Günün birinde yolu bir dergâha düşen kendi
halindeki adam, dergâhta, bir Mevlevî ile bir
BektaşÃƒÆ’®'nin oturmuş sohbet ettiklerini gÖrünce
dayanamaz ve yanlarına yaklaşır. Kendini tanıtır
ve dergâhı merak ettiğini, nasıl zikir
edildiğini izlemek için geldiğini sÖyler.
Mevlevî ve BektaşÃƒÆ’® erenleri başlarlar adama
çeşitli nasihatlerde bulunmaya, her biri kendi yolunu
mümkün olan en tatlı dille anlatmaya
çalışırlar.
Zavallı adam bir yandan onları dinlerken, bir yandan da
gÖzleri onların giydikleri giysilere takılır.
Mevlevî'nin giydiği kıyafette kollar o kadar geniş ve
uzundur ki hem içine üç kişinin birden kolu
sığabilir, hem de uzun olduğu için yalnızca
kolları değil, elleri de Örtmekte, kapatmaktadır.
BektaşÃƒÆ’®'nin giydiği kıyafette ise tam tersi bir durum
vardır. Elbisenin kolu daracıktır, neredeyse tene
yapışmıştır; üstelik kısa olduğu
için, eller ta bileklere kadar açıktır.
Bu duruma hayret eden adam, sebebini Öğrenmek ister.
Büyük bir merakla, Önce Mevlevî'ye sorar: "Pirim,
kıyafetinizin kolları neden o kadar geniş ve uzun? Bunun
Özel bir sebebi var mı?"
Mevlevî hiç beklemediği bu soru karşısında
oldukça şaşırır. İki kolunu da biraz
yukarıya kaldırır, sonra ellerini birleştirerek
kollarını daire şekline getirir ve şÖyle der:
"Evet, Özel bir sebebi vardır. Çünkü biz
insanların günahlarını, ayıplarını,
kusurlarını Örteriz. Başkaları gÖrmesin diye
üzerini kapatırız."
Yanıttan oldukça hoşnut olan adam aynı merakla bu kez
BektaşÃƒÆ’®'ye dÖner: "Peki siz, pirim? Sizin
kıyafetinizin kolları neden bu kadar dar ve kısa? Siz
insanların günahlarını ve ayıplarını
Örtmez misiniz?"
BektaşÃƒÆ’® kendi kollarına bakar, birkaç saniyelik bir
dalgınlıktan sonra gülümser ve adama bakarak
şÖyle der: "Biz mi? Bizim geniş kıyafetlere
ihtiyacımız yoktur. Çünkü biz insanların
günahlarını ve kusurlarını gÖrmeyiz."
* * *
İnsanoğlu güzellik ve iyilik sahibi olduğu kadar kusur
ve hata sahibidir de. İnsanlar yalnızca güzel
âmelleri, yetenekleri, becerileri, güzel eserleri ile
değil, günahları, ayıpları, kÖtü
âmelleri ve beceriksizlikleri ile insandırlar.
Nedense kendimize ait kusurları, beceriksizlikleri, kendi
işlediğimiz günahları, ayıpları kolay kolay
gÖr(mek iste)meyen bizler, aynı kusur ve beceriksizlikler
başkalarında mevcut olduğunda, aynı
günahları, ayıpları diğerleri
işlediğinde bunu hemen gÖrüyoruz,
gÖrebiliyoruz.
Düşünüyorum da, insanoğlu başka insanlardaki
ayıpları ve kusurları keşfetmeye meraklı
olduğu kadar, kendisindeki ayıp ve kusurların bilincinde
olmaya, dünyayı, madde ve mânâyı,
eşyanın tabiatını, yaratılış gayesini
keşfetmeye meraklı olsaydı, bugün hangi konumda olurduk
acaba?
* * *
Etrafındaki insanlar, kim olursa olsunlar, eşin, hayat
arkadaşın, çocukların, anne ve baban, kardeşlerin,
komşuların, arkadaşların, hatta hiç
tanımadıkların, fark etmez, kusurlarını inceleme,
günahlarını ve ayıplarını gÖrme.
Kapat gÖzlerini.
GÖrürsen, şÃƒÆ’¢hid olursan, denk gelirsen,
karşılaşırsan, tesadüfen yakalarsan bakma. Kapat
gÖzlerini.
Bakarsan illa ki gÖrürsün. Baktığın için
gÖrüyorsun. Sen bakma, çevir
bakışlarını.
Kapat gÖzlerini. Kapatırsan gÖrmezsin, gÖrmezsen
kÖtü düşünmezsin, güzel
düşünürsen seversin.
GÖrsen bile, yakalasan bile, Öğrensen bile yine de sevmeyi
dene. İnsan kusurları ve ayıplarıyla insandır.
Seveceksen Öylece sev.
Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur. Birincisini zaten
bulamazsın, ikincisinde ise, bulduğun her kusur,
Öğrendiğin her ayıp sahibini değil, seni
çirkinleştirir.
Her iki ayrışın da seni mutsuz eder, inan bana. Birincisini
bulamadığın için, ikincisini ise bulduğun
için mutsuz olursun.
Oysa sen mutluluğu arıyorsun, aslında. Arıyorsun ama
yanlış yerde. Mutluluğun sırrını veriyorum,
mutlu olmanın formülünü anlatıyorum sana:
Kapat gÖzlerini.
Ne kadar az gÖrürsen o kadar mutlu olursun. Ne kadar az bilirsen
o kadar huzurlu olur için.
Bakma, gÖrme, arama. Kapat gÖzlerini
İlla da gÖrmek istiyorsan etrafındaki adaletsizlikleri,
haksızlıkları gÖr. Yaşadığın
topraklarda halkın nasıl eziyet çektiğini,
hırsızların her tarafta nasıl cirit
attıklarını, alınterinin, emeğin, insan haysiyet
ve onurunun nasıl ayaklar altında çiğnendiğini
gÖr. Bakacaksan bunlara bak.
Şayet buraya kadar okudukların seni hiç etkilemedi ve sende
hiçbir elektrik yakmadıysa, bu yazıyı da boşuna
okuyorsun sen.
İstemiyorum, okuma bu yazıyı. Bakma bu yazıya.
Kapat gÖzlerini.
.................
alıntıdır.