Rojin - 1/4/2008 Saat 23:57
Yazıtlar Hakkında Bilgi
(1. Bölüm)
(Prof. Dr. Muharrem Ergin'in "Orhun Abideleri" adlı kitabının ön
sözünden...)
Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin. İlk Türk
tarihi. Taşlar üzerine yazılmış tarih. Türk devlet adamlarının millete
hesap vermesi, milletle hesaplaşması. Devlet ve milletin karşılıklı
vazifeleri. Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk
kültürünün büyük vesikası. Türk askeri dehasının, Türk askerlik san'a-tının
esasları. Türk gururun ilâhi yüksekliği. Türk feragat ve faziletinin büyük
örneği. Türk içtimai hayatının ulvi tablosu. Türk edebiyatının ilk
şaheseri. Türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri. Hükümdarâne eda ve
ihtişamlı hitap tarzı. Yalın ve keskin üslûbun şaşırtıcı numunesi. Türk
milliyetçiliğinin temel kitabı. Bir kavmi bir millet yapabilecek eser.
Asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ışık. Türk dilinin mübarek
kaynağı. Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği. Türk yazı
dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil. Türk ordusunun
kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika. Türklüğün en büyük iftihar
vesilesi olan eser. İnsanlık âleminin sosyal muhteva bakımından en manalı
mezar taşları. Dünyanın bugün belki de en büyük meselesi olan Çin hakkında
1250 sene evvelki Türk ikazı. vs. vs.
Orhun âbidelerini vasıflandırmak isteyince, insanın zihninde işte bu gibi
ifadeler sıralanmaktadır. Orhun âbideleri Göktürk devrinden kalma
kitabelerdir. Göktürkler, milâttan önceki asırlarda Hunlar tarafından
kurulup, değişen sülâleler ve boylar idaresinde devam edegelen Asya'daki
büyük Türk imparatorluğunun 6. asırla 8. asır arasındaki devresinde hüküm
sürmüşlerdir. 6. asrın ilk yarısında Türk devletinin başında Avarlar
bulunuyordu. 552 tarihinde Bumın Kağan Avar idaresine son vererek Türk
devletinin Göktürk hanedanı devrini açtı. O devirde büyük kağanlığın
merkezi devletin doğu kısmında idi ve batı kısmı da doğuya bağlı tâbi bir
kağanlıkla idare ediliyordu. Bumın Kağanın kardeşi İstemi Kağan da 576'ya
kadar bu batı bölümünün kağanı idi.
Bumın Kağan, Göktürk hâkimiyetini kurduğu sene içinde Öldü ve sırasıyla üç
oğlu, büyük kağanlık yaptılar. Birincisi 553'te, ikincisi 553-572'de,
üçüncüsü de 572-581 tarihlerinde hüküm sürdüler. Bunlardan ikincisi olan
Mukan zamanında devlet Mançurya'dan İran'a kadar uzanan kuvvetli bir
imparatorluk hâline geldi. Daha sonra devlet, bir yandan kuvvetli
hakanların yokluğu ve devleti teşkil eden kavimlerin çekişmeleri, öte
yandan bilhassa Çin entrikası yüzünden bir sürü karışıklıklar geçirdi ve
nihayet 630'da devletin asıl doğu kısmı Çin hâkimiyetine geçti. Zamanla Çin
hâkimiyeti batı kısmına da sira> ~; etmeğe başladı. Fakat bu Çin esareti
daha fazla devam etmedi ve Kutluğ Kağan veya ikinci adıyla îltiriş Kağan,
Çin hâkimiyetine son vererek 680-682 senesinde devleti yeniden toparladı.
İltiriş Kağan ve 691'de ölünce yerine geçen kardeşi Kapgan Kağan idaresinde
devlet yeniden eski haşmetini buldu.
İltiriş Kağan'ın Bilge ve Kül Tigin adlı iki oğlu vardı. Öldüğünde bunlar 8
ve 7 yaşlarında idiler. Kapgan Kağan 716'da ölünce idareyi onun oğullan
almak istedi. Fakat Bilge ve Kül Tigin kardeşler buna mâni olarak ve
amcazadelerini tasfiye ederek babalarının devletine el koydular ve Bilge
Kağan hükümdar oldu. İki kardeş babalarının ve amcalarının devrinden kalmış
ihtiyar vezir, Bilge Kağan'ın kayınpederi Tonyukuk'un da yardımıyla devleti
daha da kuvvetlendirdiler. Sonra 731'de Kül Tigin, 734'te de Bilge Kağan
öldü. Bilge Kağan'ın ölümünden 10 sene kadar sonra da Uygurlar, devleti ele
geçirerek 745'te Göktürk hâkimiyetine son verdiler.
İşte bu kitapta sunduğumuz Orhun âbideleri, bu Türk hanedanının Bilge Kağan
devrinin mansulleri-dir. Birincisi olan Kül Tigin âbidesini ağabeyisi Bilge
Kağan 732'de diktirmiş, ikincisi olan Bilge Kağan âbidesini de ölümünden
bir yıl sonra 735'te kendi oğlu olan kağan diktirmiştir. Üçüncü olarak
verilen Tonyukuk âbidesi ise 720-725 senelerinde kendisi tarafından
dikilmiştir. Orhun civarında Orhun yazısı ile yazılı daha başka kitabeler
de bulunmuştur. Belli başlıları altı tanedir. Fakat bunların en büyükleri
ve mühimleri bu üç tanesidir.
Orhun âbidelerine Orhun kitabeleri de denir. Şüphesiz bunlar kitabedir.
Fakat hem maddî bakımdan, hem manevi bakımdan bu kitabeler söz götürmez
birer abidedirler. Muht*******arı gibi heybetli yapıları da âbide
hüviyetindedir. Onun için bunları ifade eden en iyi isim Orhun âbideleri
tâbiridir.
Kül Tigin âbidesi, kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci
derecede rol oynamış bulunan kahraman kardeşine karşı Bilge Kağan'ın
duyduğu minnet duygularının ve kendisini sanatkârane bir vecd ve
coşkunluğun içine atan müthiş teessürün ebedî bir ifadesidir. Bilge Kağan
bu ruh hâli ile âbide inşaatının başında oturup, eserin hazırlanmasına
bizzat nezaret etmiştir. Abidedeki ulvî ve mübarek hitabe onun ağzından
yazılmıştır, âbidede o konuşmaktadır, müellif odur.
Rojin - 1/4/2008 Saat 23:58
Yazıtlar Hakkında Bilgi
(2. Bölüm)
Kül Tigin âbidesi, kaplumbağa şeklindeki oyuk bir kaide taşına
oturtulmuştur. Keşfedildiği zaman, bu kaidenin yanında devrilmiş
bulunuyordu. Bilhassa devrik vaziyette rüzgâra maruz kalan kısımlarında
tahribat ve silintiler olmuştur. Sonradan yerine dikilmiştir. Yüksekliği
3,75 metredir. İtina ile yontulmuş, bir çeşit kireç taşı veya saf olmayan
mermerdendir. Yukarıya doğru biraz daralmaktadır. Dört cephelidir. Doğu ve
batı cephelerinin genişliği aşağıda 132, yukarıda 122 santimdir. Güney ve
Kuzey cepheleri ise aşağıda 46, yukarıda 44 santimdir. Âbidenin üstü kemer
şeklinde bitmektedir ve yukarı kısımda beş kenarlı olmaktadır. Doğu
cephesinin üstünde kağanın işareti vardır. Batı cephesi büyük bir Çince
kitabe ile kaplıdır. Diğer üç cephesi Türkçe kitabelerle doludur.
Cepheler arasında kalan ve keskin olmayan kenarlarda ve Çince kitabenin
yanında da Orhun yazısı vardır. Doğu cephesinde 40, güney ve kuzey
cephelerinde 13'er satır vardır. Satırlar yukarıdan aşağıya doğru yazılmış
ve sağdan sola doğru istif edilmiştir. Satırların uzunluğu aşağı yukarı 235
santim kadardır. Cetvelden çıkmış gibi, çok muntazam, düzgün ve güzel
harflerle yazılmıştır. Âbidenin Çince kitabesinde Türk-Çin dostluğu, Türk
imparatorluğu ve Kül Tigin methedilmekte ve tanıtılmakta, "Gelecek hadsiz,
hesapsız nesillerin dimağlarında, onların müşterek muvaffakiyetlerinin
şaşaası her gün yeniden canlansın diye, uzakta ve yakında bulunan herkesin
bunu öğrenmesi için, bilhassa muhteşem bir kitabe yaptık" ve "Böyle
adamların ebediyen payidar olacaklarının muhakkak olmadığını kim
söyleyebilir? Uğurlu haberleri ebediyen ilân için şimdi dağ gibi yüksek bir
âbide dikilmiştir." gibi ifadeler sıralandıktan sonra, tarih
kaydedilmektedir.
Abidenin civarında türbe enkazı, pek çok heykel parçalan ve âbideye çıkan
iki tarafı heykeller, taşlar dizili 4, 5 kilometrelik bir yol bulunmuştur.
Bu heykel parçaları arasında son zamanlarda Kül Tigin-'in başı ve karısının
gövdesi ve yüzünün bir kısmı da bulunmuştur. Abidenin ve türbenin inşasında
Türk ve Çin sanatkârları beraber çalışmışlardır. Âbidedeki kitabeleri Bilge
Kağan ve Kül Tigin'in yeğeni Yollug Tigin yazmıştır.
Bilge Kağan âbidesi, aynı yerde Kül Tigin âbidesinin bir kilometre
uzağındadır. Şekli, tertibi ve yapısı tamamıyla birincisine benzemektedir.
Yalnız bu bir kaç santim daha yüksektir. Bu yüzden doğu cephesinde 41 ve
dar cephelerinde 15'er satır vardır. Bunun da batı cephesinde asıl Çince
kitabe vardır, Çince kitabenin üstünde ayrıca Türkçe kitabe devam
etmektedir. Çince kitabe hemen hemen tamamıyla silinmiştir.
Bilge Kağan âbidesi kendisinin 734'te ölümünden sonra 735'te oğlu
tarafından dikilmiştir. Bu âbidede de Bilge Kağan konuşmaktadır. Esasen
âbidenin kuzey cephesinin ilk 8 satırı Kül Tigin âbidesinin güney
cephesinin, doğu cephesinin 2-24 satırları ise Kül Tigin âbidesinin doğu
cephesinin mukabil satırlarına benzemektedir. Bu âbidede ayrıca Kül
Tigin'in ölümünden sonraki vakaların ilâve edildiği görülür.
Bilge Kağan âbidesi hem devrilmiş, hem de parçalanmıştır. Onun için
tahribat ve silinti bunda çok fazladır. Bu âbideyi de yeğeni Yollug Tigin
yazmıştır. Her iki âbidede de Bilge Kağan'ın sözlerinin dışında Yollug
Tigin'in kitabe kayıtlan ve ilâveleri yer almaktadır. Bu âbidenin etrafında
da yine türbe enkazı ve daha az olmak üzere heykeller, balballar ve taşlar
vardır.
Tonyukuk âbidesi, diğer iki âbidenin biraz daha doğusunda bulunmaktadır.
Devrilmemiş, dikili dört cepheli iki taş halindedir. Birinci ve daha büyük
olan taşta 35, ikinci taşta 27 satır vardır. İkinci taşta yazılar daha
itinasızdır ve aşınma da daha çoktur. Bu âbidenin yazıları Kül Tigin ve
Bilge Kağan'ınki kadar düzgün değildir. Bu âbidede de yazı yukarıdan aşağı
yazılmıştır. Fakat diğer ikisinin aksine satırlar soldan sağa doğru istif
edilmiştir. Tezyinatı da diğer kitâbelerdeki kadar sanatkârane değildir.
Tonyukuk âbidesinin yanında büyük bir türbe kalıntısı, heykeller, balballar
ve taşlar vardır.
Tonyukuk âbidesini, lltiriş Kağan'ın isyanına iştirak eden ve o günden
Bilge Kağan devrine kadar devlet idaresinin baş yardımcısı olarak kalan
büyük Türk devlet adamı ve başkumandanı Tonyukuk, ihtiyarlık devrinde
bizzat diktirmiştir. Bu âbidede Tonyukuk konuşmaktadır, bu âbidenin
müellefi odur.
Kül Tigin ve Bilge Kağan âbideleri Baykal gölünün güneyinde Orhun nehri
vadisinde Koşo Tsay-dam gölü civarında 47,1. arz ve 101 1/2 tul
derecelerinde bulunmaktadır. Ötüken ormanının da buradaki Hangay
sıradağlarının bir parçası olduğu anlaşılmaktadır. Tonyukuk âbidesi ise
biraz daha doğuda 48. arz ve 107. tul dereceleri arasında Tola nehrinin
yukarı mecrasında Bayn Çokto denilen yerin yakınında bulunmaktadır.
Orhun âbidelerinin bulunuşu insanlığın en büyük keşiflerinden biridir.
Orhun harfleri ile yazılı kitabelerden daha 12. asırda tarihçi Cuveynî
Târih-i Cihanküşa'smda bahsetmişti, ayrıca Çin kaynakları da çok eskiden bu
âbidelerin dikildiğini bildirmekte idi. Fakat 18. ve 19. asırlara kadar
Orhun harfli yazılar ve âbideler ilim âleminin meçhulü olarak kalmıştı.
Önce Kırgızlara ait mezar taşlarından ibaret bulunan ve tek tük kelimelerle
isimleri ihtiva eden Yenisey kitabeleri bulunmuştur, tik defa nebatatçı
Daniel Gott-lieb Messerschmidt, kılavuzluğunu yapan Philipp Johan von
Tabbert (Strahlenberg) ile birlikte 1721 yılında Yenisey vadisinde bu yazı
ile yazılı bir taşı tesbit etmiştir. Fakat Orhun harfli kitabelerin yolunu
açan ve bu hususta ilim âleminin dikkatini çeken Philipp Johan von Tabbert
(Strahlenberg) olmuştur
Rojin - 1/4/2008 Saat 23:58
Yazıtlar Hakkında Bilgi
(3. Bölüm)
1709'da Poltava muharebesinde esir düşen bu İsveçli subayı Ruslar
Sibirya'ya sürmüşlerdir. Sürgünde 13 sene kalan ve Messerschmidt'e
kılavuzluk ederek serbestçe gezip dolaştığı yerlerde incelemelerde bulunan
Strahlenberg 1722'de vatanına döndükten sonra 1930'da araştırmalarının
neticesini yayınlamış ve bu arada eserinde meçhul Yenisey kitabelerinden de
bahsederek bazılarını yayımlamıştır. Bu yayın derhal ilim aleminin
dikkatini çekmiş ve Orhun âbidelerinden bir iki asır öncesine âit bulunan
Yenisey kitabeleri arka arkaya bulunmaya başlamıştır. Nihayet 1899'da Rus
bilgini Yadrintsev, sonradan Kül Tigin ve Bilge Kağan âbideleri olduğu
anlaşılan Orhun kitabelerini bulmuş, bunun üzerine 1890 tarihinde
He-ikel'in başkanlığında, bir Fin, 1891'de de Radloff-'un başkanlığında bir
Rus ilmî sefer heyeti mahalline gönderilmiştir. Her iki sefer heyeti de
âbideleri yakından tetkik etmiş ve fotoğraflarını alarak dönmüştür.
Fin heyeti getirdiği mükemmel fotoğrafları Avrupa ilim merkezlerine
dağıtmış, öte yandan hem Fin heyeti, hem de Radloff getirdikleri malzemenin
fotoğraflarını büyük atlaslar halinde neşretmişlerdir. Bu atlas yayınları
ile âbidelerin okunması çalışmaları hızlanmış ve daha başka yazıları da
çözmüş bulunan Danimarkalı büyük âlim Vilhelm Thomsen, kısa bir zaman
sonra, 1893'te Orhun yazısını çözmeye muvaffak olmuştur. Önce, âbidelerde
çok geçen tengri, Türk ve Kül tigin kelimelerini çözen Thomsen, sonra bütün
âbideleri okumuş ve böylece Türk milletinin ebedî minnettarlığına mazhar
olmuştur.
Artık bu çözümden sonra bir yandan Thomsen, bir yandan Radloff abidelerin
metni ve tercümeleri üzerinde adeta yarışa girmişler, bunu diğer âlimler
takip etmiş ve zamanımıza kadar bu büyük Türk âbideleri elden
düşmemiştir.
Amerika'dan Japonya'ya kadar Avrupa'da ve medeni âlemde hemen hemen her
dilde bu âbideler üzerinde araştırmalar yapılmış, 6 tanesi büyük olan Orhun
harfli yeni kitabeler ve metinler bulunmuş, neşirler birbirini
kovalamıştır. Son olarak genç Türk âlimi Talât Tekin Amerika'da Orhun
Türkçesinin mükemmel bir gramerini ve kitabelerin yeni bir neşrini
yapmıştır. Son zamanlarda Orhun sahası arkeolojik araştırmalarda da ön
plâna geçmiş ve burada yüzlerce heykel, balbal, çeşitli eserler .ve şehir
harabeleri bulunmuştur. Bu arada Çekoslovak âlimi L. Jisl Kül Tigin
heykelinin başını da bulup gün ışığına çıkarmıştır.
Bugün, Orhun kitabeleri üzerinde yapılan araştırmaların adları bile bir
kitap teşkil eder. Biz kitabın sonunda bunlardan ancak kısa bir
bibliyografya vermekle yetineceğiz. Orhun âbidelerinin manzum olduğunu
ileri sürenler vardır. Hatta Rus bilgini İya Vasilyevna Stebleva bu hususta
geniş bir deneme yapmış ve âbideleri manzum olarak yayınlamıştır. Tabiî, bu
görüş doğru değildir. Fakat âbidelerdeki dilin ve üslûbun ahengini
göstermesi bakımından dikkate değer bir husustur.
Boğaziçi Yayınevi'nin ilk kitabı olarak, Orhun âbidelerinin yeni bir
neşrini yapıyoruz. Bu neşirde en büyük ve en mühim üç âbideyi, Kül Tigin,
Bilge Kağan ve Tonyukuk âbidelerini veriyoruz. Kitabımız Ön söz,
bibliyografya, Orhun yazısı, metin, tercüme, sözlük ve vesikalar
bölümlerini içine almaktadır.
Metin kısmında âbidelerin asılları ve belli başlı bütün neşirleri
karşılaştırılarak son bir neşir yapılmış ve bu arada tereddütlü noktalar
için bazı yeni tekliflerde bulunulmuştur. Kül Tigin ve Bilge Kağan
âbidelerinin benzeyen satırları şimdiye kadar umumiyetle Kül Tigin
âbidesinde çift satır halinde yayınlanmış veya farklara işaret edilmiştir.
Her iki halde de Bilge Kağan âbidesinin yalnız fazla kısımları müstakil
yayınlanmıştır. Biz hem Bilge Kağan âbidesinin bütünlüğünü göstermek
maksadiyie, hem de kolay istifadeyi temin için hem metin, hem tercüme
bölümünde âbideyi bütün olarak verdik. İki âbidenin benzeyen kısımlarını
iki nüsha gibi kullanarak birbirini tamamladık. Türk çocukları 1250 sene
evvelki Türk-çeyi'bu metin bölümünde yakından göreceklerdir.
Tercüme bölümünde metnin kelime kelime çevrilmesine, aynen tercümesine
itina edilmiş, serbest tercümeden ve tefsirlerden kaçınılmıştır. Buna
mukabil sözlük bölümünde kelimelerin ikinci, üçüncü mânaları ve tefsirleri
de verilmiştir. Sözlük bölümünde bütün kelimeler verilmiştir.
Metinler bölümünde ise âbidelerin S. E. Malov ve H. N. Orkun yayımlarından
bazı fotoğraflar verilmiştir. Gerçekten Orhun âbidelerini, bugün
Türkiye'den binlerce kilometre uzakta eski Türk yurdunda, bugünkü
Moğolistan'da Türklüğün şehadet parmakları olarak yükselen bu mübarek
taşları kana kana okumak, her kelimesi üzerinde derin derin düşünmek,
resimlerini huşu içinde seyrederek ruhu yıkamak, her Türk için millî
ibâdettir. İşte bu kitap, bu ibâdetin hizmetine sunulmaktadır.
Prof. Dr. Muharrem ERGİN
|