Deprecated: Function set_magic_quotes_runtime() is deprecated in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_system.php on line 22

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 1415

  Çarşamba, 07. Mayıs 2025 01:25   User Online: 57 

Üye bilginiz

Üye merkeziniz

Özel Messajiniz

Ziyaretçi defteriniz

Üye lerimiz

Forumda çikiş

Forumlar

Genel

Kültür

Atatürk

Türkiye

Bilgilendirme

Spor

Site ve Radyo

Arsiv II Genel

Arsiv Kultur

Resim
Kedi -1Deniz BayrakSevimli 7Bebek -6Dostluk 6EllerSelaleSevimli 9YanlizSevimli 20Manzara -13dogaTabiat 7Bayrak1Kus -1Manzara -18Beyaz kardelenTatliManzara -11Guen_Batimi.jpg

Portal Menüsü
Bilgiller
Bilgi ekle
Ekart
Pano
Haberler
Takvim
Resimler
Şiir
Fikra
Bizi tavsiye et
Site Anket
Site kural Impressum
Download tavsiyeler
 Link Tavsiyeler
Bize ulaşım

Serbest Genel - Allgemein - Rätsel Sisteme girmen gerek

En son aktif olan: 6/5/2025 Saat 22:24

Aşağı git
« Ön  Diğer »
küçükten büyüğe do;ğru sırala büyükten küçüğe doğru sırala      print
Konuyu açan: Konu: Çekilme soru işaretleri yarattı...
deleted
Member

KizilZora
Cevaplar: 337
kayıt olmuş: 9/10/2007
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 00:38  
Türkiye'nin Kuzey Irak'a yÖnelik kara operasyonunu beklenmedik şekilde sona erdirmesi kafalarda soru işaretleri yarattı. Ankara'ya dün gelen ABD Savunma Bakanı Gates'e ağır birliği içinde verilen yanıtların ardından sabaha karşı çekilmenin gerçekleşmesi tartışmalara yolaçtı.
Buna karşılık Genelkurmay Başkanlığı'ndan bugün yapılan açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu kararına içeriden ya da dışarıdan her hangi bir etki sÖz konusu değildir" vurgusu Özenle yeraldı.

DüN NELER OLDU?
Türkiye'nin Kuzey Irak'a yÖnelik kara operasyonunu kısa sürede sona erdirmesini isteyen ABD Savunma Bakanı Robert Gates'e, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt ve Milli Savunma Bakanı Vecdi GÖnül, ağız birliği içinde, "Operasyon, hedeflerine ulaşıp bir daha girilmesine gerek kalmayıncaya kadar sürecek" karşılığını verdi. ABD'li bakana "kısa süre" ile neyi kastettiğini soran Büyükanıt, "Gates'e ABD'nin Afganistan'da yıllardır yürüttüğü mücadeleyi anlattım, anlayışla karşıladı" dedi.

KİM NE DEDİ?
Recep Tayyip Erdoğan (Başbakan); "Hedeflere ulaştıktan sonra oradaki askerlerimiz geri dÖnecektir." *Vecdi GÖnül (Savunma Bakanı;): "Ne kadar gerekirse o kadar kalacağız." *Yaşar Büyükanıt (Genelkurmay Başkanı;): 'Kısa süre izafi bir kavram, bazen bir gün, bazen bir senedir. Biz 24 senedir terÖrle mücadele ediyoruz. Onun için bizim terÖrle mücadelemiz devam edecek.''

BUSH DA DEVREYE GİRDİ!
ABD Başkanı George Bush, akşam saatlerinde düzenlediği basın toplantısında Türkiye'yi mümkün olan en kısa sürede Irak'tan çıkmaya davet etmişti.
Bush, Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında operasyona ilişkin bir soru üzerine şunları sÖylemişti:
"Operasyonun sınırlı ve geçici olması gerektiğini sÖyleyen Savunma Bakanı Robert Gates ile aynı fikirdeyim. Başka bir deyişle bu uzun süreli olmamalı. Türkler, çabuk hareket etmeli, hedeflerine ulaşmalı ve çıkmalı." Bir gazetecinin "Ne kadar çabuk" sorusuna Bush, "Mümkün olduğu kadar çabuk" diye yanıt verdi.
Bush, aynı gazetecinin "Günler mi, haftalar mı" diye sorması üzerine de yine "Mümkün olduğu kadar çabuk" yanıtını verdi.

GENELKURMAY AÇIKLAMASINDAKİ VURGU
Harekatın başlangıç ve bitiş zamanı tamamen askeri gerekçe ve ihtiyaçlara gÖre tarafımızdan belirlenmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu kararına içeriden ya da dışarıdan her hangi bir etki sÖz konusu değildir. Kaldı ki, bu konuda bazı haberlerin çıktığı gün, harekata katılan birliklerin bir kısmı başlangıçtaki planlama gereği sınırlarımız içine çekilmiş durumdaydı.

YABANCI BASIN NE DEMİŞTİ?
-TSK’nın sınır Ötesi kara harekatının süresi konusunda Türkiye ile ABD arasında ortaya çıkan farklı yaklaşımlar, dünya medyasınca yakından izlendi.
Bugün yayınlanan gazetelerde “ABD Irak operasyon konusunda Türklere yaptığı baskıları artırdı" yorumları yeralmıştı.
Yabancı medya, Türkiye’nin ABD’ye çabucak geri çekileceği güvencesini vermeyi reddettiğini yazmıştı.





____________________
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster
Member
Member


Cevaplar: 274
kayıt olmuş: 27/1/2008
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 01:27  
Yeryüzündeki en ilahi disiplin Türk askerindedir.
O ne yapilmasi,gerekeni bilir!!!.
Emeginize,yüreginize saglik sevgili kardesim,Kizil.
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 1
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 02:02  
Sevgili arkadaşlar bu siyasi konuları fazla anlamam ama bir de şöyle düşünebilirmiyiz...

Harekat neden bıçakla kesilir gibi kesildi acaba

Hemen dünkü ABD Savunma Bk. nının sözleri, ve yaklaşık 10 gündür boyalı basınımızın savaş çığlıkları ile allayıp pulladığı haberler gözümüzün önüne geliyor ve ilk ihtimal sahada kazandık ama siyasette kaybettik.

ACABA

TSK ilk harekat günü açıklamasında belirli bir süre için girileceğini açıkladı. Acaba o yöreyi göreniniz varmı şöyle usta bir terzi ütüleyebilse 2-3 tane türkiye arazisi oluşur. Kar 1.5-2 metre arasında ve asker 8 gündür arazide. Takdir edersinizki insanoğlunun belirli bir direnci vardır.

ĞŞimdiden öküz altında buzağı aranmaya başlandı niye çekildik. Zaten oradaki belirli sayıdaki teröristi yok etmek için girildi ve giren asker sayısı 10.000 eger, boyalı basının bizlere yansıttığı gibi bir harekat olsa herhalde TSK bu sayıda askerle girmez 5-6 kat daha sayıyı artırırdı.

Halk olarak takip ettiğimiz haberlerde, sınır dışına dair iletilen haberleri fazla ciddiye alıyoruz. Ancak sokaktaki vatandaşın tepkilerini, esnafın tepkilerini iletebilecek olanağa sahip olan medyamız, bir de emekli paşalarımızın boy boy, TV lere çıkıp biz şöyle yapmıştık, böyle etmiştik türünden eski harekatlara yönelik beyanları dinleyebiliriz. O beyanların düşünebiliyormusunuz mevcut operasyon ile uzaktan yakından alakası yoktur peşinen belirteyim.

Saygıyla
Cevap 2
Senior Member
Senior Member


Cevaplar: 683
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
posticons/heart.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 06:37  
gercek su ki asker emir kuludur.

ve hangi birime baglidir T.S.K. bunu kacimiz bilir.

en nihayet siyasette kaybettik.

yine cikarlar önce geldi :thumbup:


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 3
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 16:08  
Uğur Mumcu 7 ocak 1993 tarihinde bir yazısında aynen şöyle diyor:

Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD'ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?

.........................

Uğur Mumcu'yu 24 ocak 1993 de uğradığı bombalı saldırıda kaybettik.
.........................

Bir masa var; üstünde PKK. Ya masanın altında neler var? Hangi hesaplar? Hangi tavizler?

Bu soruların cevapları ve çözümleri siyasilerin işi değil mi? Hep bize verilen şablon kadar bakıyoruz. Oysa ki cevaplar; çözümler çerçevenin dışında.
...........................

PKK nin arkasında ABD ve AB var benim ilkokula giden çocuğum bile
bunu biliyor.
............................

Bugünü anlamak isteyenler tarih okusun. ĞÖzellikle Osmanlı'nın Balkanları nasıl kaybettiğini bir daha bir daha okusun. Yüz yıl önce sahneye konmuş bir oyun yine sahnede. BĞÖL, PARЇALA , SĞÖMĞÅ“R!
...................................

Kapitalizmin enerji coğrafyasına ihtiyacı var. Bu coğrafyada iplerin kendi elinde olması için her türlü kartını ortaya sürüyor. Gerekirse demokrasi (!) bile götürüyor. ĞÂÂnceleyin, okuyun, bakın.

Alın elinize dünya haritasını.

Afganistan'dan başlayarak Türkiye'ye, Eski Yugoslavya'ya gelin. Bakın bir daha bakın. Neler olup bitiyor bu coğafyada ??? ... Etnik yapıdan dine; mezhepten dünya görüşüne kadar ne varsa bu topraklarda sahnelenen oyunları düşünün...
....................

70 lerde Türkiye sağ-sol diye bölündü. 80 lerde Kürt- Türk diye ve bunun yanında yetmedi laik- antilaik diye ayrıştık. Kim dindar kim dinsiz diye sorgular olduk birbirimizi. Sivas 1993 Madımak Yangını yakılan 37 "insan"... Bahriye ĞÅ“çok'tan Uğur Mumcu'ya; Necip Hablemitoğlu'ndan Abdi ĞÂÂpekçi'ye öldürülen aydınlar...

ĞÂÂstanbul!daki HSBC Banka ve basına çıkan çıkmayan birçok bankaya yapılan saldırılar. Їarşı; otobüs kundaklamaları. ĞÖldürülen zavallı insanlar... ĞÖyle çok ki say sayabildiğince.

Biz böyle birbirimize düşmüşken; Tüm kurumlar devlet eliyle "demokratikleşme adı altında " erozyona uğratılıken yozlaşmayan yalnızca TSK kalmışken emperyalistler ellerini oğuşturuyor.

Birbirimizin gözünü oyarken biz sömürülüyoruz habersiz.
Cevap 4
deleted
Member

KizilZora
Cevaplar: 337
kayıt olmuş: 9/10/2007
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 16:39  
Yorumlari okurken Aklima Atatürkün Bursa Nutku geldi.


Türk genci, inkilapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve inkĞ®lapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, "bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır" demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silĞ¢hla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır.

Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, "polis henüz inkilap ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır.

Mahkeme onu mahkum edecektir.
Yine düşünecek: "Demek, adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lĞ¢zım!"
Onu hapse atacaklar. Kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana; ĞÂÂsmet Paşa''ya, Meclis''e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki; "Ben inanç ve kanaatimin icabını yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!"

ĞÃ‚Âşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!



____________________
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 5
Site kurucusu
Posting Freak

Rojin
Cevaplar: 1061
kayıt olmuş: 11/9/2006
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 17:43  
Atatürk böyle bir sözü hangi Sartta söylemis olabilir? kendisine baglı güvenlik güclerinde bir eksiklik mi görmüstü?


____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen Zaman ...
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 6
Senior Member
Senior Member


Cevaplar: 683
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
posticons/heart.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 18:45  
bende bu nutkuna rastlamadim :cool:

ama paylasimlariniz icin tskler
sam :t:
zora :t:


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 7
deleted
Member

KizilZora
Cevaplar: 337
kayıt olmuş: 9/10/2007
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 20:08  
Tahminimce Cogunluk bu nutuktan haberdar degil.Celiskliler var diyemi bukdar Su istimal edildi bursa nutku.


____________________
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 8
Senior Member
Senior Member


Cevaplar: 683
kayıt olmuş: 6/11/2004
Durum: Çevrimdışı
posticons/heart.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 22:57  
degerli zora


demek celiskileri sende fark ettin '' celiskiler var diyemi'' cumlenden anlasiliyor.
burda ben bir suiatimal göremiyorum.

suistimal kelimesini dogru kullandigindan eminmisin hmm :redhead:

saygilar :t:


[tarihinde düzeltildi 1/3/2008 Saat 22:59 Yazar asliyok]



____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 9
deleted
Member

KizilZora
Cevaplar: 337
kayıt olmuş: 9/10/2007
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/3/2008 Saat 23:54  
En basta sunu yazmisiniz Asliyok

(bende bu nutkuna rastlamadim )

(suistimal kelimesini dogru kullandigindan eminmisin hmm )

Simdi Size Suistimali yazim önce.

Kullanılmayan bilgi suistimal edilmiş demektir. Ki sizde rastlamdim diyorsunuz.

Simdi siz Bir kendinize sorun neden okumadiniz??

Kelimye yanlis kulanmadigimi sizde fark etim.



____________________
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 10
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 2/3/2008 Saat 00:20  
Arkadaşlar paylaşımlarınız için teşekkürler son zamanlarda sadece okuyucu olarak katılıyordum. Fakat anlamsız gerginlikleri görünce bende de bulunan bilgileri paylaşmak istedim. Biraz uzun ama okuyunca Bursa nutku ne için söylendi anlaşılır.

BURSA NUTKU - AЇIKLAMA -

Atatürk’ün “Bursa Nutku”, günümüzün en ilgi çekici konularından birisi haline gelmiştir. Zamanın Bornova Savcısı, Bornova Asliye Mahkemesi’nde, “Nutuk”u okuyanların, halkı kanunlara karşı gelmeye teşvik iddiası ile dava açtı. Bu sırada dönemin Yargıtay Başkanı’nın “Adalet Yılı” açış konuşmasında, “Nurculuk” dolayısıyla, Atatürk’ün Bursa Nutku’nu tekrar etmesi üzerine şiddetlenen tartışma, halen devam etmektedir. Bu nutkun anarşiyi teşvik ettiği, özellikle “Atatürk tarafından söylenmediği” yönünden gazetelerde başlayan tartışmaya, sonunda dönemin Başbakanı da katılmıştır.

Konu, Senato ve Millet Meclisi kürsülerinde konuşulmuş, konuşulmaktadır. Nihayet, Atatürk ĞÅ“niversitesi asistanlarından biri, nutkun Stalin tarafından söylendiğini iddia edecek kadar kendinden geçmiştir. Türk tarih Kurumu’nun nutkun Atatürk tarafından söylendiğini açıklayan kısa bildirisine rağmen, dönemin Başbakanı nutkun Atatürk’e nispetini şüpheli olarak ilan ettikten başka, bu nutuk Atatürk tarafından söylense bile, suç teşkil eder görüşünü ileri sürmüştür. Yani Atatürk’ün inkılapları nasıl millete mal olmuş olanlar ve mal olmamış bulunanlar diye ikiye ayrılmış ise, şimdi de Atatürk’ün nutukları veya sözleri suç teşkil edenler veya etmeyenler diye ayrılmak teşebbüsüne geçilmiştir.

ĞÃ‚Âşin garip olan tarafı, nutkun ilk defa 1947’de yayımlandığının bilindiği, bugüne kadar 19 yıl, sayısız yerde yayımlanıp söylendiğidir. Gene kesin olarak bilinmektedir ki, bu nutuk 1949’da ĞÂÂzmir’de bir DP toplantısında Celal Bayar tarafından ĞŞeref Balkanlı’ya verilerek okutulmuştur. O tarihte Demokrat ĞÂÂzmir Gazetesi, bu olayı ve nutku yayımlamıştır.

O tarihlerde çok partili hayata henüz geçilmiş olmasına rağmen, herhangi bir takibat yapılmamıştır.

1954’te bu nutkun ilk cümlesi, Ankara’da Ziraat Fakültesi’nde taşlar üzerine kazılmıştır.

Nihayet 1958’de, “gericilik” olayı ile ilgili olarak Ulus’ta basıldığı zaman Ulus Gazetesi hakkında, Ankara Savcılığı, takibata geçmiş ve fakat bizzat Adnan Menderes’in ilgilenmesiyle Ulus hakkında “ademi takip” (bildiğim kadarıyla takipsizlik demek) kararı verilmiştir.

Siyasi düşünceler ve hesaplar bizi hiçbir şekilde ilgilendirmemiştir. Bizim için önemli olan Atatürk’ün bu nutku söyleyip söylemediğini ortaya koymaktır. Söylenmemiş bir sözü söylenmiş gibi göstermeye kimsenin hakkı olmadığı gibi, söylenmiş bir sözü de, yok etmeye kimsenin hakkı yoktur. Hele Atatürk’ün sözlerini yok etmeye, kimsenin gücü yetmez.

1958’de Ulus hakkında takibat yapıldığı zaman başlayan araştırmalarımın sonucunda bu nutkun kesin olarak Atatürk tarafından söylendiği inancına vardım. Bu inancım tanıklar, olaylar ve belgelere dayanmaktadır. Zaman zaman basın toplantıları yaparak, kamuoyuna ve araştırıcılara kolaylık sağlayabilecek bilgiler verdim. Bursa Nutku’nun Atatürk tarafından söylendiğini ifade ettim. Tartışmaların cereyan ettiği günlerde, araştırmalarımın sonuçlarını Ulus Gazetesi’nde yayımladım.
( 25 Kasım – 3 Aralık 1966 günlü Ulus Gazeteleri)

Tartışma hĞ¢lĞ¢ bitmemiştir. Araştırmalarımın ana hatlarını yayımlamanın yararlılığını ve zorunlu olduğunu uygun gördüm. Karşı iddiaların en ağır ve en önemlilerini de, diğer bazı yazılarla birlikte, kitabın sonuna aldım. Böylece okuyucu, nutkun olmadığını, söylenmediğini, Stalin’in olduğunu iddia edenlerin görüşlerini de okumak imkĞ¢nına sahip kılınmıştır.

Ben bir “tarihçi” değilim. Tarihçilerin de, şu sırada ne ile meşgul olduklarını bilmiyorum. “Türk genci inkılapların ve rejimin dhip ve bekçisidir” sözlerine uyarak “nem varsa onunla” eserimizi korumaya gayret ettim.

Ankara – 4/1/1967
Reşit ĞÅ“lker


ATATĞÅ“RK’ĞÅ“N BURSA NUTKU ve KUĞŞKULAR

Atatürk’ün inkĞ¢r ve yok edilmek istenilen Bursa Nutku hep bilindiği gibi şöyledir:

"TĞÅ“RK GENCĞ ĞÂÂNKILĞ‚PLARIN VE REJĞÂÂMĞÂÂN SAHĞÂÂBĞ VE BEKЇĞÂÂSĞÂÂDĞÂÂR. BUNLARIN LĞÅ“ZUMUNA, DOĞÂÂRULUĞÂÂUNA HERKESTEN ЇOK ĞÂÂNANMIĞŞTIR. REJĞÂÂMĞ VE ĞÂÂNKILĞ‚PLARI BENĞÂÂMSEMĞÂÂĞŞTĞÂÂR. BUNLARI ZAYIF DĞÃ…â€œĞŞĞÅ“RECEK EN KĞœЇĞÅ“K VEYA EN BĞÅ“YĞÅ“K BĞÂÂR KIPIRTI, BĞÂÂR HAREKET DUYDU MU: BU MEMLEKETĞÂÂN POLĞÂÂSĞ VARDIR, JANDARMASI VARDIR, ORDUSU VARDIR, ADLĞÂÂYESĞ VARDIR … DEMEYECEKTĞÂÂR. ELLE, TAĞŞLA, SOPA VE SĞÂÂLAHLA… NESĞ VARSA ONUNLA ESERĞÂÂNĞ KORUYACAKTIR.

POLĞÂÂS GELECEKTĞÂÂR, ASIL SUЇLULARI BIRAKIP SUЇLU DĞÂÂYE ONU YAKALAYACAKTIR. GENЇ, “POLĞÂÂS HENĞÅ“Z ĞÂÂNKILAP VE CUMHURĞÂÂYETĞÂÂN POLĞÂÂSĞ DEĞÂÂĞÂÂLDĞÂÂR” DĞÂÂYE DĞÃ…â€œĞŞĞÅ“NCEK FAKAT ASLA YALVARMAYACAKTIR. MAHKEME ONU MAHKĞ›M EDECEKTĞÂÂR. YĞÂÂNE DĞÃ…â€œĞŞĞÅ“NECEK: DEMEK ADLĞÂÂYEYĞ DE ISLĞ‚H ETMEK, REJĞÂÂME GĞÖRE DĞÅ“ZENLEMEK LĞ‚ZIM…

ONU HAPSE ATACAKLAR; KANUN YOLUNDAN ĞÂÂTĞÂÂRAZINI YAPMAKLA BERABER, BANA, ĞÂÂSMET PAĞŞA’YA, MECLĞÂÂSE TELGRAFLAR YAĞÂÂDIRIP HAKLI VE SUЇSUZ OLDUĞÂÂU ĞÂÂЇĞÂÂN TAHLĞÂÂYESĞÂÂNE ЇALIĞŞILMASINI, KAYRILMASINI ĞÂÂSTEMEYECEK, DĞÂÂYECEK KĞÂÂ: BEN ĞÂÂMAN VE KANAATĞÂÂMĞÂÂN ĞÂÂCABINI YAPTIM. MĞÅ“DAHALE VE HAREKETĞÂÂMDE HAKLIYIM. EĞÂÂER BURAYA HAKSIZ OLARAK GELMĞÂÂĞŞSEM, BU HAKSIZLIĞÂÂI MEYDANA GETĞÂÂREN SEBEP VE AMĞ®LLERĞ DĞÅ“ZELTMEK DE BENĞÂÂM VAZĞÂÂFEMDĞÂÂR. ĞÂÂĞŞTE BENĞÂÂM ANLADIĞÂÂIM TĞÅ“RK GENCĞ VE TĞÅ“RK GENЇLĞÂÂĞÂÂĞ…"


KORKU ve KUĞŞKUNUN NEDENLERĞÂÂ

Atatürk’ün nutkundan neden korkulmaktadır? Neden kuşkulanılmaktadır? ĞÖnce bunu çözümlemek lazımdır. Bu nutuktan korkulduğu, kuşkulanıldığı içindir ki: Ona hüuuups edilmekte, inkar edilmekte, hakkında kovuşturma yapılmakta, hakkında dava açılmakta ve en nihayet onun Stalin tarafından söylenmiş bir komünist manifestesi olduğu gibi iğrenç bir iddiaya kadar gidilmektedir. Їünkü; bu yola sapanlar “inkılapları ve rejimi” çiğnemek ve çiğnetmekle ayakta durabilmektedirler.

Dini politikaya alet edenler Türk Milliyetçiliğine, Türk Milletine, Türk Devrimlerine düşman olanlar. Halkın egemenliği yerine, halkı egemenlikten yoksun bırakarak şeriat düzenini getirmek isteyenler. Atatürk’e “tek gözlü teccal”, “islam teccali” ; Ziya Gökalp’e “mülhit” diyenler… ve benzerleri nutukta sözü geçen “inkılapları ve rejimi” çiğnemek isteyenlerdir. Bu nutkun kendilerine karşı Atatürk tarafından söylendiğini bildikleri için ve bir gün bu nutkun dünyayı başlarına yıkacağına inandıkları için onu yok etmek istemektedirler ĞÃ‚Âşte kuşkularının, korkularının nedenleri budur.

Bu nutuk münhasırsan “inkılaplar ve rejim” için söylenmiştir. Laikliğe karşı girişilen bir kımıldanma hali için söylenmiştir. 1958’de Ulus gene Nurcuların faaliyetlerine karşı bu nutku basmıştır. Yargıtay Başkanı Nurculukla ilgili karar dolayısıyla nututan bahsetmiştir. Kuşkulananlar neden dolayı kuşkulandıklarını hayet iyi bilmektedirler.


BURSA NUTKU ANARĞŞĞÂÂYĞ TEĞŞVĞÂÂK EDEN BĞÂÂR NUTUK MUDUR?

Atatürk’ün Bursa Nutku, memlekette anarşi yaratacak, halkı kanunlara karşı gelmeye kışkırtacak, devlet nizamını ihlal edecek bir nitelikte gösterilmekte ve bütün iddialar bu temele bina edilmektedir. ĞÃ‚Âşte bundan ötürüdür ki bu nutukun gerçekten halkı kanunlara karşı gelmeyi, anarşi yaratmayı, devlet nizamını ihlal etmeyi teşvik eder bir nutuk olup olmadığında birleşmek lazımdır.

Atatürk nutkunda ne diyor?

"TĞÅ“RK GENCĞ ĞÂÂNKILĞ‚PLARIN VE REJĞÂÂMĞÂÂN SAHĞÂÂBĞ VE BEKЇĞÂÂSĞÂÂDĞÂÂR. BUNLARIN LĞÅ“ZUMUNA, DOĞÂÂRULUĞÂÂUNA HERKESTEN ЇOK ĞÂÂNANMIĞŞTIR.

BUNLARI ZAYIF DĞÃ…â€œĞŞĞÅ“RECEK EN KĞœЇĞÅ“K VEYA EN BĞÅ“YĞÅ“K BĞÂÂR KIPIRTI, BĞÂÂR HAREKET DUYDU MU: BU MEMLEKETĞÂÂN POLĞÂÂSĞ VARDIR, JANDARMASI VARDIR, ORDUSU VARDIR DEMEYECEKTĞÂÂR. HEMEN MĞÅ“DAHALE EDECEKTĞÂÂR VE KENDĞÂÂSĞ ESERĞÂÂNĞ KORUYACAKTIR."

ĞÖnce nutuktan açıkça anlaşılmaktadır ki: Atatürk’ün verdiği görev “inkılaplar ve rejim” konusundadır. Rejim, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Atatürk Büyük Nutku’nda da “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir” demek suretiyle rejimin korunmasını Türk Gençliğine emanet etmiştir ve açıklamıştır: "Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve delalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhid edebilirler" "Ey Türk istikbalinin evladı; işte bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda, mevcuttur."

Atatürk 15-20 Ekim 1927’de söylemiş olduğu bir sözü tekrar etmektedir. Atatürk 1927’de rejimi, Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk Gençliğine emanet etmiştir ve gereğine göre nasıl korunacağını göstermiştir. 1938’de de Bursa Nutku’nda aynı esası tekrar etmiştir.

Her konuda her zaman polisi, jandarmayı, adliyeyi dinlemeyin, istediğiniz gibi hareket edin diye bir emri Atatürk’e yaraştırmak beyhude bir gayrettir. Atatürk “rejim ve inkılapları” “zayıf düşürecek” “bir kıpırtı ve hareket” ten bahsetmiştir.

ĞÖyleyse önce “rejimi”, inkılapları tehlikeye düşürecek “bir kıpırtı ve bir hareket” olacaktır. Bu “kıpırtı ve hareket”in gerçekten “rejim ve inkılapları” tehlikeye düşürdüğü inancına varılacaktır. Sonra buna müdahale edilecektir.

Esasen polis, jandarma, ordu, adliye zamanında olaya müdahale etmişse, mesele yoktur. Ama ileride ayrıntılarını açıklayacağımız gibi 1 şubat 1933’te Türkçe ezan okunma olayında olduğu şekilde polis, jandarma, savcı, sulh hakimi, müftü “rejim ve inkılapların” korunması bakımından görevlerini yerine getirmemişlerse Türk Genci müdahale edecek; uygun bütün araçlarla “kendi eserini” “rejimi ve inkılapları” koruyacaktır. Türk Gençliğine hitabında da “Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve delalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhid edebilirler” “Ey Türk istikbalinin evladı; işte bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda, mevcuttur.” Sözleriyle, Bursa Nutku arasında öz bakımından hiçbir fark yoktur.

ATATĞÅ“RK BURSA NUTKU’NU SĞÖYLEMĞÂÂĞŞTĞÂÂR

1 şubat 1933’te, Burs’da öğlenden sonra otuz kadar şahıs Ulucami yanında bulunan Evkaf Müdürlüğü’ne başvurarark ezan ve kametin ĞÂÂstanbul ve diğer şehirlerde olduğu gibi Bursa’da da Arapça okunmasını istemişlerdir. Evkaf müdürünün emrin yukarıdan geldiğini, kendisinin yapacağı bir şey olmadığını bildirmesi üzerine, arkalarına daha büyük bir kalabalık toplayarak valiliğe gitmek istemişlerdir. Fakat bu isteklerine ulaşamadan polis kuvvetleri tarafından dağıtılmışlardır. Müşevviklerle; önayak olanlar yakalanarak tahkikata başlanmıştır.

Bu sırada Atatürk, mevsimin kış olmasına rağmen 22 gün süren bir yurt gezisi yapmaktadır. Bursa olayını duyar duymaz olaya büyük bir önem vererek yola çıkmış, büyük bir hızla 5 şubat 1933 günü saat 5:00’te Bilecik’e varmış ve sabah olmasını beklemeden otomobille hareket etmiş ve 9:30’da Bursa’ya varmıştır.

Atatürk ‘ün büyük bir hızla Bursa’ya gelmesini Cumhuriyet gazetesinde Yusuf Ziya Bey şöyle anlatmaktadır: “Yirmi iki gündür, adımlarının izleriyle yurdu bir altın haleye saran Gazi, Afyon tepelerini aydınlatırken Bursa ovasına küçük bir irtica gölgesi çöktü. Bir anda onun bir tepeden bir ovaya karanlıkları yırtan bir yıldırım hızıyla düştüğünü gördük” ( 8 şubat 1933, Cumhuriyet Gazetesi).

Atatürk olayla bizzat meşgul olmuş, 6 şubat’ta Anadolu Ajansı’na şu tebliği vermiştir:

“Bursa’ya geldim. Hadise hakkında alakadarlardan malumat aldım. Hadise haddizatında fazla ehemmiyeti haiz değildir. Herhalde, cahil mürteciler adaletin pençesinden kurtulamayacaklardır. Hadiseye dikkatimizi bilhassa çevirmemizin sebebi, dini siyaset ve herhangi bir tahrike vesile etmeye asla müsamaha etmeyeceğimizin bir defa daha anlaşılmasıdır. Meselenin mahiyeti esasen din değil, dildir. Kati olarak bilinmelidir ki; Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatına hĞ¢kim esas kalacaktır.”

Olayın soruşturması ile Adalet Bakanı Yusuf Kemal Bey’le, ĞÂÂçişleri Bakanı ĞŞükrü Kaya Bey görevlendirilmişlerdir. Olayda görevlerini ihmal eden Bursa Savcısı Sakıp Bey’e ve Bursa Sulh Ceza Hakimi Hasan Bey’e ve Bursa Müftüsü Nurettin Bey’e işten el çektirilmiştir. 15 kişi tevkif edilmiştir.

Bursa’da çıkan Arkadaş Gazetesi sahibi, gazeteci Rıza Ruşen Yücer 1947’de “Atatürk’e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra” adlı bir eser yayımlıyor. Bu kitabında Bursa olayını kısaca anlattıktan sonra nutkun nasıl söylendiğini şöyle açıklamaktadır: (Baknız "Birinci Tanık")

BĞÂÂRĞÂÂNCĞ TANIK

“O akşam Їekirge yolundaki köşkte Atatürk’e bir yemek verildi. Sofrada 13-14 kişi var. O günkü hadiseden dolayı Atatürk’ün gönlünü almak için, bu on dört kişiden birisi:

- Efendim, diye söze başladı… Bursa gençliği bu hadiseyi hemen bastıracaktı. Fakat zabıta ve adliyeye oln güveninden ötürü… devam edemedi. Atatürk bir işaretle sözünü kesti… Sonra Türk gençliğinden ne anladığını şöyle tarif etti:

Türk genci, inkılapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir diye başlayan Bursa Nutku’nu söylemiş ve şöyle bitirmiştir: ĞÃ‚Âşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği… dedi.”



1958’DE NUTUK ĞÂÂNKĞ‚RA KALKILIYOR

Rıza Ruşen, Bursa Nutku’nu gördüğü ve işittiği bir olay olarak anlatmaktadır. Bu küçük kitapta bulunan Nutuk 1947’den 1958’e kadar hiçbir itiraza uğramamıştır. Fakat 1958 senesi 19 Mayısı’nda nutkun Ulus Gazetesi’nde yayınlanması üzerine iktidar çevreleri ve telaş ve endişeye düşmüşler, bir taraftan iktidar organı olan Zafer Gazetesi “… Atatürk adına sahte metinler kaleme almak ve kendi uydurması olan bir beyannamenin altına Atatürk imzasını atmakla siyasi sahtekarlık ile kalpazanlığı artık üzerinde durulması lazım bir hududa götürmüştür…” şeklinde suçlarken Ankara Savcısı Rahmi Ergil de işe el koymuştur.

19 Mayıs 1958 günü saat 22:30 da Basın Savcısı Cumhur Oymakoğlu gazeteye telefon ederek nutkun nereden alındığını sormuştur.

20 Mayıs günü ĞÅ“lkü Arman adliyeye götürülmüştür. Savcı Başyardımcısı Ziya ĞÅ“lgener tarafından ve Başsavcı Rahmi Ergil tarafından sorguya çekilmiştir. Nutkun kaynağının en kısa zamanda bulunması istenmiştir.

ĞÃ‚Âşte o sırada Rahmi Ergil:

a) Türk ĞÂÂnkılabı Tarihi Enstitüsü’nün neşriyatı meyanında “Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri” adlı 3 ciltlik kitapta yer almamasına,

b) Rıza Ruşen Yücer’in önsözünde “Naklettiğim fıkra ve hatıralar gerçekten olmuş mudur? Bunu kesin olarak temin edemem. Їünkü: Ben tevsikten ziyade ve sadece işittiklerimi – duyduğum şekle sadık kalarak – tespit ve nakle önem verdim” şeklinde beyanlarına dayanılarak mevsuk bulunmadığı ileri sürülmüştür.

Her ne kadar ileride de temas edeceğimiz gibi, Menderes’in, 1949 yılında DP’li ĞŞeref Balkanlı’nın ĞÂÂzmir’de DP erkĞ¢nı önünde Celal Bayar tarafından eline verilen ve okunan nutuktan dolayı hakkında takibat yapılmadığını öğrenmesi üzerine, Ulus hakkındaki takibat durdurulmuştur. Durdurulmuştur ama bugün yapılan iddiaların kaynağı oradan gelmektedir.

ĞÂÂKĞÂÂNCĞ TANIK

1958’de Ulus Gazetesi’nde Bursa Nutku’nun yayımlanmasından ötürü soruşturma açıldığı zaman olayın bir tanığı daha ortaya çıkmış ve tarihçi Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu olaya şöyle tanıklık etmiştir:

“Bu olay Arapça ezanın kaldrırıldığı zaman olmuştur. Mustafa Kemal ĞÂÂzmir’deydi. Bursa’da Ulucamii’de bir müezzinin ezanı Türkçe okumayıp Arapça okuduğunu öğrendi. Sofradaydık, derhal hususi trenin hazırlanmasını emretti. Tren öylesine bir şekilde geldi ki, Karaköy’e kadar Mustafa Kemal bağırıyordu. “Yavaş gidiyor daha süratli” Karaköy’den otomobille gayet bozuk bir yoldan Bursa’ya varıldı. Paşa’nın oradan kalkıp Bursa’ya geldiğini haber alınca, Ankara “Bu telaşa sebep ne” demiş. Bunu Mustafa Kemal duymuştu. “Bir müezzin Arapça ezan okuyor. Ne vali, ne müddeimumi, ne polis hadiseyle ilgileniyor. Biz inkılap yapıyoruz. Bir milletin kaderini elimize aldık, çocuk oyuncağı mı bu işler? Bu eserin kurucusu benim. Bursa’da devlet makamları inkılapları korumak için alakalanmadıklarında benim ne yapmamı istiyorsunuz? Durmamı mı?” dedi. Ondan sonra verilen yemekte bu sözleri söyledi. Konuşmanın gazetelerde neşredilmediğini hatırlıyorum.”

ĞœЇĞÅ“NCĞÅ“ TANIK

Bursalı gazeteci Musa Ataş da Atatürk’ün Bursa Nutku’nu söylediğine tanıktır. Bu görüşlerini ölmeden bir süre önce Bursa’da çıkan HĞ¢kimiyet gazetesinin 5 Mart 1963 HĞ¢kimiyet ve 18 Mart 1963 tarihli nüshalarında yayımlamıştır. Aynı zamanda Türk ĞÂÂnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Afet ĞÂÂnan tarafından verilen ve 23.1.1964’te Senato’da Milli Eğitim Bakanı ĞÂÂbrahim ĞÖktem tarafından okunan cevap yazısında da Atatürk’ün bu nutku söylediği anlaşılmaktadır. Musa Ataş Atatürk’ün bu nutku söylediğine tanıktır.

Musa Ataş, 18 Mart 1963 tarihli HĞ¢kimiyet gazetesinde çıkan yazısında şöyle demektedir:

“Aradan 30 sene geçmiş. Bunları bulmak kolay değildir. Bursa gazetelerinde çıkanlar ise, sahipleri öldüklerinden koleksiyonlarının ne olduğunu bilmiyorum. Yalnız bu vaka üzerine Büyük Atatürk’ün yaptığı üç konuşmadan en mühimi olan belediye meclisi salonunda gençliğe yaptığı hitabesini mealen hafızamda saklıyorum. Orada Atatürk gençliğe hitaben demiştir ki:

- Bu hadise mühüm fiili bir hareket değildir. ĞÂÂrticai bir mahiyeti de yoktur. Fakat size şunu bildireyim ki, meş’um Menemen irticai hadisesi, inkılplarımıza karşı yöneltilen bir hareketi önleyici Türk gençliğinin mevcut olduğunu göstermiştir. Kubilay gibi genç ve idealist bir ihtiyat zabiti kendisini bu uğurda feda etmiştir. Onu örnek alın. Herhangi irticai bir hareket olursa onun karşısında daima siz bulunacaksınız. Їünkü inkılaplarımızı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni size emanet ettik. Hangi şartlar altında olursa olsun hiçbir devlet kuvvetine dhi dayanmadan bunları siz koruyacaksınız. Alacağınız kuvvet bütün Türk milletinindir. Böyle hareketlerde sizi pervasızca daima bunların karşısında görmek Türk milletinin en büyük inancıdır.”

Bu konuşmadan sonra gençler Atatürk’ü hararetle alkışladılar. “Yolundayız Paşam” dediler.

TĞÅ“RK TARĞÂÂH KURUMU’NUN BURSA NUTKU HAKKINDA KARARI

“Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu’nun 24 Ekim 1966 tarihli toplantısında Bornova Asliye Hukuk Hakimliğinin 27/9/1966 tarih ve 1966/338 sayılı yazısı ve bu yazıya ekli Atatürk’ün Bursa Nutku ile ilgili sözlerin üzerine gerekli incelemeler yapılmıştır. Bu incelemeler sonunda bu sözlerin Atatürk’ün 1933 şubatı’nda Bursa’da yaptığı konuşmadan mealen alınmak suretiyle çeşitli tarihlerde basılmış olduğu kanaatine oybirliği ile varılmıştır.”

Kaynak : Atatürk’ün Bursa Nutku (Tanık ve Belgelerle), Reşit ĞÅ“lker, Cumhuriyet Gazetesi Kitapları


[tarihinde düzeltildi 2/3/2008 Saat 11:30 Yazar Bence68]
Cevap 11
Site kurucusu
Posting Freak

Rojin
Cevaplar: 1061
kayıt olmuş: 11/9/2006
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 2/3/2008 Saat 08:40  
Bence68 Tsk iletirim öncelikle bukdar detayli bilgi sundugunuz icin.
Bir cok Konular aydinlandi okudugum zaman.

Az beni tanirsin okurken dikatimi bir konuya takildim ,Sizden ricam o konuyada bir aciklma yapa bilirseniz sevinirim.Cünkü Ezananin Arapca okumasina neden tepki?
Düsündürücü,Aklimda kalan bir söz Din ile Siyaset Ayridir diye.



“Bu olay Arapça ezanın kaldrırıldığı zaman olmuştur. Mustafa Kemal ĞÂÂzmir’deydi. Bursa’da Ulucamii’de bir müezzinin ezanı Türkçe okumayıp Arapça okuduğunu öğrendi. Sofradaydık, derhal hususi trenin hazırlanmasını emretti. Tren öylesine bir şekilde geldi ki, Karaköy’e kadar Mustafa Kemal bağırıyordu. “Yavaş gidiyor daha süratli” Karaköy’den otomobille gayet bozuk bir yoldan Bursa’ya varıldı. Paşa’nın oradan kalkıp Bursa’ya geldiğini haber alınca, Ankara “Bu telaşa sebep ne” demiş. Bunu Mustafa Kemal duymuştu. “Bir müezzin Arapça ezan okuyor. Ne vali, ne müddeimumi, ne polis hadiseyle ilgileniyor. Biz inkılap yapıyoruz. Bir milletin kaderini elimize aldık, çocuk oyuncağı mı bu işler? Bu eserin kurucusu benim. Bursa’da devlet makamları inkılapları korumak için alakalanmadıklarında benim ne yapmamı istiyorsunuz? Durmamı mı?” dedi. Ondan sonra verilen yemekte bu sözleri söyledi. Konuşmanın gazetelerde neşredilmediğini hatırlıyorum.”

Ezanin türkce okunmasi Traftarim"idi Atatürk?



____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen Zaman ...
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 12
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 2/3/2008 Saat 11:58  
Sevgili Rojin ezan konusu beni çok ama çok aşar ama naçizene fikrimi belirteyim.

Arapça ezandan rahatsızlık duymadım, Türkçe okunsa da rahatsızlık duymam, ama Türkçe okunması konusunda kopan kıyametin gerçek nedenini anlamak istiyorum.

Türkçe okunsa nasıl olur denilince neden bir kesim kıyameti kopartır anlayamadım. Bu konu gündeme gelince, düşünce özgürlüğünden dem vuranlar birden bunu unutuyor. Demokrat geçinenler faşist kesiliyor.

Kıyameti kopardıklarına göre, bunda bir menfaatleri olduğu hissine kapılıyorum. Ortada bir menfaat veya benzer birşey olmasa, bu kıyameti kopartmazlar

Ezan namaza davet ediyorsa, Türkçe okunsa namaza davet etmeyecek midir?

Ayrıca ezanın Türkçe okunmasının Türklere ya da Türkçe'ye ne katkısı olacakmış onuda anlayamadım...

Sevgiyle
Cevap 13
Site kurucusu
Posting Freak

Rojin
Cevaplar: 1061
kayıt olmuş: 11/9/2006
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 2/3/2008 Saat 14:31  
Ezan metni şöyle

''Tanrı uludur, Tanrı uludur

ĞŞüphesiz bilirim, bildiririm

Tanrı'dan başka yoktur tapacak.

ĞŞüphesiz bilirim, bildiririm

Tanrı'nın elçisidir Muhammed.

Haydin namaza, haydin namaza

Haydin felТha, haydin felТha

Tanrı uludur, Tanrı uludur

Tanrı'dan başka yoktur tapacak"

ĞÃ‚Âşin en enteresan tarafı, tüm Arapça metin Türkçe'ye çevrilirken, Felah ( anlamı Kurtuluştur) kelimesi aynen bırakılıyor. Kurtuluş denmemesinin vardır bir sebebi hikmeti deyip geçelim.
Millet tam 18 sene bu adına ezan denen saçmalığı çekmek zorunda kalıyor. Ve 1950 yılında iktidara gelen DP nin ilk işi, bu zorbalığa, bu saçmalığa son vermek oluyor.

Peki neden laik kesim Türkçe ezan konusunda yanıp tutuşmaktadır? Bence asıl sorulması ve irdelenmesi gereken konu budur. Uludağ ĞÅ“niversitesi rektörü acaba 5 vakit namazını kılmaktamıdır ki, ezanın Türkçeleşmisini istemektedir? Hadi bu soru kaba oldu, bu ülkede namazını kılan insanların neden böyle bir talepleri yoktur? Dindar kesimin böyle bir derdi yok iken, laikçi kesime ne olmaktadır? Hem namazla işiniz olmayacak hem de namaza çağrı olan ezana müdahale etme isteğiniz olacak. Bu acaipliği anlamak mümkün değil.
Ben Türkiyenin tam anlamıyla laik bir devlet olamadığını savunurum. Laikliği en kısa tanımıyla Din ve Devlet ĞÃ‚Âşlerinin birbirinden ayrılması olarak değerlendiriyor isek, Dinin Devlete müdahil olmadığı, Devletin de tüm inanç gruplarına aynı mesafede olduğu ve onların inançlarına müdahil olmadığı, olamayacağı bir mekanizmadan bahsediyoruz. Fakat Türkiyede Din Devlete müdahil olmamakta, ama nedense Devlet her daim dine müdahale etmeyi kendine bir görev olarak görmekte. Diyanet ĞÃ‚Âşleri Başkanlığının varlığı bunun en net kanıtıdır. Ayrıca Türkçe Ezan ve Türkçe ĞÂÂbadet ile de Din'e apaçık müdahale sözkonusu olmuştur. 1935 yılından itibaren Kuran okumak, öğrenmek ve öğretmek yasaklanmış, buna uymayanlarda hapse atılmıştır. Bir nesil Kuran'dan bihaber yetişmiştir. Kuran öğrenimi için ahırlar kullanılmış, anne ve babalar çocuklarına Kuran öğretmek için gecenin bir vakti evlatlarını kaldırıp, evin bir yerlerine sakladıkları Kuranlarını çıkartıp, çocuklarına zor şartlarda Kuran öğretmişlerdir. Halk Tek Parti ĞÂÂktidarının bu zulmüne tam 18 sene katlanmıştır. 1950 de DP, Tek Başına işbaşına gelince de ilk iş olarak Türkçe Ezan denen o saçmalıklar dizesini ortadan kaldırmış, Kuran öğrenimini de serbest bırakmıştır.
Yazımın sonunda bir toparlama yapacak olursam, Dindar kesim asla ama asla Türkçe Ezan gibi ne idüğü belirsiz bir saçmalığı arzu etmemiş, bilakis Ezanın asli şekliyle okunması Yurt sathında büyük sevince sebep olmuştur. Bir çok insanın Allahu Ekber nidasını duyunca hüngür hüngür ağladığı bir çok hatırada mevcuttur. Dini millileştirme politikasının en önemli adımı olan Türkçe Ezan, Menderes'in acı şekilde sonuna da sebebiyet verse ( ki karşı devrim olarak gösterilmiştir) 1950 de kaldırılmıştır. Bir çok dönem ısıtılıp ısıtılıp önümüze konan bu meselede, namaz kılan insanlara danışılmaksızın, inançla, ibadetle alakası olmayan kişilerin bu konuda akıl yorması, kesinlikle iyiniyetten yoksun bir hareket olduğunun göstergesidir.
Allah bu ülkeye bir daha böyle bir zulmü göstermesin diyerek bitirelim. Ve ekleyelim, Allah minarelerimizden Allahu Ekber nidalarını eksik etmesin. Amin.


Alinti


[tarihinde düzeltildi 2/3/2008 Saat 14:33 Yazar Rojin]



____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen Zaman ...
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 14
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 2/3/2008 Saat 15:58  
Bilgilendirmeniz için teşekkürler...

Bence ezan sonuçta ibadete davettir. Türkçe veya arapça olması o kadarda önemli olmamalı diye düşünmekteyim.

Bakın dün Anadolu Gençlik Vakfı şehitleri anma günü düzenledi. ĞÂÂstiklal Mahkemesi kararı ile idam edilen ĞŞeyh Sait te şehit olarak anıldı.

Her nedense biz 60-70 yıl öncesinin olayları ile ilgilenmekteyiz. Bugün ve yarın kavramımız adeta yok.
Cevap 15
Member
Member


Cevaplar: 274
kayıt olmuş: 27/1/2008
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 2/3/2008 Saat 18:36  
Aydinlatici bilgileriniz icin cok tesekkürler!,sevgili Bence kardesim.
(Hangi konuda,nutuk detayli anlatilmadigi sürece,bazi...? larina malzeme olur...)
Elinize yüreginize saglik!
Aciklamaniza sevindim!.
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 16
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 2/3/2008 Saat 21:03  

Sevgili Rojin zannedersem Cem Taşkıner e ait 10 Ekim 2007 tarihli Laiklerin Türkçe Ezan Sevdası yazısından alıntı idi gönderdiğiniz yazı.

Her ne hikmetse bu yazar yine her zamanki gibi karşıt düşüncelere ne kadar saygısız bir şekilde saldırmakta.

Laiklik savunucularını namaz kılmayanlar olarak tanımlarken, bir yandan da ayrımcılık yapmaktadır. Yazısını keşke tam yayınlasaydınız o zaman görülecekti ki laikliği din karşıtlığı gibi gösterirken, insanları inananlar ve laikler diye ikiye ayırmaktadır.

Kimin namaz kılıp kılmadığını nasıl bilebiliyor acaba. ĞÂÂnsanlar bakın ben namaz kılıyorum diye ilanmı verecekler.

Benim düşüncem de bu ülkede ĞÂÂslamın en iyi şekilde yaşanmasının tek sebebi laikliktir.

Laiklik sayesinde dinimiz hurafelerden uzaklaşmış, özgürleşmiştir. Aynı zamanda da din üzerinden baskı yapılması engellenerek, insanların özgürce dinlerini yaşamaları sağlanmıştır.

Türkçe ezan konusundaki şu sözleri de düşündürücüdür.

"Millet tam 18 sene bu adına ezan denen saçmalığı çekmek zorunda kalıyor. Ve 1950 yılında iktidara gelen DP nin ilk işi, bu zorbalığa, bu saçmalığa son vermek oluyor."

Ezanın ilk olarak nasıl okunduğunu bilmediği gibi ezanın bir çağrının ötesinde dini açıdan hiçbir özelliğinin olmadığını da bilmemektedir.

Kelime aralarına sokuşturduğu anti-kemalist duygularını dışa vururken, Atatürk'ü kötüleyip Adnan Menderes'i yüceltmektedir.
Bilmediği bir başka şey de bu ülkede hiçbir zaman Kuran okumanın yasaklanmamış olmasıdır. Bu ülkede Arapça Kuran okumak yasaklanmıştır, fakat hiçbir zaman Kuran okumak yasaklanmamıştır. Hatta bizzat Atatürk'ün her gittiği yerde Kuran-ı Kerim'den mealler okuttuğu ve özellikle Elmalılı Hamdi Yazır'ın Kuran-ı Kerim mealini insanlara tavsiye ettiği bilinir.

Ezanın Türkçe veya Arapça okunmasının ne gibi bir farkı olduğunu da açıklamamıştır yazısında. Sadece içindeki kini dökmüş, yapmaya çalıştığı laf oyunlarıyla ezanın niçin Arapça okunması gerektiğini anlatmaktan ziyade laiklik savunucularını kötülemeye girişmiştir. Bu da Cem Bey'in sadece bir düşünce etrafında yuvarlanıp gittiğini ve kendi düşüncesine sahip olmayan insanlara nasıl bir gözle baktığını göstermektedir.

Senden benden hepimizden

Saygılar


[tarihinde düzeltildi 2/3/2008 Saat 21:10 Yazar Bence68]
Cevap 17
Site kurucusu
Posting Freak

Rojin
Cevaplar: 1061
kayıt olmuş: 11/9/2006
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 2/3/2008 Saat 23:40  
Tsk Bence aydinlatiginiz icin .Kisim kisim bilgileri ekliyorum.
Cünkü takildigim konulara bir aciklik gelemyince bir yorum olmayinca birde cok uzun yazilrdan bazi üylerimiz siklidigi icin.Ama su guzel konu icinde bir baska konu bulup fikri alis verisi yapa bilyioruz ;) Ama benim bildigim kadari ile Ezan ilk Arapca okunmustu,Tabi buda tam kesin bilgi degil.

Bunlar benim düsüncem alinti yazmama gerek yok ;)



____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen Zaman ...
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 18
« Ön  Diğer »        print
Yukarı git


mxBoard, © 2006 by pragmaMx.org, based on eBoard, XMB and XForum

Giriş

Kullanıcı Adı:

Şifre:

Sprache
Arabirim Dilini Seçin:

Almanca Fransızca Türkçe İngilizce
Son 5 Bilgi
Happy Birthday


Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok!
Etkinlik Takvimi
Mayıs 2025
  1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31  

Fuarlar
Toplantilar
Konserler
Festivaller
Kültür Sanat
Anma Günleri
Dogum günü
Dini Bayramlar
Özel Günler
Resmi Bayramlar
üye Puani
  1. Rojin: 10 976 Puanlar
  2. asliyok: 4 432 Puanlar
  3. HarmanYeli: 4 396 Puanlar
  4. KizilZora: 2 048 Puanlar
  5. life23: 1 675 Puanlar
  6. gokkiz: 1 657 Puanlar
  7. BirNefes: 1 048 Puanlar
  8. Erasmus: 984 Puanlar
  9. -Pozan-: 785 Puanlar
  10. Siyahinci: 623 Puanlar
Son Şiirler
SAKLI SEVDAM
(8316 okuma)
Hatırlarmısın .!
(11430 okuma)
Mektup......
(12257 okuma)
ANADOLU GARIBI
(12236 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(11960 okuma)
YAŞAMAYA DAİR
(12220 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(12404 okuma)
TOP Download
  1. AntiVir Personal - Free Antivirus
       [Hits: 1 020 x]
Link ler
  1. VOLKAN KONAK
  2. Yusuf Hayaloglu
  3. Full dizi izle

Bu sitedeki tüm logo ve markalar sahiplerinin malıdır. Diğer detayları Künye bölümünde bulabilirsiniz .

Haberlerimizi RSS kullanarak yayınlayabilirsiniz.

Bu site pragmaMx 0.1.11 tabanlıdır.

Yorumlar yazarların sorumluluğu altındadır,
geri kalan her şey © 2004 - 2025 by Dostsesi - Stimme der Freundschaft