Site kurucusu  Cevaplar: 162 kayıt olmuş: 28/4/2004 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 3/3/2009 Saat 11:59 |
|
|
Şair ve sÖz yazarı Yusuf Hayaloğlu Kayipetik
BakırkÖy Acıbadem Hastanesi'nde solunum yetmezliği
nedeniyle 8 gündür tedavi gÖren Yusuf Hayaloğlu ,
03.03.2009 sabahi hayata gÖzlerini yumdu.
Akciğerinde oluşan Ödem nedeniyle son 24 saatini yoğun
bakım ünitesinde geçiren Hayaloğlu 56 yasinda , evli ve
3 çocuk babasıydı.
Onur sahip bir insan daha aramizda ayirdi
iyi kalpli insanları tek tek kaybediyoz yerine doldurmasi zor
kisilikler ard ard kayip ediyoruz.
Bir Bülent Ecevit yeri doldurecek bir siyasetci ufukda yok.
Bir Asik Mahzuni Serif ozanlik abidesinin yetimligi oldu.
Bir Ahmet Kaya siz cagdas protest muzig anlamini kayip eti
ve siirlerin Özü olmus benim kanitimce Nazim Hikmet Ran de bu
yana Sairlerin icinde bir ufuk du ve yeri dolmasi cok ama cok Zor
:offf:
Ulan Riza varmidi bizi bÖyle birakip terk etmek.
Bu tarafin neyine begenmedin de Öte yere tasindin.
yani artık yazmıyacakmısın !
 ____________________ !! Dost Dost dedik nicesine sarildim Sadik Dost Kara toprakmis !!
|
|
Ziyaretçi 
|
 |
Yazılış Tarihi: 3/3/2009 Saat 12:27 |
|
|
Onun dediği gibi Keşke yalan olsaydı. ĞŞair ve
söz yazarı Yusuf Hayaloğlu, 56 yaşında
hayatını kaybetti. Ayrılık hediyesini bırakıp
gitti.
Bazen acı dinmez,
bazen de yağmur..
sevgilim üzülme,
her şey unutulur..
suskunuz bu aksam üstü,
hasrete yanmışız, neylersin..
ve
birazdan kudurur deniz..
birazdan dalgaların sırtından,
üst üste fışkıran rüzgarlar,
bir intikam gibi saldırınca üstüne;
yüzüne şarkılar çarpar,
yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın..
sen artık buralarda duramazsın...
|
|
Site kurucusu   Cevaplar: 1061 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 3/3/2009 Saat 13:07 |
|
|
Gercekten bir degeri kaybetik... Mekani cennet olsun.Sarki Sözleri
öküsz kaldi
Demek şimdi gidiyorsun;
Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak!
Demek şimdi gidiyorsun;
Kuşlarımız acıkacak,saksılarımız
artık sulanmayacak!
Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi
yapıştırıp
aynanın sahtekĞ¢r yüzüne
-Oy benim yaralım-
Demek şimdi gidiyorsun;
Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine!
Her şey tamam diyorsun,git...
Beni viran bir şehir gibi terket...
Haydi git!
Dışarısı ispiyon...Dışarısı
ihanet...
Seni bir gören olmasın,dikkat et!..
Dostlukmuş...ölüme yürümekmiş...
ĞÅ“stüne titremekmiş...vefaymış!..
Aşk dediğin,zavallı bir kapıyı duvara
çarpıp
Їıkıncaya kadarmış!..
Bana komaz deyip
Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece
yarıları,
-Oy benim yaralım-
Asıl sancı,uyandığında
Bütün odaları boş görünce
koyarmış!.
Gitmek istiyorsun,git...
Bir savaşçı asla vedalaşmaz!
Durma git!
Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz!
şunu cbine koy,ne olur ne olmaz..
Eylül mağdurlarıydık,kimsemiz yoktu,
Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..
Kimseye kıymamıştık oysa,masumduk..
Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih!
Yırtılan bir pankart gibi
ĞŞehirlerin ortasına çığ
düşürdüyse öfkemiz;
-Oy benim yaralım-
En az bir karıncanın yüreği kadar
Namuslu ve çalışkandı ellerimiz!
Artık bitti diyorsun,git..
Kırılsın kapı-çerçeve,kırılsın
bu cam..
Sorma git!
Dışarısı panik..dışarısı izdiham!
Biliyorum,seni vuracaklar bu akşam...
Ne çok fire verdik üstüste..
Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta..
Kimliği tespit edilmemiş,
Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza!
Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi
ĞÂÂçerden çürümüşüz
meğerse...
-Oy benim yaralım-
Her gelen ölüm yazmış,
Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize...
Kendini arıyorsun,git..
Aptal bir hayat kur,içinde beni barındırmayan
Kalma git..
Dışarısı barut..dışarısı gardiyan!
Yine bir tek ben olurum sana parçalanan..
Demek şimdi gidiyorsun;
Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele!
Demek şimdi gidiyorsun;
Yıkılan bir duvar gibi;ömrüme devrile devrile..
Demek mecburi istikametlerin,
Ayrılığı gösteren o adaletsiz
kavşağında
-Oy benim yaralım-maralım
Demek şimdi gidiyorsun,
Ve bana bir tek secenek kalıyor:güle güle!
Beni öldürüyorsun,git..
Kalmasın sende kahrım,kalmasın derdim
Bakma git
Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam
namerdim...
[tarihinde düzeltildi 3/3/2009 Saat 15:41 Yazar Rojin]
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Member  Cevaplar: 138 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 3/3/2009 Saat 15:01 |
|
|
KĞÂÂM SUSTURABĞÂÂLĞÂÂR
Kim susturabilir bizim türkümüzü, kim?
Biz ki bu hasreti,
Semahların seyrinden alıp gelmişiz,
Biz ki onu sitemkar anaların
Kirpiğinden derlemişiz;
Süzülsün de acının derin izler
bıraktığı
Gül yanaklardan,
Yere dökülsün istememişiz!
Bizim türkümüzü rüzgĞ¢r söyler her
gece
Ay vurdukça parıldar,
Gün doğdukça hız alır.
Nevruz ateşleriyle sağaltarak
Їırpınan yarasını,
Can havliyle, kardaş,
Kan içinde bir kartal gibi,
Vadilere saldırır!
Türkülere ilişmeyin!
Türküler nehirdir, gecenin bağrına akar.
Fazla eşelemeyin kardaş,
Taşınca ne siperler kalır,
Ne dev barikatlar.
Deşmeyin diyorum... deşmeyin!..
Kim susturabilir bizim türkümüzü, kim?
Biz ki nice amansız badirelerde,
Serden geçmişiz.
Biz ki, ilmikler boynumuza takılıyken bile
Türkü söylemişiz.
Sonra ırmak boylarında gövertip,
Körpe otların serinliğinde,
Dağlara emanet etmişiz!
Biz ki her yangının külünden,
Diri canlar yaratmışız.
Biz ki mazlumların defterine
Kanlı resimlerle sıralanmışız.
Banaz yaylasından Kerbela'ya
Kar götürsün turnalar!
ĞÖlürüz sanma kardaş,
Dostun attığı gülden yaralanmışız...
Türküleri dövmeyin!..
Türküler gökyüzüdür, karanlığa
yıldızlar çakar..
ĞÅ“stümüze gelmeyin kardaş,
Namuslu bir delikanlının
Alnında kavga ışıldar!
ĞÂÂncitmeyin diyorum... incitmeyin!..
Kim susturabilir bizim türkümüzü, kim?
Biz ki Karacaoğlan'ı aşkla,
Veysel'i toprakla yüceltmişiz...
Biz ki Köroğlu'nun narasıyla nice beyleri
Yere çökertmişiz!
Yine de masum bir bebek gibi,
Avuç-avuç sevdamızı,
Kalanlara vasiyet etmişiz...
Adam dediğin, sapına kadar yiğit olmalı,
Ne karıncayı incitmeli,
Ne de ozanları yakmalı...
ĞÖyle sansar gibi pusu kurup
Punduna getirmek de neymiş?
Adam dediğin, kardaş,
Yüreği varsa eğer,
Getirip ortaya koymalı!..
Türküleri yakmayın!..
Türküler çiçektir, en umutsuz zamanlarda açar.
Kavgayı uzatmayın kardaş,
Yüzyıllardır tuz döke-döke
Їürüdü bu yaralar,
Kanatmayın diyorum... kanatmayın!..
Yusuf Hayaloğlu
boylesi degerlerimizin ardinda biraktiklariyla unutulmazligina atilan
imzanin yureklerde tasinmasini yasatacagiz bundan sonrasi icin, elde kalan
(varolan) degerlerin tekrar gozden gecirilme gunudur (her yenigun)
yakinlarina sevenlerine bu ayriligi yasarken dayanabilme gucu kendisine
Yaradandan isikli mekan diliyorum
guzelliklerle............. ____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Junior Member  Cevaplar: 39 kayıt olmuş: 6/12/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 3/3/2009 Saat 18:58 |
|
|
içim acıyor....'
NEYLERSĞÂÂN
Bazen acı dinmez, bazen de yağmur
Sevgilim gülümse, her şey unutulur
Suskunuz bu akşam üstü
Hasrete yanmışız, neylersin
Bir gün, bu mahzun sevdadan geriye
Kalırsa, sadece o hüzün kalır..
Sen de anladın ki yapa-yalnızız...
Buluşmamız yasak,
Görüşmemiz uzak...
Devrilmiş kadehler gibi, dönüyor başımız,
Neylersin...
Ah güzelim,
ĞÂÂncinmiş bir sesi vardır yağmurun;
Yanaklarına vurduğunda hissedersin.
Ve bir veda sözcüğü, saçlarına,
Titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
Bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
Bir film sahnesi gibi
Akar gider ayrılık,
Neylersin...
Biz zaten hiçbir romanda
Kendi hayatımıza rastlamadık.
Bütün şarkılar bizi yanlış
anlatmıştı.
Ve bütün bulmacalar yarım
bırakılmıştı.
Tenha sokaklarda üşüyüp durdu
sırtımız.
Oysa tuttuğumuz balıkları bile
Yeniden denize bağışlamıştık.
Biz, hayata dair
Hiçbir yanlış yapmamıştık...
Neylersin...
Biz bu sonucu haketmedik,
Hayır, etmedik...
ĞÖmrümüz bu talana lĞ¢yık değildi.
Bazen acı vurdu, bazen de yağmur
Hiç gülmedi yüzümüz,
Hiç büyümedi gülümüz...
Bizi yalnızca akşamlar kucakladı,
Biliyorsun,
Sabaha çıkmayan bir yoldu
yürüdüğümüz...
Bir gün, bu öykünün sonuna gelince
Ansızın desem ki: hoşça kal canım!
Unutursun,
Mecburen unutursun...
Yıldızlar söner, bu aşk da biter!
Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız.
Neylersin...
Ah bebeğim, ah..
Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının,
Dudaklarına sızınca farkedersin.
ĞÂÂçindeki vurgun aşklar mezarlığında,
Ayrılık, ölümden üste yazılınca,
Gideni durdurmaya yetişmez sesin...
Bir inme gibi dolaşır bedeninde pişmanlıklar,
Neylersin...
Biz zaten hiçbir sinemaya
Tam vaktinde yetişemedik.
Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı.
Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı.
Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi.
Oysa Nuh'un Gemisi'nde bile
Bize yer kalmamıştı.
Ve hiçbir mutluluğa adımız
kaydolmamıştı.
Neylersin...
Biz bu aşkı sürdüremezdik,
ĞÂÂnan, sürdüremezdik...
Kalbimiz bu heyecana müsait değildi.
Bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur...
Unutmasan bile artık
Unutur gibi yapacaksın.
Ve buruşturup-buruşturup attığım
kağıtlarda,
Hiç bitiremediğim
Bir şiir olarak kalacaksın...
sevgili yusuf hayaloğlun'dan..sevgiyle ..güle güle..
büyük USTA..bizde gelecegiz güzel bir mekanda bulusmak
dilegiyle..!
|
|
Junior Member  Cevaplar: 23 kayıt olmuş: 3/4/2005 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 4/3/2009 Saat 07:50 |
|
|
:t: bende katiliyorum, evet müthis bir sair ve söz
yazarlarindan yusuf hayalogluyu kayipettik, allahtan mekanin cennet olmasi
dilegimle tüm türk halkina ve yakinlarina bas sagligi dilerim :t:
[tarihinde düzeltildi 4/3/2009 Saat 07:51 Yazar bernamelek]
|
|
Junior Member  Cevaplar: 18 kayıt olmuş: 6/9/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 4/3/2009 Saat 19:21 |
|
|
Peki binlerce yıl içinde ölüm neyi ortadan
kaldırdı? ĞÖlüm Onu ortadan kaldırmadı.
Їünkü, işte şurada gözlerinizin
önünde
ve kılına bile dokunulmamış halde duruyor.
ĞÖlümün yok ettiği şey, bilincimizin
güçsüzlüğünün, ancak zaman içinde
algılayabildiği
biçimi ve gölgesidir onun
..............................Hayatın kısa rüyasına
karşılık, sınırsız zamanın gecesi ne
kadar uzun!
|
|
Ziyaretçi 
|
 |
Yazılış Tarihi: 5/3/2009 Saat 06:01 |
|
|
Hayal gibi geldin hayal gibi gittin be usta...

Duygu dünyamız suskun,
Dizeler suskun, gönül bahçemizdeki lale sümbül
nergiz suskun
Ay karanlık Güneş üzgün
Bir şiir ustamızı bir gönül
adamımızın aramızdan
ayrılışının burukluğu ve
üzüntüsünü yaşıyoruz
Nur içinde yatsın
Duygu Dünyası ve insanlığın başı
sağ olsun
çok üzgünüm
Їünkü şiir dünyasında en karanlık
en hüzünlü günüm
Kalemler üzgün kağıt üzgün mürekep
üzgün,ay güneş yıldızlar üzgün
Derya Deniz Okyanuslar üzgün uçuşan kanadı
kırık güvercinler çiçek çiçek
dolaşan kelebekler bal tutan arılar üzgün,
ırmaklar çağlayanlar üzgün,
Yürekteki heyecan coşku, sitem, isyan, sevda, aşk
üzgün
ĞÂÂnsanlık adına duygu adına, her taraf zifiri
karanlık bu gün
Düşler yorgun hayaller yorgun, dil üzgün yürek
üzgün, tema üzgün nota üzgün, nokta
virgül bu gün üzgün
Saniyeler, dakikalar, saatler durmuş sanki, gün doğumu
üzgün gün batımı üzgün,
Denizlerde kayalara vuran kızgın öfkeli dalgalar
üzgün
Uçuşan martılar üzgün, ağaç
dallarındaki sararan yapraklar üzgün çiçek
çiğ tanesi üzerindeki kırağı
üzgün
Yusuf Hayaloğlu büyük usta,neden neden ansızın
bırakıp gittin bizi bıraktın yasta
Yüreğimiz sensiz suskun ne yazzıki çok karanlık
sensiz bu hafta
NEDEN
Neden yaptın bu vefasızlığı bize
Bize neden yaptın bu vefasızlığı bee,
gözüm
Sensiz yetim kaldı şiirler, duygular, ezgiler
Duygular, şiirler sen siz yasta, yasta be özüm
Pınar olmuş akıyor gözlerimiz iki çeşme
Neden, neden çekip gittin be yürekli, arif isyankar
sözüm
ĞŞimdiden, şimdiden özledik arar olduk sizi be, iki
gözüm
Yapmayacaktın bize, bize bu şakayı yapmayacaktın bee
özüm
DUYGU DĞÅ“NYASININ SEVENLERĞÂÂNĞÂÂN
ĞÂÂNSANLIĞÂÂIN ASALETĞÂÂN ĞÖZĞÅ“N
BAĞŞI SAĞOLSUN
|
|
deleted   Cevaplar: 337 kayıt olmuş: 9/10/2007 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 12/3/2009 Saat 23:43 |
|
|
Kelimler kifayetsiz kaliyor bir degeri daha keybetik.Türk halkinin
basi sagolsun.Sirlerin türkülerin basi sagolsun.Yeri dolmayacak
bir degeri kaybetik.
|
|
|