Bu Felaketi Sadece Ve sadece Kimler Önleyebilir ?
1 ) Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük
felaket; ırk, din ya da mezhep ekseninde çıkabilecek iç
savaştır.
2 ) Türkiye doludizgin, Türk / Kürt ekseninde bir iç
savaşa doğru koşmaktadır.
3 ) Bu muhtemel felekati Önleyebilecek tek grup ise, batıya
gÖçerek, kendilerine yeni bir hayat kurmuş olan Kürt
kÖkenli insanlarımızdır.
4 ) Bu insanlar bu felakati , her şeyden Önce kendileri için
Önlemelidir.
5 ) Çünkü muhtemel bir iç savaş ve
bÖlünme sonrası, bu kişilerin batıda şuan ki
yaşamlarını sürderebilmeleri,
im-kan-sız-dır.
Bu kısa Özetten sonra, yazımıza
başlayalım.
Önce “ Irk Kimliği “ üzeine bir kaç
cümle edelim..
Bugünün dünyasında, sadece tek bir ırktan
oluşan ülke yoktur. Belki, yüzyıllar Önce
kapalı ve küçük toplumlarda bÖyle ülkeler
vardı ama, ulaşım kolaylığı nedeniyle
küçülen ve sürekli gÖç veren dünyada
bÖyle % 100 tek bir ırka dayalı ülke yoktur ve bundan
sonra da olmayacaktır.
Türkiye de bu ülkelerden biridir. Türkiye denilen bu
ülkede çok sayıda ırka mensup insanlar
yaşamaktadır. Bu topraklarda yaşayan millete genel olarak
Türk denir.
Tıpkı Fransa’da yaşayan ve Fransız devletine
bağlı olan tüm insanlara Fransız denmesi gibi
bu coğrafyada yaşayan bizlere de Türk denir.
Sanmayın ki, Tüm Fransızlar Napolyon’un torunudur.
Bugünün Fransa’sında yaşayanların %
15’i, eski Fransız sÖmürgelerinden gelmiş,
çoğu müslüman siyah insanlardır. Ama hepsi
artık Fransız olarak adlandırılır...
ABD’yi ise anlatmaya gerek bile yok. 200 yıllık
geçmişi olan bu ülkede 500.000 civarında Türk
vardır. Ama bu Türk kÖkenli insanlar, Önce “ Ben
amerikalıyım “ der, sonra da eğer soran olursa,
“ KÖkenim Türk “ der.
Hazır konuı ırk kÖkeninden
açılmışken, size kendimden Örnek vereyim.
Baba tarafım 16. yüzyılda Bilecik’ten Kosova’ya
gÖçmüş. Anne tarafım 17. yüzyılda
Konya’dan Bosna’ya gÖçmüş. Bu ailelerin
Bilecik ve Konya’ya geliş Öyküleri ise meçhul.
Her iki aile de, Osmanlı’ nın Balkanları fethinden
sonra, imparatorluk tarafından oralara yollanmış.
Osmanlı İmparatorluğu Balkan’ları kaybedince de,
her iki aile de, yaklaşık 200 – 300 yıl Balkanlarda
yaşadıktan sonra, 1800’li yıllarda Anadolu’ya
dÖnmüş ve İstanbul’a
yerleşmiş..Türkiye’de doğan annem ve babam
tanışmış ve evlenmiş Sonra da ben
doğmuşum.
Şimdi sÖyleyin bakalım, benim ırkım ne ?
Bir an için, her iki ailenin de anadolu’da yaşarken sadece
Türklerle evlikik yaptığını ve % 100 Türk
ırk yapısını koruduğunu varsayalım. ( Bu da
düşük bir olasılık ama, neyse )
Peki, ya Balkanlarda geçen 200 – 300 yılda ne oldu ? Bu
konuda ailemizin elinde hiç bir kayıt yok. Ama adım gibi
eminim Anadolu’dan Balkanlara gelen bu aileler, bu süre
içinde Balkanlarda yaşayan diğer ırklarla evlilikler
yaptılar ve diğer Balkan ırklarıyla
karıştılar.
Bugün benim DNA’larımı çÖzmek
mümkün olsa, eminim ki, Balkanlardaki ırkların
çoğundan izler gÖrülür.
Kim bilir, belki de ben; % 35 Türk, % 25 Arnavut, % 20 Boşnak, %
10 Bulgar, % 5 Hırvat ve de % 5 Romenim.. Yani ben çeşitli
ırklardan bir melezim. Tüm insanlar gibi...
Bunu şunun için anlattım.
Bugün Türklük ya da Kürtlük adına nutuk atan
insanların, acaba hangisi % 100 Türk ya da % 100 Kürt ?
Bebek katili Apo acaba ne kadar Kürt ? Kalıbımı
basarım en fazla % 49,9 Kürt’tür... Gerisi Türk,
Irak, Suriye, İran, Ermeni ve Süryani gibi, bÖlgedeki
diğer ırklarların kanı...
Sonuçta hepimiz insanız. İnanın,
taşıdığımız kana dayalı ırk
sıfatının, Fenerbahçeli ya da Beşiktaşlı
olmaktan hiç bir farkı yok. Hepimiz, irademiz
dışında, rastlantı sonucu, belli bir ırksal
yapıyla doğuyoruz ve kulağımıza “
“Dinimiz fısıldanıyor “
Neyse, bu parantezi kapatıp, asıl konumuza dÖnelim.
Tespitimizi Özetlerken ilk maddede ne demiştik ?
“ Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük
felaket; ırk, din ya da mezhep ekseninde çıkabilecek iç
savaştır. “
Bugün 40 yaşın altında olanlar, yani nufusumuzun %
75’i, 1980 Öncesi yaşanan Kahramanmaraş ve Çorum
olaylarını hatırlamaz. Bu iki kentte çıkan Sunni /
Alevi eksenli iç savaşta, sadece 2 gün içinde
yüzlerce insanımız, vahşice katledildi. Asker bile
olayları ancak 3. gün kontrol altına alabildi.
Eğer siz de Kenan Evren’i yaşlı bir ressam sanan
insanlardansanız, lütfen google’a girin ve “
Kahramanmaraş Olayları “ yazarak, vahşeti tüm
ayrıntılarıyla Öğrenin...
Mezhep ayrımına dayalı bu olaylar sadece 2 kentle
sınırlı kaldı. Oysa bugün Türkiye, tüm
vatan sathında, çok daha büyük bir tehlike ile
yüzyüze. Türkiye dolu dizgin Türk / Kürt ekseninde
bir iç savaşa koşuyor. Türkiye’nin
bÖlünmesiyle sonuçlanacak bu iç savaş, Anadolu
topraklarında yaşanan en büyük felekat
olacaktır.
25 yıl Önce Eruh baskını ile başlayan PKK
terÖrünü Önleyemeyen beceriksiz siyasi
iktidarların sonuncusu AKP iktidarı, son zamanlarda ortaya
“ Kürt Açılımı “ diye Özetlenen,
ama içeriği hala belli olmayan bir kavram
atmıştır.
PKK terÖründen, daha tehlikeli olan ise Kürt kÖkenli
vatandaşlarımızın temsilcisi olmak iddiasıyla yola
çıkan DTP’nin tutumudur. Bu parti terÖr
Örgütü PKK’yı ve onun eli kanlı lideri Bebek
Katili Apo’yu her fırsatta kutsamaktadır.
DTP’nin bu tutumundan daha da acısı, hem bÖlgedeki
çok sayıdaki Kürt kÖkenli vatandaşımız,
hem de büyük kentlere gÖç etmiş olan ciddi
sayıdaki vatandaşımız, her fırsatta
yaptıkları yasal ya da yasadışı gÖsteride,
PKK ve Bebek Katili Apo’yu kutsayan sloganlar atmaktadır.
AKP hükümetinin “ Kürt Açılımı
“ yaklaşımından sonra, daha da cesaretlenen bu
kişiler, artık daha yüksek sesle “
Muhatıbınız Apo’dur “ diyor. Bebek Katili Apo
ise, hükümet için, “ yol haritası “
hazırlamakta, siyasi çevreler, hacı yolu bekler gibi, Bebek
katili Apo’dan gelecek yol haritasını beklemektedir.
Şehit olan mehmetçiklerden bahsetmeyeceğim. Daha 2 gün
Önce Adana’da korsan gÖsteri yapan PKK
yandaşları, bir polisi kalbinden bıçaklayarak
şehit ettiler.
PKK yandaşları giderek gemi azıya almaktadır.
PKK terÖrünün 25. yıldÖnümünde,
Eruh’ta sÖzde festival adına toplanan PKK
yandaşları, bu alçak saldırıyı kutlamakta, bu
olayda kurşun atan terÖrÖist alkışlar
arasında konuşabilmektedir.
Ve daha da acısı, aynı saatlerde, bu olayda şehit olan
“ İlk şehidimiz “ mezarı başında
sadece ailesi tarafından anılmaktadır.
Yani, bu ülkede terÖrün sahibi varken, şehidin sahibi
yoktur.
Bu, hepimizin ayıbıdır...
Tüm bu akıl almaz olaylar sürerken, sağduyu sahibi
vatandaşlar, “ ya sabır “ demektedir.
Peki bu sabır daha ne kadar sürecek ?
Korkarım ki, çok daha fazla değil..
Türkiye’de bir iç savaş- çıkması
için tüm koşullar hızla olgunlaşmaktadır.
Sadece bir kıvılcıma ihtiyaç vardır.
Hatırlayın, yaklaşık 9 ay Önce, bir gece PKK
yandaşları İstanbul Beyoğlu’nda yine sahneye
çıktılar ve ortalığı yakıp,
yıkıp, “ Yaşasın PKK, yaşasın Apo
“ diye slogan attılar.
Arabası yakılan bir vatandaş, çılgına
dÖnerek, evinden aldığı tüfekle PKK
yandaşlarına ateş açtı. Allahtan, hem gece
olması, hem de bu kişinin silah kullanmakta acemi olması
nedeniyle, kimse Ölmedi. Bu kişinin yanında olan
arkadaşları ise, “ Vuramadın şu adamları
“ diye tepki gÖsterdi.
Bu tarihi olayı İHA kameramanı an ve an
gÖrüntüledi ve olay TV’lerde yayınlandı.
Bundan sonra olacakları, üzelerek de olsa, tahmin edelim.
İşte felaket senaryosu:
PKK yandaşları yine gÖsteri yapıp, PKK ve Bebek Katili
Apo yanlısı, Türkiye aleyhine sloganlar atıp,
ortalığı yakıp yıkarken, üzerlerine ya
otomatik silah ile ateş açılacak, ya da bomba atılacak.
Sonuç çok sayıda Ölü.
Bu saldırıyı belki sabrı taşmış bir
kişi bireysel olarak yapacak. Belki de Türk
ırkçısı bir gizli Örgüt yapacak. Belki de
Türkiye’yi bÖlüp zayıflatarak, bÖlgedeki
enerji kavgasında masadaki en güçlü oyuncu olan
Türkiye’yi masadan kaldırmak isteyen bir yabancı
ülke istihbarat Örgütü yapacak.
Ama ne fark eder ki ?
İç savaş bombasının pimi çekilmiş
olacak.
Hemen ertesinde, bu kez Kürt kÖkenli vatandaşlar tepkilerini
gÖstermek için sokağa dÖkülecek. Bu kişilerin
arasına katılan PKK yandaşları hem yakacak, hem
yıkacak, hem de masum insanları Öldürecek..
Çatışmalar her tarafa yayılacak. Kahramanmaraş ve
Çorum’da olduğu gibi, “ Şurda 100 kişi
Öldürüldü, burada 300 kişi
Öldürüldü “ gibi
kışkırtıcı yalanlar, cep telefonu, e-mail gibi
araçlarla yıldırım hızıyla yayılacak.
Ondan sonrası tam bir felaket.
Önce tüm ülkede sıkıyÖnetim ilan
edilecek. Ama yine de olaylar tamamen kontrol altına
alınamayacak. Bugün askere en çok kızanlar bile “
Ne duruyorsunuz “ diye askeri gÖreve çağıracak.
Asker yÖnetime el koyacak.
Ancak asker bu kez 12 Eylül’de olduğu gibi durumu hemen
kontrol altına alamayacak.
Kürt’ler “ Bizi katlediyorlar “ diye feryat edecek.
Dünya kamuoyu onları mağdur gÖrecek. Bir sabah
bakmışsınız ki, Amerikan 82. Hava İndirme
Tümeni, Diyarbakır’a inmiş ve bÖlgeyi kontrol
altına almış olacak.
BÖylece Türkiye’nin bÖlünmesi fiilen
başlamış olacak.
Ve tüm bu olaylar, haftalar sonunda değil, sadece 5 - 10 gün
içinde gerçekleşecek.
Bu felaket senaryosunun gerçekleşmesi, korkarım ki
yüksek bir olasılık.
Peki, bu iç savaş felaketi nasıl Önlenir ?
Bence bu felaketi Önleyebilecek ve Önlemesi gereken tek grup,
batı illerine gÖç etmiş ve burada gerek kendi
aralarında, gerekse Türklerle evlenerek, kendilerine bir
yaşam düzeni kurmuş olan Kürt kÖkenli
insanlarımızdır.
Önlemesi gereken diyorum, çünkü muhtemel bir
bÖlünmede, en büyük zararı bu insanlar
gÖrecektir.
Gelin, felaket senaryomuza, kaldığımız yerden devam
edelim...
BÖlgede çıkarı olan yabancı ülkelerin
müdahalesi ile, Türkiye’nin bÖlünme süreci
başlayacaktır. Türkiye’nin belli bÖlümü
Kürtlere verilecektir. Yani Kürdistan kurulacaktır.
BÖlünme sonrası büyük bir gÖç
başlayacaktır. Kürdistan sınırları
içinde kalan Kürt kÖkenli harici kişilerin nerdeyse
tamamı, bÖlgeyi terk edip, Türkiye’ye
gÖçecektir.
Gelelim Türkiye sınırları içinde kalan Kürt
kÖkenli vatandaşlara.
Elimde resmi bir istatistik yok. Ancak İstanbul, İzmir, Ankara,
Adana, Mersin, Bursa ve Antalya gibi büyük kentler başta
olmak üzere, batıda yaşayan Kürt kÖkenli
vatandaşımızın sayısının 8 milyon
civarında olduğunu tahmin ediyorum.
Bu kişilerden ise, en iyi ihtimalle, 1 milyon kişinin “
Yaşasın ülkemiz kuruldu “ diyerek, koşa koşa
Kürdistan’a dÖneceğini tahmin ediyorum.
Geride kalan 7 milyon Kürt kÖkenli vatandaşımız
ise, Türkiye’de kalmak isteyecektir. Kurulu düzeni olan,
işi olan, çocuğunu iyi okullarda okutan kişilerden
zaten aksini beklemek akılcı olmaz.
Peki bu kişiler Türkiye’de rahatça kalabilecek mi ?
Gelin senaryomuza devam edelim.
BÖlünme sonrası, Türkiye’deki tüm siyasi
partiler, siyaset tarihinin çÖplüğüne
atılacaktır. Asker en kısa zamanda seçim yapıp,
kendi vesayeti altında, yarı demokrasiye dÖnecektir.
Seçim sonunda, iktidara en az % 50 oyla, tek ideoloisi türk
ırkçılığı olan bir parti gelecektir. Partinin
lideri de, sanıldığı gibi, bıyıklı bir
anadolu delikanlısı değil, yurt dışında
eğitim gÖrmüş, 40 yaşlarında beyaz diye
tanımlanan, modern bir insan olacaktır.
Yeni Türkiye’de, Kürt kÖkenli insanların
tutunabilmesi imkansız gibi olacaktır. Muhtemelen insanlar
ırk yapısına gÖre fişlenecek, nufus
kağıdına ırkı bile yazılacaktır.
Çıkacak yasalarla, Kürt kÖkenli insanlar 2.
sınıf insan muamelesi gÖrecek, en ufak olayda hapse
atılacak, vatandaşlık hakları elinden alınacak,
sınır dışlı edilecektir.
Zaten var olan ekonomik kriz ve işsizlik daha da artacaktır.
Eğitimsiz ve işsiz insanlar sokağa dÖkülüp,
“ Benim işim yokken, Kürt’e nasıl iş
verirsiniz ? “ diye tepki gÖsterecektir.
PKK’nın bayrak rengi olan kırmızı, sarı ve
yeşil trafik ışıkları bile değişirse,
kimse şaşmasın.
Yani, Özetle yeni Türkiye, Kürtler açısından
tam bir faşist ülke ve cehennem olacaktır.
Ben ve benim gibi uygar kişiler bu uygulamaya karşı
çıksak bile, gücümüz buna yetmeyecek, bizim
gibilere “ Hain “ damgası vurulacaktır.
En büyük acıyı ise, Türklerle evlenmiş
Kürtler ve onların çocukları çekecektir.
Onların dramı çok daha derin olacaktır. Bir çok
aile paramparça olacaktır...
Bilmem şimdi anladınız mı, neden, “ Bence bu
felaketi Önleyebilecek ve Önlemesi gereken tek grup, batı
illerine gÖç etmiş ve burada gerek kendi aralarında,
gerekse Türklerle evlenerek, kendilerine bir yaşam düzeni
kurmuş olan Kürt kÖkenli insanlarımızdır.
“ diye feryat ediyorum ?
Batı illerine gÖç edip, burada yaşayan Kürt
kÖkenli kardeşlerim...
Size yalvarıyorum...
Lütfen çok geç olmadan, sokağa çıkın,
tavrınızı koyup, sesinizi yükseltin...
PKK’yı ve onun eli kanlı bebek katili Apo’yu
kendinizden soyutlayın. PKK rüzgarına kapatılarak,
yolundan çıkmış insanlara, bu gerçekleri
anlatın. BÖlünmenin her iki taraf için de bir felaket
olacağını onlara anlatın
“ Kürt yoktur. Karda yürürken kart kurt ses
çıkardı “ masalı geride kaldı.
Geçmişte yapılan, Kürt kimliğini inkar eden
hatalar için ben, kendi adıma sizlerden Özür
diliyorum.
Gelin, geçmişe değil, geleceğe bakalım.
Sizin sorununuzda, her insan gibi refah ve demokratik haklar. Gelin, bunun
için birlikte mücadele edelim ama, bir ırk için
değil, bu coğrafyada yaşayan herkes için mücadele
edelim.
Ne kendinizi acıya ve drama, ne de bizi ırkçı ve
faşist bir devlete mahkum etmeyin...
GÖzlerinizden Öperim...
Aydın Özdalga