylece kan davası
başlayacağını Öne
sürmüşlerdi....
öLDüRüLDü VE
YAKILDI
Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 6 çocuk annesi
34 yaşındaki Naciye Atmaca, aile meclisinin verdiği
Ölüm emri üzerine üç erkek kardeşi
tarafından kurşunlandıktan sonra yakıldı.
Yasak aşk iddiası nedeniyle katledilen kadının katil
zanlılarını, yarısı yanmış bir
aşiret eşarbı ele vermişti...
KARDEŞİ KARDEŞE
öLDüRTEN "TöRE CİNAYETİ"
22 yaşında hayata gÖzlerini yumdu Güldünya
TÖren..
Bir akrabası tarafından tecavüze uğramış,
hamile kalmış, dünyaya getirdiği bebeğini bir
akrabasına vermiş, ailesi tarafından İstanbul'a
gÖnderilmişti...
2 erkek kardeşi, onu İstanbul'da sokak ortasında kurşun
yağmuruna tutmuştu...
Yaralı olarak hastaneye kaldırılan Güldünya, yine
kardeşleri tarafından kafasına sıkılan tek
kurşunla Öldürülmüştü...
BERLİN'DE TöRE
CİNAYETİ
Almanya'nın başkenti Berlin'de 7 Şubat'ta Hatun
Sürücü (23) isimli Türk bayan, 3 kardeşi
tarafından tÖre cinayetine kurban gitti.
Henüz 16 yaşında iken Türkiye'de bir akrabasıyla
evlendirilen Hatun Sürücü, eşiyle geçinemeyip bir
yıl sonra hamile olarak Berlin’e geri dÖndü.
Genç kadın, 7 Şubat Pazartesi akşamı
Berlin-Tempelhof’taki Oberlandgarten caddesinde otobüs
beklerken, oğlu Can'ın gÖzleri Önünde
başına kurşun sıkılarak
Öldürüldü.
Olayla ilgili, kurbanın 3 kardeşi Mutlu (25), Alpaslan (23) ve
Ayhan (18) hakkında tutuklama kararı alındı.
Bu en son duyduğumuz 'namus adı altında işlenmiş'
bir tÖre cinayetiydi...
CİNAYETLERİ 15-18 YAŞ
ALTI ÇOCUKLAR İŞLİYOR
Yapılan araştırmalara gÖre, tÖre cinayetine kurban
gidenler 12-20 yaş arasında, ailenin karşı
çıktığı bir ilişkiye giren genç
kızlar ile aile zoruyla veya akrabadan kişilerle imam
nikâhıyla evlendirilmiş kadınlar oluyor.
''ölüm kararını'' 18 veya 15 yaşın
altındaki erkek çocuklar yerine getiriyor. Bu tür cinayetler
genellikle iyi planlanıyor, kaza süsü veriliyor ve suçu
işleyenler cezadan tümüyle kurtulmaya
çalışıyor.
TÖre cinayetlerinde ceza indirimi uygulamasından
vazgeçilmesi yÖnünde 9 Ocak'ta Önemli bir adım
atıldı.
TCK Alt Komisyonu, ‘‘haksız tahrik’’
maddesini, ‘‘haksız fiil’’ olarak
değiştirdi.
BÖylece ‘‘tahrik’’ sonucu suç
işlediğine karar verilenler ceza indiriminden
yararlanamayacaklar. Buna gÖre; 'Haksız bir fiilin meydana
getirdiği hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında suç
işleyen kimseye ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası yerine 18 yıldan 24 yıla,
müebbet hapis cezası yerine 12 yıldan 18 yıla kadar
hapis cezası' verilecek.
TöRE CİNAYETİNİ
DİN ONAYLAMIYOR
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu,
cinayetlerin artık işlenmemesi gerektiğini belirterek,
''İnsanların dini bilgisi az olduğu için, toplumdaki
gelenekleri dinin onayladığını sanıyorlar''
dedi.
Toplumda kadına, çocuklara karşı bir
ayrımcılık sÖz konusu olduğunu ancak bu
ayrımcılığı İslam'ın kesinlikle
onaylamadığını belirten Bardakoğlu,
''İnsanların dini bilgileri yeterli olmadığı
için, toplumdaki gelenekleri dinin onayladığını
sanıyorlar. Oysa bu yanlış'' diye konuştu.
TÖrenin din gibi algılanmasının çok
yanlış olduğunu ve tÖre cinayetlerinin artık
işlenmemesi gerektiğini kaydeden Bardakoğlu,
insanların, kendi yanlışlarının din
tarafından onaylanmasını istediklerini ve bunu bÖyle
sunduklarını ifade etti. Bardakoğlu, ''Bütün bu
olumsuzluklar, dinin Özünden kaynaklanmaz'' dedi.
ABD'DE KADIN HER 15 SANİYEDE
BİR DAYAK YİYOR
Dünyanın her ülkesinde kadının dayak yemesi
Önemli sorun teşkil ediyor..
Uluslararası Af örgütü'nün
hazırladığı raporda kadına yÖnelik
şiddetin dehşet verici oranda arttığı ve her 15
saniyede bir kadının eşi ya da sevgilisi tarafından
dÖvüldüğü belirtildi.
örgütün raporunda, şiddetin kadını sokakta,
yatak odasında ve hatta savaş
alanlarında bulduğu ve kadınların şiddete
acımasız bir şiddete hedef oldukları belirtildi.
Dünyada her üç kadından birine tekabül eden bir
milyara yakın kadının dÖvüldüğü,
seks yapmaya zorlandığı veya taciz ve şiddetin bir
başka şeklini yaşamak zorunda
bırakıldığı belirtilen raporda, bu şiddeti
yaratanların da genellikle kadının yakınındaki
erkekler ya da aile bireyleri olduğu kaydedildi.
Raporda, Zambiya'da her hafta 5 kadının eşi, sevgilisi ya da
aile bireyleri tarafından Öldürüldüğü,
dünya genelinde her beş kadından birinin yaşamında
tecavüze uğradığı ya da sekse
zorlandığı vurgulandı.Tecavüzün bir
savaş silahı haline bile getirildiğine dikkat çekilen
raporda, ''Savaşların da kadınları çÖkerten
ve onları çaresizliğe iten bir etkisi var. Bu bazen
savaşın gerçek dehşetini bile geride bırakabilecek
kadar acımasızlaşabiliyor'' denildi.
Her yıl yaşları 5 ile 15 arasında değişen 2
milyona yakın kız çocuğunun fahişeliğe
zonlandığı ve kadınların fuhuşa
zorlanmasıyla ortaya çıkan ticaretin boyutunun yılda 7
milyar dolara kadar yükseldiği kaydedilen raporda,
dünyanın en ileri ülkesi sayılan ABD'de bile her 15
saniyede bir kadının eşi ya da sevgilisi tarafından
dÖvüldüğü, her 90 saniyede bir kadının
tecavüze uğradığı bildirildi.
Fransa'da her yıl 2500 kadının tecavüze
uğradığına da işaret edilen raporda, dünyada
tecavüze uğrayan kadınların büyük
bÖlümünün de ailelerinin ''namuslarını
temizleme'' kaygıları yüzünden kendi
yakınları tarafından Öldürüldükleri
ifade edildi.
Uluslararası Af örgütü Genel Sekreteri Irene Khan,
kadına yÖnelik şiddet karşıtı yeni bir
kampanya başlattıklarını açıklarken, ''Bu,
sadece başkalarına değil, size, sizin en
yakınınızdaki kadınlara yÖnelebilen bir
şiddet ve biz hepimiz buna karşı ayağa kalkıp
hayır demezsek, bu hep olacak, asla bitmeyecek'' dedi.
Afrika'da AIDS hastalığına yakalananların yüzde
60'ının kadın olmasının anlamlı olduğuna
dikkati çeken Khan, bazı Afrika ülkelerindebir bakireye
tecavüz etmenin hastalığı iyileştireceğine
dair yanlış bir inanış bulunmasının bu
yayılmada etkili olduğunu bildirdi. Khan, bütün
dünyada 135 milyon kadının sünnet edildiğini ve bu
sayının her yıl iki milyon arttığını
belirtti.
"PENCEREDEN BAKMAK" DAYAK
SEBEBİ
Güneydoğu'da şiddete maruz kalan kadınların dayak
yeme nedenleri arasında ilginç gerekçeler yer alıyor.
Kadınların şiddete uğrama nedenleri arasında en
çok ''pencereden uzun süre dışarıyı izleme'',
''yolda karşılaştığı erkek
arkadaşına selam verme'', ''eve gelen sessiz telefonlar'',
''pazarlamacıyla yapılan uzun sohbet'' ve ''giydiği elbise''
gibi gerekçeler bulunuyor.
TüRKİYE'DE KADIN
Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları
Genel Müdürlüğü’nce yapılan bir
araştırmaya gÖre;
Aile içi suçların yüzde 87’si, kadınlara
karşı işleniyor.
Varoş olarak nitelenen gecekondu semtlerindeki kadınlar
arasında yapılan araştırmada, kadınların
yüzde 97’sinin aile içi şiddete maruz kalıyor.
Ailelerin yüzde 34’ünde fiziksel, yüzde
53’ünde ise sÖzlü şiddet
gÖrülüyor.
Lise ve daha üstü eğitimli 15-24 yaş grubunda bulunan
kadınların yüzde 39.6’sı işsiz, kentli
kadınlarda bu oran yüzde 37.4 iken kırsal alandaki
kadınlar için bu oran yüzde 45.3’e
ulaşıyor.
Kadınları yüzde 20’si okuma yazma bilmiyor.
üniversite ve diğer yüksek eğitim kurumlarında
gÖrev yapan toplam 53 bin 805 Öğretim elemanının
17 bin 828’i kadın. Yani kadın Öğretim
elemanlarının tüm Öğretim elemanlarına
oranı yüzde 33.1 oranında.
Türkiye’de kadınların yüzde 40’ı
gÖrücü usulüyle evleniyor, yüzde 20’si ise
nikahsız yaşıyor.
Eğitim gÖren 100 kadından sadece 2 tanesi yüksek
Öğrenim gÖrüyor.
Kadınların yüzde 55’i doğum kontrolü
uygularken, yüzde 64’ü hamilelik dÖneminde doktora
gitmiyor.
Yılda 2 bin 500 kadın anne olmak isterken yaşamını
yitiriyor.
Ve kadın hayatın her devresinde birçok sorun yaşamaya
devam ediyor...
21. yüzyılı gelişme, teknoloji, bilim
çağı olarak yaşadığımız
dünyada;
kadınlar için "medeniyet ve insanlık" adına çok
şeyin olumlu anlamda değişmesi, çocuk yaştaki
genç kızlara tecavüz edildiği, genç
insanların hayatının baharında
Öldürüldüğü, cinsel olarak
sÖmürülen, şiddete maruz kalan, iş
alanlarında ayrım gÖren kadınlar oldukça daha
çok adımların atılması ve bu konuda toplumun
gerçekten bilgilendirilmesi gerekiyor..
|
|
Ziyaretçi 
|
 |
Yazılış Tarihi: 7/3/2008 Saat 05:45 |
|
|
Her nerede olursa olsun, estetiğin simgesi, duygu ile
mantığın karışımı, toplumların
ilerlemesini sağlayan, aileyi ayakta tutan ve annelik gibi onurlu bir
görevi üstlenendir kadın...
Kadınlar dün olduğu gibi bugün de ikinci
sınıf insanlar olarak görülmekte, dövülmekte,
işkenceye tabi tutulmakta, tecavüze uğramakta,
sömürülmekte, cinsel birer obje olarak kullanılmakta ve
metalaştırılmaktadırlar.
Gerçeklerin tüm yalınlığıyla
konuşulabildiği, insanların maskelerin arkasına
saklanmadığı, tüm insanlığın
kadınların eşit haklarla yaşadığı daha
özgür daha çok kadın sesinin
çıktığı bir dünya özlemiyle, tüm
kadınların dünya kadınlar gününü
kutluyorum.
Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde
Yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir
Harman yerinde dokuz zilli
Köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal
O benim kollarım bacaklarım.
Yavrum, anam, karım, kız kardeşim
Hayat arkadaşımdır.
Nazım Hikmet
|
|
Senior Member  Cevaplar: 683 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
 |
Yazılış Tarihi: 7/3/2008 Saat 09:00 |
|
|
ben bir kadinim.
tek dilegim var.
beynime bedenime ruhuma taciz ve tecavuzler son bulsun :t:
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en
saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda,
canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Ziyaretçi 
|
 |
Yazılış Tarihi: 7/3/2008 Saat 19:05 |
|
|
Saat gecenin üçü yada dört …
Ne sabah esintisi geziyor saçlarımda ne de tan yerinde bir
aydınlık ….
Ama pencerelerde kör sarı lambalar yanmaya başlıyor
birer birer …..
Boş bir sahildeyim , ocaktaki çayım demini almadı daha
. Erken atacağım kulaçlarımı ki bu sabah denizin
bereketi dolsun avuçlarıma ….
Pencerede bir ışık , bakıyorum gözümün
ucunun meraklı tarafıyla …
Yavaşça doğruluyor yerinden . Yarım
bıraktığı hangi rüyası kaldı şimdi
aklının bir köşesinde . Avuçlarına
bakıyor uykusunun alacaklı tarafının
tanıdığı kadar uyanmaya çalışarak .
Nasır bağlamış avuçlarına bakıyor .
Saçları beline kadar iniyor ve o kadar güzel ki alın
teri dokulu elleri …..
Pencerede bir ışık , bakıyorum gözümün
ucunun meraklı tarafıyla …
Eğilip bebesini alıyor beşiğinden . Yüreğinin
bir yerlerine hep acı olarak saplanıyor nedenlerini
analığının acemi tarafının
çözemediği bebek ağlamaları .
Acıkmıştır diyerek alıyor kucağına,
bebesinin dayıyor ağzına içi süt kokulu memelerini
.
Ve o kadar güzel ki omuzlarına inen saçları ve
saçlarının kömür tozu rengini almış
gözleri ….
Pencerede bir ışık , bakıyorum gözümün
ucunun meraklı tarafıyla …
Uyuyamadı ki acıdan uyansın . Gecenin gereksiz
sarhoşlukları kamçı gibi şaklamış
zayıf bedeninin her karesinde . Benim demlenmeyen
çayımın ona bir yararı olmaz . Kalkıp
çayını koymalı ocağa , çocukların okul
saatleri yaşamın başlamasından öne
alınmış .
Ve o kadar güzel ki kurumuş yüzünün
acısına perçem olup alnına dökülemeyecek
kadar kısacık saçları ….
Pencerede bir ışık , bakıyorum gözümün
ucunun meraklı tarafıyla …
Pencerelerde başka ışıklar , bakıyorum
gözümün ucunun …
Pencereler ışık ışık , bakıyorum
….
Her ışık yanışta bir dünya , dünyalar
aydınlanıyor ……
Gün ağarıyor , sabah esintisi saçlarımda gezinmeye
başlıyor , ben denize açılıyorum , bir bardak
çay içtikten sonra ….
Kör sarı lambalar sönmeye başlıyor birer birer
…Dün sabah gibi bugünde ve yarın ve daima
….…
Hep aynı kadınların nasırlı elleri ,
dünyanın her tarafında . Bebelerinin ağlaması ve
sızlayan bedenlerinin dokunduğu düğmelerle
başlayan aydınlık . Bugün kör sarı , ama
yarın ve daima ….
SAYGIYLA KUTLUYORUM “DĞÅ“NYA EMEKЇĞÂÂ
KADINLAR GĞÅ“NĞÅ“” BAHANESĞ ĞÂÂLE DE
OLSA BU ĞÂÂSMРЇOK ANLAMLI
GĞÅ“NĞÅ“NĞÅ“ZĞÅ“ VE
HEPĞÂÂNĞÂÂZE BĞÂÂR KIRMIZI KARANFĞÂÂL SUNUYORUM
……
Cevat Їeştepe'den alıntı
[tarihinde düzeltildi 7/3/2008 Saat 19:06 Yazar Bence68]
|
|
Ziyaretçi 
|
 |
Yazılış Tarihi: 7/3/2008 Saat 19:07 |
|
|
KADINLARIMIZ
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden
tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan
gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık
boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek
ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis
yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı
bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a
doğru.Nazım Hikmet
|
|
|
|
Happy Birthday |
Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok! |
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Puanlar
- asliyok: 4 432 Puanlar
- HarmanYeli: 4 396 Puanlar
- KizilZora: 2 048 Puanlar
- life23: 1 675 Puanlar
- gokkiz: 1 657 Puanlar
- BirNefes: 1 048 Puanlar
- Erasmus: 984 Puanlar
- -Pozan-: 785 Puanlar
- Siyahinci: 623 Puanlar
|
|